Bir haberin tarafsız bir biçimde okura
sunulması kadar haber kaynağının doğruluğu da önemli.
Geçen hafta İnternethaber'de yayınlanan
"Özgürlük heykelini
Osmanlı yaptırdı" başlığıyla yayınlanan galeri habere
okurlarımızdan tepki geldi.
Haberin içeriğinde Özgürlük Heykeli'ni Osmanlı padişahı
Abdülaziz'in yaptırdığı ve yapılış hikayesi
anlatılıyordu.
Hikayenin kaynağı ise büyük ihtimalle Soner Yalçın'ın Murat
Bardakçı'nın Hürriyet'te yayınlanan yazısından yaptığı
intihaldi.
Zaman gazetesi yazarı
Mustafa Armağan'ın 24
Ekim'de yayınlanan yazısında bu bilgilerin doğru olmadığı yer
alıyor ve Armağan
"göz göre göre aldatmaya hayır"
diyerek işin aslını anlatıyor.
Gelelim konunun bizi ilgilendiren kısmına.
Geçen hafta bu konu başta olmak üzere çeşitli internet sitelerinde
de gündeme taşındı.
Fakat buna rağmen İnternethaber'de 29 Ekim tarihinde bu
galeri haber yanlış tarihsel bilgiyle yayına
alındı.
Tarihsel olarak işin aslını araştırıp, belgeleriyle haber
yapılamasa bile en azından hakkında şaibe olan bir bilgiyi iddia
diye vermek çok daha doğru olacaktı.
Okurlarımız bu konuda çok hassaslar. Editörün gözünden
kaçan bu tartışmalar okurların gözünden kaçmıyor.
BAŞLIKLAR VE GÜNÜN GAZETE MANŞETLERİ
"İnternet haberciliğinin gerekli değeri almadığını
söylüyorsunuz hep ama önce kendinize bakmıyorsunuz. İnternet
ülkemize geldiğinden beri kullanan biri olarak şu söyleyebilrirm;
haber siteleri bir haberi okutmak için her maymunluğu
yapıyorlar.
Buna en güzel örnek sitenizde gazete 1. sayfalarını
haber veren haberler. Haber başlığında mesela "taraftan şok
manşet, habertürk manşeti pes dedirtti" oluyor. O gazetede
şok eden veya pes dedirten haberi okumak için tıkladığımızda ise
sırayla tüm gazetelere bakmak zorunda kalıyoruz veya gazete ismi
arıyoruz. Bu basit de olsa kandırmacadır."
Yukarıda okuduğunuz eleştiri bir okurumuz tarafından
gönderildi.
Çoğu zaman haberler dikkat çekici olsun diye başlıklar abartılı
olabiliyor. Bununla ilgili zaman zaman da sizlerden uyarılar
geliyor.
Fakat günün gazete manşetlerinin verildiği haberle ilgili ilk kez
böyle bir şikayet aldım.
Bunun üzerine İnternethaber Genel Yayın Yönetmeni Hakan
Akpınar'a okurumuzun şikayetini ilettim. İşte Hakan Bey'in
konuya ilişkin cevabı:
"Amaç burada asla okuyucuyu aldatmak değildir. Teknik
olarak gazete manşetlerini verdiğimiz haberde hazır bir
sıralama var. Dolayısıyla ilk gazete hangisiyse ilk önce o geliyor.
Biz böylelikle insanların diğer gazete manşetlerini de okumasını
sağlıyoruz.
Verdiğimiz başlıkla da günün öne çıkan gazete manşetine dikkat
çekiyoruz. okur sadece o gazetenin manşetini görmek isterse
sayfanın üstünde bulunan bloktan o gazeteye ulaşabilir.
Eğer amacımız okuru aldatmak olsa yukarıdaki bloğu kaldırıp
tek tek gazeteleri görmesini sağlayabilirdik.
İnternethaber'de biz haberi okura net ve objektif
olarak sunmaya çalışıyoruz. Zamana zaman bazı hatalarımız
olduğunda okurdan gelen eleştiri, şikayet ve önerileri dikkate
alamayı da bir görev sayıyoruz. Bu aynı zamanda
internethaber ailesi olarak medyadaki etik anlayışımızı temsil
ediyor"
OKTAY EKŞİ VE ETİK
Medyada etik anlayış demişken geçen haftaya damgasını vuran Oktay
Ekşi'nin yazısı ve ardından gelen istifasına değinmeden
geçemeyeceğim.
Türk basınının amiral gemisi olarak nitelenen Hürriyet gazetesinin
1974'ten bu yana başyazarı olan Oktay Ekşi öyle bir yazı yazdı ki
ortalık karıştı.
Aynı zamanda Basın Konseyi Başkanı da olan Ekşi'nin köşesinden bir
ülkenin Başbakanı'na "analarını da satarlar" gibi
bir ifade kullanması son derece yakışıksızdı.
Ekşi habbenin kubbe yapıldığını söylese de bir yazarın
kendi etik kuralları içinde varolduğunu bilmemesi
düşünülemez.
Bir yazarın her şeyi yazma özgürlüğü elbette ki vardır. Fakat bu
tüm etik kuralları, insani değerleri yok sayma özgürlüğünü de
beraberinde getirmiyor.
Toplumun kanaat önderleri olarak köşelerinden okurlara
seslenen yazarların, yazdıkları köşeleri bir duygusal tatmin
aracına dönüştürmeleri en başta okura yapılan bir
saygısızlıktır.
Gazetenin başyazarı statüsündeki Oktay Ekşi'nin istifa etmemesi
Hürriyet'i de zor durumda bırakacaktı. Yazarlar her ne
kadar bağımsız yazsalar da isimleri zaman içinde yazdıkları basın
kuruluşuyla özdeşleşiyor. Hele ki o basın kuruluşunda 24
yıldır başyazarsanız.
Basın Meslek İlkelerine damga vuran bir Konseyin Başkanı, yılların
tecrübeli gazetecisi olarak Oktay Ekşi'nin böyle bir yazıyı kaleme
alması aynı zamanda düşündürücü.
Belki de finale yaklaştığını hisseden Ekşi kendince
vuruşarak bir jübile yapmak istedi...