Paket yok teslimiyet var
Abone olMHP lideri Bahçeli'den Erdoğan'a Kandil cevabı. Bahçeli'ye göre Başbakan terör örgütünün taleplerini pazarlıyor.
Partisinin grup toplantısında konuşan Bahçeli, Erdoğan'ın ABD'nin siyasi çözüm baskılarına boyun eğdiğini savundu. MHP lideri ayrıca üstü kapalı askere "siyasi tartışmalara sen girme" mesajı verdi.
ABD'NİN İZNİYLE GİRDİLER
Demokratikleşme adına bölünme dinamikleri hayata geçirildi. Türkiye’nin etrafındaki ihanet kıskacı daralmaktadır. Korkarız ki Türkiye ağır bir iç çatışma içine sürüklenecek.Bunun en büyük sorumlusu Erdoğan ve AKP hükümeti olacaktır. Son 5 yıldır bu bölgeden yapılan saldırılara ses çıkarmayan Türkiye, ABD'nin izni ve istihbarat desteğiyle cevap vermiştir. Harekat ABD ile görüşmeden sonra yapıldı. Taleplerini yüksek sesle dile getirmiş ve aleni baskı altına almışlardır. Erdoğan bu duruma ses çıkarmamıştır.
ASKERE KARIŞMA MESAJI
Tezkerenin muhatabı hükümettir. Meclis sınırötesinin kapsamını hükümete bırakmıştır. Siyasi direktifle çizilen sınırlı çerçeve içinde asker bugüne kada başarıyla icra etmiştir. Siyasi tartışmalar bu çerçevede değerlendirilmeli.
BAŞBAKAN UCUZ KAHRAMANLIK YAPIYOR
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Başbakan Erdoğan'ın, 9 Martta İzmir'de partisinin kadın kolları toplantısında yaptığı konuşmada son kara harekatıyla ilgili tartışmalara değinirken, ''ucuz kahramanlık yaptığını ve muhalefete güya meydan okuduğunu'' söyledi.
Erdoğan'ın ''daha önce iktidar olan muhalefet partilerinin neden Kandil Dağına gidip terörü bitirmediklerini'' sorduğunu ifade eden Bahçeli, MHP'nin de içinde yar aldığı 57. Hükümet döneminde terörle mücadelede yapılan çalışmaları anlattı.
Bahçeli, Kasım 2002'de, AK Parti hükümetine terörün bitme noktasına geldiği bir Türkiye teslim etiklerini ifade ederek, ''PKK terör örgütünün Kuzey Irak'ta güç kazanması ve organizasyonda değişiklikler yapması, 2003 yılında ve AKP iktidarı döneminde gerçekleşmiştir. Kandil'in ihanet merkezi olarak etkin hale gelmesi ve Irak'ın kuzeyindeki terör saldırılarının tırmanması, yine AKP iktidarı dönemine rastlamıştır. (Kandil Dağının yerini mi bilmiyordunuz) gibi basit söylemlerle ucuz polemik peşinde koşan Başbakana tavsiyemiz, bu tartışılmaz ve inkar edilemez gerçekleri unutmaması ve karanlık ve lekeli terör sicilinin ucuz nümayişler yapmakla temizlenemeyeceğini idrak etmesidir'' diye konuştu.
''PKK'NIN UZANTISI DTP...''
Başbakan Erdoğan'ın, ''etnik bölücülüğün siyasi gündemine sahip çıktığını ve PKK'nın siyasi projesinin hayata geçirilmesinin zeminini hazırlamak için bir seferberlik başlattığını'' öne süren Bahçeli, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Askeri harekatın sınırlı ve ölçülü olmasını savunanlarla, siyasi çözüm çığırtkanlığı yapanların aynı çevreler olması, bu konudaki niyetlere ışık tutmaya tek başına yetecektir. Bu çevrelerin Meclis bünyesinde mutabakattan kastettiğinin AKP ile PKK'nın uzantısı DTP arasındaki görüş birliği olduğu anlaşılmaktadır.
PKK patentli bu ihanet projeleri Meclis zeminine taşınırsa, bütün milletvekilleri, vatan, millet, devlet ve bayrak anlayışlarını gösterecek bir tutum benimseyecek ve Türk milletinin ve tarihin huzuruna çıkacaktır. Ancak, bu konuda bildiğimiz somut bir gerçek bulunmaktadır. Bu da Başbakan Erdoğan'ın zihninin bulanık olduğunu gösteren işaretlerin artması ve bu konuda anlamlı bir suskunluk içine girmiş olmasıdır. 'Kuzey Irak'a kara harekatının ABD baskısıyla erken bitirildiğini ispat ederseniz siyaseti bırakırım' diyerek ucuz kahramanlık yapan Sayın Başbakana buradan şunu hatırlatmak isterim ki terör örgütüne teslim olmak anlamını taşıyan siyasi hesaplar içinde bulunmadığını açıkça söyleyecek cesareti ve niyeti olmayan bir Başbakanın, demokratik ülkelerde siyaset sahnesinde bir dakika dahi kalmaya hakkı ve yüzü yoktur. Dürüst ve namuslu siyasetten anlaşılan budur, siyaseti dürüst ve namuslu olarak yapanlardan beklenen de budur. Sayın Başbakanın bu tanıma girip girmediğinin takdirini de elbette büyük Türk Milleti yapacaktır.''
''DTP TAHRİKLERE HIZ VERDİ''
MHP Lideri Bahçeli, DTP'nin son dönemde tahriklere hız verdiğini, İrlanda'dan Bask'a, Bulgaristan'dan İtalya'ya, Irak'ın kuzeyinden Kosova'ya kadar çok geniş bir yelpazeye yayılan örneklerden hareketle, Türkiye için bölünme modeli arayışına girdiğini söyledi.
Türkiye'yi bölmeyi amaçlayan tahrik ve süreçlerin pervasızca sürdürülmesi halinde Türkiye'nin kavga ortamına sürükleneceği uyarısında bulunan Bahçeli, ''Böyle bir durumda, kendilerinin nereye gideceği ve yanlarında ne götüreceği bizim meselemiz değildir. Ancak, unutmasınlar ki bizim gidecek bir yerimiz, yaşayacak başka bir ülkemiz yoktur. Türk milliyetçileri burada olacak, bedeli ve karşılığı ne olursa olsun hain emellere geçit vermeyecektir. Etnik bölücüler şuna çok iyi bilsinler ki Türk milleti ebedi vatanında kardeşliğini sonsuza kadar koruyarak yaşayacak ve şerefli Türk bayrağı hain ellerin uzanamayacağı zirvelerde ebediyen dalgalanacaktır'' diye konuştu.
Başbakan Erdoğan ve ABD Başkanı George Bush arasında 5 Kasım
2007'de Beyaz Saray'da yapılan görüşme sonrasında siyasi çözümün
her vesileyle ön plana çıktığını, bu konuda Washington kaynaklı
raporlar hazırlandığını ve ABD yetkililerinin her düzeyde bu konuda
Türkiye'ye açık çağrılarda bulunduğunu ifade eden Bahçeli, şöyle
konuştu:
''Irak bataklığına saplanan ABD için Barzani'nin bölgesel
yönetiminin istikrarı ve güvenliği, Türkiye'nin milli güvenliği ve
terörle mücadelesinden daha önemli ve öncelikli bir siyasi
hedeftir. Başkan Bush, bu nedenle Kuzey Irak'tan kaynaklanan PKK
terörünün çözümünü de Türkiye içine taşımış, iç ve dış boyutları
olan terör ve bölücülük sorununun Türkiye'nin milli birliği ve
üniter siyasi yapısının sırtından Türkiye tarafından siyasi çözüme
kavuşturulmasını, Sayın Başbakan'ın önüne siyasi bir misyon olarak
koymuştur.''
Devlet Bahçeli, Barzani'nin, fiili devlet yapılanmasıyla ilişkileri
normalleştirmesi ve kendisinin resmi muhatap olarak kabul
edilmesinin, ABD tarafından Türkiye'ye dayatıldığını iddia
etti.
TALABANİ'NİN TÜRKİYE ZİYARETİ
''Sis bulutları artık dağılmış, siyasi şablon ve yol haritası gün
ışığına çıkmıştır. Irak Devlet Başkanı Talabani'nin geçtiğimiz
hafta Ankara'ya yaptığı ziyaret, bu siyasi şablon ışığında
görülmeli ve değerlendirilmelidir'' diyen Bahçeli, sözlerini şöyle
sürdürdü:
''ABD'nin, PKK terörüyle mücadele anlayışının merkezinde Türkiye'de
siyasi çözüm süreçleri başlatılması olduğu artık anlaşılmıştır
Talabani'nin Irak'ın seçilmiş devlet başkanı olduğu ve Türkiye'nin
Irak'ı tanıdığı doğrudur. Ancak, bu zatın PKK'yı terörist olarak
görmediği, terör örgütüyle ilgili en ağır sözünün 'bela'dan öteye
geçmediği, sorunun Türkiye'de genel af ve siyasi çözüm yoluyla sona
erdirilmesini savunduğu da aynı şekilde hatırda tutulması gereken
doğrular ve gerçeklerdir. Talabani'nin bu nedenle bugüne kadar
Türkiye'ye davet edilmemiş olması gerçeği karşısında, bu şartlarda
herhangi bir değişiklik olmamışken, bu davetin hangi düşünceyle
yapıldığının ve Camlı Köşk'te ağırlandığının anlaşılması kolay
değildir.''
Bahçeli, Talabani'nin ''terörle mücadele konusunda sudan beyanlarla
Türkiye'yi oyaladığını, Irak'ın kuzeyinin 'Kürdistan' olduğunu
Atatürk'ün Çankaya Köşkü'nde kayda geçirmekten çekinmediğini
söyledi.
Talabani'nin özellikle Kuzey Irak'ın yeniden imarı için Türk iş
adamlarını parasal imkanlarla teşvik etmeye çalıştığını, bazı Türk
gazetecilerin de Köşke davet edildiğini dile getiren Bahçeli, şöyle
devam etti ''Talabani'nin bilinen tezlerinin sözcülüğünü yapan bu
gazeteciler, bu anlamda kamuoyunu yönlendirmeyi amaçlayan bir
psikolojik harekatın aleti olmayı içlerine sindirebilmişlerdir. Bu
kanallardan kamuoyuna verilen bilgilerde şu hususlar ön plana
çıkmıştır:
Kara harekatı sonrası PKK'nın ateşkes ilan etmesinin beklendiği
Talabani'nin ağzından duyurulmuştur. Türkiye'nin Barzani
yönetimiyle resmi diyalog kurmaya hazırlandığı da aynı şekilde
teyit edilmiştir. Bu özel kanallar kullanılarak kamuoyuna duyurulan
konular arasında en ilgi çekici olanı, Başbakan Erdoğan'ın askeri
operasyon sonrası şimdi de sivil operasyon için düğmeye basacağı,
AKP hükümetinin siyasi çözüm paketini zamana yayarak açma aşamasına
geldiği ve Sayın Başbakan'ın bu amaçla yakında bir Güneydoğu
gezisine çıkmasının beklendiği olmuştur.
Sayın Başbakan'ın, eski bir danışmanının ifadeleriyle 'Kürt
Paketini' açıklamak için 6 Nisan 2008 günü Diyarbakır'a gideceği,
basına duyurulmuştur. Sonuç olarak Talabani'nin Ankara ziyareti,
kendi amaçları ve beklentileri bakımından başarılı olmuş,
Türkiye'ye bir itibar kazandırmayan bu ziyaret terörle mücadelede
somut bir sonuç sağlamamıştır.''
''ÜRETİM OLMADAN, ZENGİNLİK ARTIŞI...''
Bahçeli, Hükümetin milli gelir hesaplama sistemini değiştirdiğini
anımsatarak, şunları kaydetti:
''Yapılan yeni hesaplamalara göre 2006 yılı milli geliri kağıt
üzerinde yüzde 31.6 artmıştır. 2007 yılı ilk dokuz aylık büyüme
oranı da revize edilmiş ve yüzde 3.8'den yüzde 5'e çıkartılmıştır.
Yapılan yeni nüfus sayımı ile azalan nüfus ve yeni sistemle
hesaplanarak artırılan milli gelir hesabı sonucunda Türkiye'de kişi
başına gelir 2006 yılı için 5.480 dolardan 7.500 dolara
çıkartılmıştır.''
''Üretim olmadan, zenginlik artışı nasıl mümkün olmuştur?'' diye
soran Bahçeli, sözlerini, ''Hangi vatandaşımızın geliri yüzde 31,6
oranında artmıştır? Ayın başını zor getiren memur ve işçinin mi
geliri artmıştır? Yoksa ürünü para etmeyen çiftçi ya da aldığı
krediyle iş yerini ayakta tutmaya çalışan esnaf mı zenginleşmiştir?
Son tahlilde, vatandaşa yansımayan bir zenginleşmeden bahsetmek
mümkün müdür? Milli gelir hesaplama sisteminin değiştirilmesi
sonucunda üretimde bir artış olmadan, ortaya çıkan milli gelir
yükselişi, milletimizin hayat şartlarında hiçbir değişiklik
yapmamıştır'' diyerek tamamladı.