Panik atak nasıl tedavi edilir?
Abone olPanik atak yaşıyorsanız, hem ilaç hem de terapinin beraber yapıldığı bir tedaviyle iyileşebilirsiniz.
Panik atak, herhangi bir neden olmadan ortaya çıkan, özellikle
kalbin hızlı çarpması, nefes alamama, boğazda tıkanıklık hissi,
kontrolü yitirme ve ölüm korkularının eşlik ettiği panik
nöbetleridir.
Panik atak, tedavi edilmediğinde beraberinde depresyon gibi başka
psikiyatrik hastalıkları da doğurur.
Anadolu Sağlık Merkezi’nden Psikiyatrist Dr. F. Tuna Burgut,
toplumun büyük bir kısmını ilgilendiren panik atak ile ilgili şöyle
bilgi veriyor:
Panik atak, aniden başlayan ve zaman zaman tekrarlayan, insanı
dehşet içinde bırakan yoğun sıkıntı ya da korku nöbetleri olarak
tanımlanır.
Panik atak hastası neler yaşar?
Panik atak geçiren bir insanın hayatı dramatik olarak değişir.
Hasta kontrolünü kaybettiği, ölmek üzere olduğu, yada aklını
kaçırmak üzere olduğunu hisseder. Panik atak vücutta hızlı ve
complex değişikliklere sebep olur. Panik atağın o anda sebep olduğu
bir çok organ fonksiyonundaki değişiklik, geçirilen bir kaza ya da
ağır bir zehirlenmedeki değişikliklerden daha fazla bile olabilir.
Panik atak kesinlikle bir hastalıktır ve tedavi gerektirir.
Ara ara gelişen bir durum olmasına rağmen tedavi edilmediğinde
‘atak’ların sıklığı artabilir ve beraberinde depresyon gibi, genel
endişe halleri gibi başka psikiyatrik hastalıklara sebep olur.
Hastalar ataklar arasında gergin ve huzursuz olurlar ve her an yeni
bir atak gelişebilir korkusuyla bir genel endişe durumu geliştirir
ki buna ‘beklenti anksiyetesi’ adı verilir. Hasta evden çıkamamaya,
yalnız kalamamaya başlar ve hayatı felç olur.
Panik atak neden oluyor?
Panik atakların nedeni kesin olarak bilinmemekle birlikte genetik
etkileşimin olduğu düşünülür. Panik ataklar kadınlarda erkeklerde
olduğundan iki kat daha fazla görülür. Toplumda her 100 kişiden 3-4
kişi ya panik atak hastalığı geçirmiş ya da halen bu hastalığı
yaşamaktadır. Panik atak psikiyatristlerin gördüğü en sık hastalık
gruplarındadır nitekim depresyondan bile daha sık görülen bir
durumdur fakat ne yazık ki hastaların tedavisi için en geç
başvurduğu hastalıklardan da biridir.
Hastanın ilk önce teşhisi konulmalıdır
Panik atak hastaları ilk önce genelde hastanelerin acil
servislerine göğüs ağrısı, nefes alamama gibi şikayetlerle
gittikleri için, bir çok tıbbi testlerden geçerler. Kalp, akciğer
ile ilgili vs ‘medikal’ bir hastalık olmadığını anlayan hekimler
hastayı taburcu ederler ve hasta bir sonraki nöbette kadar tedavi
aramazlar. Fakat panik hastalarının çektiği acı ve güçlük
düşünüldüğünde, panik ataklarının da kesinlikle ‘acil’ bir durum
olduğu ve hemen teşhis edilip doğru tedaviye yönlendirmenin visal
olduğu anlaşılmalıdır. Bu açıdan hem doktorları hem de hastaları
psikiyatrik hastalıklar açıdan eğitmek büyük önem taşır. Hastanın
ailesinin de hem hastayı anlayabilmesi, hem de tedavi sürecinde
destek verebilmesi acısından eğitilmesi önemlidir.
Panik bozukluğu tedavisi mümkün bir
hastalıktır
Bu ilaç tedavisi ya da psikoterapi olmak üzere iki büyük başlık
altında toplanabilir. En iyi tedavi hem ilaç, hem de terapinin
beraber yapıldığı bir tedavi sürecidir. Bunun yanında gevşeme
egzersizlerinin de hastaya öğretilmesinde fayda vardır. Panik
atakları sırasında ilaç kullanımın pek faydası olmaz. Doğru ilaç
seçimi, uygun süre ve dozların kullanımı atakların tekrarlanmasını
önler. Terapi yöntemleri de ataklara sebep olan duyguları ve
düşünceleri inceleyerek uzun vadede panik atakları azaltır veya
tamamen ortadan kaldırır.
Stres ve endişeden uzak duralım
Hayatımızdaki stresin yükünun, vücudumuzun strese karsı
reaksiyonunun, erişkin hayat şeklimizin, çocukluğumuzda büyüdüğümüz
çevrenin, genetik faktörlerin ve düşünme patenlerimizin hepsi,
hayatta endişe ve panik bozukluklarına ne kadar yatkın olup
olmadığımıza belirleyici rolleri vardır.
Bunlar arasında genetik faktörlerimizi ve çocukluğumuzdaki
travmaları değiştiremiyeceğimize göre, erişkin hayattaki hayat
şeklimizi, düşünce patenimizi, altına girdiğimiz stresi ve
vücudumuzun direncini üzerinde durmalıyız. Hayatımızda bize kısa ve
uzun vadede strese sokan faktörleri belirlemekte fayda var ve
bunları yine kısa ve uzun vadede tamamen değiştiremezsek de
hafifletme yolları aranmalıdır.
Yaşam şeklimizi düzenleyelim
Bunun yanında vücudumuzun strese olan reaksiyonunu azaltmak ve
direncini arttırmak amacıyla günlük egzersiz, dengeli beslenme ve
uyku çok önemlidir. Günlük relaxasyon egzersizleri, nefes alıp
verme egzersizleri, yoga ve benzeri bir çok fiziksel rahatlama
şekilleri vardır ki kişinin deneyerek kendisine en uygun olanı
seçebilir.
Düşünce patenlerimizi öğrenmek ve gerektirdiğinde değiştirmek,
olgunlaştırmak da anksiyeteye olan yatkınlığımızı azaltmaktaki en
önemli faktörlerden biridir. Düşünce seklimizi belirleyen bir çok
faktör vardır ki değiştirmek hemen ve kolay bir is değildir.
Nitekim aldığımız eğitimimizin, çocukluğumuzda büyüdüğümüz çevrenin
ve hatta miras edindiğimiz genetiğimizin bunda etkisi vardır.
Psikoterapi kendimizi daha iyi tanımamıza, düşünce şekilerimizin
daha farkında olmamıza ve bizi anksiyete ve panik hastalıklarına
yol açan ikilemlere ve düşünme şekillerine ulaşmamıza yardımcı
olur.
Psikiyatrist Dr. F. Tuna Burgut