Özgür Özel'den resepsiyondaki CHP'siz fotoğraf açıklaması
Abone olCHP Genel Başkanı Özgür Özel, 1 Ekim’de Cumhurbaşkanı Erdoğan ile muhalefet liderlerinin verdiği fotoğrafı değerlendirdi. İBB'ye yönelik soruşturmalar sonrası muhalefetteki diğer partilerden kendilerine destek geldiğini savunan Özel, CHP'nin yanlızlaştırılmaya çalışıldığı iddiasıyla ilgili "Muhalefette kimse bizi ayırmadı biz de kimseyi ayırmıyoruz. O yüzden ben orada bizim açımızdan bir sorun görmüyorum." dedi.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, partisinin Bolu kampında bir grup
gazeteciyle bir araya geldi.
Özel, “1 Ekim’de muhalefet liderlerinin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile verdiği fotoğraflar sonrası muhalefet liderlerinin eleştirilmesi sonrası, genel başkanları aradığınızı söylediniz. Ama seçmenin hayal kırıklığını artıran bir görüntü oldu. Bu konuda nasıl bir strateji izleyeceksiniz” sorusuna şu yanıtı verdi:
“Zaten dört genel başkanı aradım. Ayrıca Saadet Partisi'nin Genel Başkanı’nı da aradım ama orayı şu gündemde aradım: Sumud Gemisi'nde bulunan milletvekillerimizi aradım, bugün konuşabildim onlarla. Çünkü dün aradığımda çekmiyordu internet. Görüştükten sonra da Saadet Partisi Genel Başkanımızı aradım ve Türkiye adına, hepimiz adına çok önemli bir görev yaptığını milletvekili arkadaşlarımızın, bizim de hem bütün desteğimizin hem dualarımızın onlarla olduğunu söyledim. Dün dört genel başkanımızla konuşmuştum. Onlara bu yaşananlardan, yani maalesef sosyal medyada gelişen bir linç kültürü var ve gitgide tepkileri kendi kendine büyüten bir şey oluyor. Zaman zaman hepimiz bundan nasibimizi alıyoruz. Örneğin geçen sene Devlet Bey'in söylediği bir söz, benim cevabımda hiçbir sorun yok ama orayı yayınlamadılar. ‘Siyaseten böyle konuşuyoruz. Üzülmüyorsunuz değil mi’ dedi. Ben orada cevabımda Celal Adan'ı kastederek muhalifleri gayet memnun edecek bir şey söylemiştim. ‘Biz de sözümüzü esirgemeyiz ama saygıda da kusur etmeyiz’ gibisinden. Oradan böyle bir kısmını kullanmışlardı sosyal medyada. Günlerce bana da aynı şeyler yaşandı. Hem bu deneyimlerimi sayın genel başkanlarla paylaştım ve zaten herkesin gözünün önünde olan, Meclis Başkanı’nın davetiyle olan, o davete de icabet etmenin gerektiği bir süreçte böyle bir kriz çıkarılmasına üzüldüğümü söyledim.
“Bizim durumumuz özel. Biz, siyasi tarihin en ağır saldırısı altındayız”
Dün mitingde ve bugün de konuşmamda da söylemiştim. Bizim partimizden, mevcut milletvekillerimizden, yöneticilerimizden herhangi birisinin o konuda bir olumsuz ifadesi zaten olmamıştı. Onu da yakından takip ediyorlar. Benim hiç bu olaylar gelişmeden önce, daha Silivri'de cezaevi çıkışında bu bana sorulduğunda da demiştim ‘Kimseyle istişare etmediğim için partilerin katılmasından doğal bir şey yok. O arkadakinde de bir mesele yok. Hiçbir genel başkana haksızlık yapmam istemem, yapılmasın.’ Sosyal medya böyle. Ama sosyal medyayla sokak arasında da bir fark var. Yani inanın, gidip Anadolu'da gezseniz hani sosyal medyadaki kadar ağır eleştiriler olmaz. Çünkü vatandaş siyasetçilerden diyalog istiyor. Yani kendi köyünde AK Partili ile Gelecek Partili kavgalı olmadığı için, yukarıda da bir kavga görüntüsünü istemiyor. Bizim durumumuz özel. Biz, siyasi tarihin en ağır saldırısı altındayız ve bir başsavcı eliyle CHP hedef haline getirilmiş durumda. AK Parti’nin de bugün Sayın Erdoğan'ın biraz da sinirli bir tonla siyasi operasyonu üstlendiğini ve sahiplendiğini görüyoruz. Bize de kendince başka bir rol biçiyor.
“Erken reaksiyon vermenin gerekli olduğunu düşündüm”
O yüzden bizim durumumuz özel ama ben diğer siyasi parti genel
başkanlarına da söyledim. Bundan sonraki süreçte de onlarla
dayanışma içinde olmaya devam edeceğiz. Zaten onların da üzüldüğü
nokta: partinin siyasi ortamında bir değişiklik olmadığı halde bir
fotoğraf karesi üzerinden bu kıyametin koparılması. Hani CHP ile
partiler arasında kurumsal bir sıkıntı yok ama tabii çok enteresan
bir şekilde bir televizyon haberi, bir köşe yazısı, bir açıklama,
bilinmeyen birinin attığı bir tweet bile bazen siyasi partilerin
sırtına yük kalabiliyor. Ben bunun böyle olmaması açısından
özellikle bu görüşmeyi gerekli gördüm. Çünkü geçmişte yazılan bir
köşe yazısını CHP’nin genel başkanı yazmış gibi değerlendiriyor
siyaset bazen. O yüzden de erken reaksiyon vermek ve doğru yerde
pozisyonunu açıklamanın gerekli olduğunu düşündüm. Yoksa ‘Bizimle
ne alakası var’ deseniz zaman içinde sanki bu tutum sizin kurumsal
tutumunuz gibi algılanıyor.”
Özel, ‘Fotoğraf karesiyle CHP yanlızlaşlaştırılmaya mı çalışılıyor” sorusunu şöyle yanıtladı:
“Meydanlardaki fotoğraflara baktıktan sonra, öyle Meclis’teki fotoğrafla CHP'yi kimse yalnızlaştıramaz. Biz her gün o ilin tarihinin en büyük mitinglerini yapıyoruz ve bunu herkes kabul ediyor. O yüzden CHP yalnızlaşmaz. Ayrıca o fotoğraf karesindeki genel başkanların bizim 19 Mart'tan beri yaşadığımız süreçte, Sayın Erdoğan ve Bahçeli dışındaki genel başkanlar, bizimle dayanışma göstermek için daha ne yapsınlar? Kalktılar, partimize geldiler. Sosyal medyadan paylaşımlar yaptılar. Kendi grup konuşmalarında desteklediler. Yani o yüzden bir yalnızlaşma varsa o fotoğrafta, Sayın Erdoğan ile Bahçeli o fotoğraftaki diğerlerine göre daha yalnızdır. Çünkü onlar iki genel başkanla işi götürüyorlar. Muhalefette kimse bizi ayırmadı biz de kimseyi ayırmıyoruz. O yüzden ben orada bizim açımızdan bir sorun görmüyorum. Bir de esasen yaşadığımız bu süreç böyle olmasa, yani biz geçen sene 31 Mart'ta seçimleri kazandıktan sonra nisanda, mayısta Türkiye'nin biz dahil bir Meclis resepsiyonunda, bir şeyde herkesin olduğu bir fotoğrafı özleyen bir partiyiz biz. Yani şöyle ki o zamanlar Sayın Erdoğan kendisinden ayrılıp parti kuran iki genel başkanı muhatap kabul etmiyordu, ellerini sıkmıyordu, bayramlaşma yapmıyordu. Doğrusu bugün yapılan. Diğer taraftan DEM Parti’yi; altı buçuk milyon oy almış, ‘Sen terör örgütünün partisisin’ diyorlardı onlara ve onlar şeytanlaştırıyordu. O yanlıştı, doğrusu bugün yapılan.
“Bize yapılan bunca saldırıdan dolayı Meclis’e girsek kendimizi inkar etmiş oluruz artık”
Ama bugün yapılan iş, bize yapılan bunca saldırıdan dolayı biz Meclis’e girsek kendimizi inkar etmiş oluruz artık Erdoğan bize bunları yaparken. O zaman ben kendi seçmenime ne diyeceğim? Ben geçen sene Meclis’e de girdim ayağa da kalktım. Parti böyle bir saldırı altında değildi. Partim birinci partiydi. Ve yeni bir sayfa açtık ve ‘Diyaloğa imkan tanıyoruz’ demiştik. Öyle devam ediyor olsaydık bugün Türkiye ne halde olurdu? Borsa ne halde olurdu? Ekonomi ne halde olurdu? Belediye hizmetleri ne halde olurdu? Bugün Türkiye'de aksayan bir belediye hizmeti varsa mesela CHP yüzünden aksamıyor ki belediyeleri silkeleyen Erdoğan yüzünden aksıyor. O yüzden ben meseleye biraz şeyden bakıyorum: Bu bize yapılan bu iş artık tahammül sınırlarını bırakın, ahlak sınırlarını dışına çıktı. O yüzden biz orada yokuz. Ama kendinden ayrılan partileri hain görmek, altı buçuk milyon insanımızın oy verdiği partiyi terör örgütüyle eşlenik görmek sorunlu bir mevzuydu. Erdoğan şimdi kendi yalnızlığını veya bizim ona meşruiyet vermeyen ve tepki gösteren, ülkenin ana muhalefeti, birinci partisi, kurucu parti seni dinlemiyor. Oradaki yalnızlığına çare ararken attığı bu adım, onu bir doğruya götürdü aslında. Baştan beri yapması gereken budur yani. Kimseyi ayırmaması lazım.”