Özelleştirmeye suç duyurusu!
Abone olPetrol-İş Sendikası, ÖİB yetkililerini 'yargı kararını ters-yüz ederek yorumladıkları' iddiasıyla dava etti.
Petrol-İş Sendikası Genel Başkanı Mustafa Öztaşkın, Özelleştirme
İdaresi Başkanlığı (ÖİB) yetkililerinin, hak ve yetkileri olmadığı
halde TÜPRAŞ hakkındaki yargı kararını ters-yüz ederek
yorumladıklarını ve uygulamama yoluna gittiklerini belirterek, dün
Ankara Cumhuriyet Savcılığı'na başvurduklarını ve yetkililer
hakkında suç duyurusunda bulunduklarını bildirdi.
Öztaşkın yaptığı yazılı açıklamada, TÜPRAŞ özelleştirilmesine
ilişkin işlemler hakkında açılan davalar sonucunda, Danıştay'ın
verdiği yürütmenin durdurulması kararının en geç 29 Mart 2006
tarihinde yerine getirilmesi gerekirken, ÖİB'nin bu tarihte yaptığı
açıklamayla bu konudaki kararı, "dokunulmazlık zırhının arkasına
sığınan" Özelleştirme Yüksek Kurulu'na (ÖYK) havale ettiğini
belirtti. Öztaşkın, ÖİB'nin yapmış olduğu bu açıklamada söz konusu
yargı kararının uygulanması halinde, "telafisi mümkün olmayan
zararların doğabileceğini" ileri sürerek, kamu yararı nedeniyle bir
işlem yapılmadığını belirttiğini de hatırlattı.
Anayasa'ya göre, bu temelde "telafisi mümkün olmayan bir durumu
engellemek için" bir karar alma yetkisinin yargı organlarına ait
olduğunu ifade eden Öztaşkın, esasen Danıştay'ın da bu gerekçeyle
yürütmenin durdurulması kararı verdiğini kaydetti. ÖİB
yetkililerinin hak ve yetkileri olmadığı halde, yargı kararını
ters-yüz ederek yorumladıklarını ve uygulamama yoluna gittiklerini
savunan Öztaşkın, ÖİB'nin benzer yöntemleri kullanarak pek çok
yargı kararının uygulanmamasını sistematik bir uygulama haline
getirdiğini öne sürdü. Öztaşkın, sendika olarak dün Ankara
Cumhuriyet Savcılığı'na başvurdu ve ÖİB yetkilileri hakkında suç
duyurusunda bulunduklarını bildirdi.
Öztaşkın ayrıca, ÖİB Başkanı Metin Kilci'nin birçok yargı kararının
uygulanmamasına yönelik fiillerde bulunan, bu durumun adeta
sistematik hale gelmesine yol açmış bir kişi olduğunu iddia ederek,
"Yargı kararının uygulanmaması/etkisiz hale getirilmesi, Türkiye
Cumhuriyeti Anayasası'nın 2. maddesinde belirtilen 'demokratik
hukuk devleti' yapısını geçersiz kılan, Türkiye'yi, AB ve Avrupa
İnsan Hakları Mahkemesi önünde mahkum eden kararların alınmasına
yol açan bir uygulama haline dönmüştür" dedi.