Özel timlerin İsrailde işi ne?
Abone olKuzey Irak, İsrail ve Lübnan'a özel timler gitti. Peki bunlar ne amaçla oradaydılar?
Yeni Şafak yazarı İbrahim Karagül Kuzey Irak'ta Barzani'nin
adamlarının iki istihbaratçının yakalamasın yeniden gündeme
getirdi. Karagül istihbaratçıların faaliyetinin burada sınırlı
olmadığını iddia ederken, operasyonun İsrail ve Lübnan'a kadar
uzandığını savundu. Yazar sorunu yetkililere sordu.
Yazı: İbrahim Karagül
Kaynak: www.yenisafak.com.tr
- 27 Temmuz 2006 tarihinde “İşte yayınlamadığım o ” başlıklı bir
“buçuk ay gecikmeli” yazıda Kuzey Irak’ta yaşanan bir olayı
nakletmiştim. Olay şuydu:
Türk istihbarat birimlerine mensup 2 istihbaratçı, akşam
saatlerinde Silopi’nin doğusunda Habur çayı üzerine Türk Silahlı
Kuvvetleri tarafından yaptırılan demir köprüden geçerek Zaho’ya
girdi. İstihbaratçılar Zaho girişinde bulunan peşmerge kontrol
noktasında durduruldu. Bölgeye girişlerinin yasadışı olduğu
söylendi. Kimlik bilgilerini sorup iki istihbaratçıyı gözaltına
almak istediler.
Yaşanan tartışma sonrasında, bu kişiler tartaklanarak ellerine
kelepçe takıldı ve gözaltına alındı. Zaho’da bir yere götürülen
istihbaratçılar uzun süre sorgulandı. Durum Selahaddin kentinde
bulunan Mesut Barzani’ye bildirildi. Barzani önce serbest
bırakılmalarını istedi sonra bu kararını değiştirdi. Bu arada bir
başka İstihbarat yetkilisi gelerek adamlarını almak istedi ancak bu
yetkili de göz altına alındı. Saatlerce gözaltında tutulan ve
sorgulanan istihbaratçılar, aynı gece saat 01.00 sularında
Barzani’den gelen bir talimatla serbest bırakıldı ve Türkiye’ye
“iade” edildi. Türk istihbaratçıları önce serbest bırakmayan
Barzani, muhtemelen Ankara’dan bir telefonla kararını değiştirdi ve
olay büyük bir skandala dönüşmeden kapatıldı...”
Bazı gazetelere de yansıyan bu iddiaları Milli İstihbarat
Teşkilatı kesin bir dille yalanladı. Haziran’dan itibaren benzer
tartışmalar farklı bir boyutta devam etti. Türkiye’nin Kuzey Irak’a
askeri müdahale tartışmaları arasında özellikle Özel Harekat
birimlerinin bölgedeki operasyonlarına ilişkin ilginç haberler
yayınlandı. Ama bunlar doğrulanmadı.
Şimdi aktaracağım son derece önemli iddialar:
Haziran ayı sonlarına doğru üç bölgeye kontrgerilla timleri
gönderilir. Her biri 15 kişiden oluşan timlerden biri Kuzey Irak’a
gider. Türkiye’de gizli operasyon tartışmalarının merkezindeki grup
budur. Peşmergelerle çatışmaya girerler, birkaç tanesi yaralanır.
Tim geri çekilir. 24 Temmuz akşamı bir başka birlik, operasyon için
Kuzey Irak’a gönderilir. Ancak bu birimlerin operasyonları
Türkiye’den bazı kaynaklar tarafından gerekli adreslere
ispiyonlanır, operasyonları deşifre edilir, pusuya düşürülürler.
Türkiye’den CIA, Mossad ve Barzani ile irtibatlı çevreler bölgeye
gönderilen birimleri ateşe atarlar. Tabi on binlerce asker yığılan
sınırın diğer tarafında operasyon yapıldığı iddiaları da
yalandır.
İsrail’in Lübnan’a saldırıya başladığı günlerde “Türkiye de bu
savaşın içinde” demiştim. Hatta İsrail ve ABD kontrolündeki
güçlerin Türkiye topraklarında PKK üzerinden yaptığı saldırılara
dikkat çekmiş, “İsrail Türkiye’yi nasıl susturdu” başlıklı bir yazı
yazmıştım. Çünkü Lübnan’da patlayan füzelerin sesi Kuzey Irak’a ve
Türkiye’ye kadar ulaşıyordu.
Şimdi asıl soruya gelelim: Haziran başlarında başlayıp Ağustos
ortasında sona eren kontrgerilla operasyonları başka nerelerde
yapıldı? 15’er kişilik gizli timler başka nerelere
gönderildi?
Türk Silahlı Kuvvetleri’ne mensup en gizli birimlerden iki tim
İsrail’e gönderilir. Savaş sırasında orada bulunurlar. İsrail’e
gidenler Türk-İsrail istihbarat anlaşmaları çerçevesinde buradadır.
Bu ülkede yaşayan herkesin, orada ne yaptıklarını sorma hakkı var.
Bu soruyu biz de soruyoruz: Savaşın en yoğun olduğu zamanda 30
kişilik iki tim İsrail’de ne yapıyordu?
Dahası var: Bir tim de Lübnan’a gönderilir. Amaçları bilgi
toplamaktır. Onlar da savaş sırasında oradaydılar. Ama nasıl
olduysa İsrail saldırısı altında kalırlar. İçlerinden biri hayatını
kaybeder. Ve geri çekilirler. İsrail’dekiler İsrail’le işbirliği
içinde çalışırken Lübnan’dakiler İsrail’le çatışma içinde
buluyorlar kendilerini. Nasıl oluyorsa!
Afyon’da eğitim gören bu birlikler simdi yabancılarla birlikte
hareket ediyor. 7 yıldır bu birimin içinde bulunan Afyon doğumlu
kişinin bu yabancılarla ne işi olabilir? Kimlerden emir alıyorlar?
En mahrem birimlerin içinde ABD ve İsrailliler de mi var? Yeni bir
operasyona hazırlanıyorlar. Acaba Kuzey Irak’a mı yoksa Lübnan’a
mı?
Türkiye zaten Lübnan savaşının içinde. Kuzey Irak’ta ABD ve
İsrail nedeniyle kılını kıpırdatmayan, bu güçlerle işbirliği yapan
çevreleri kontrol edemeyen ve kamuoyunu yanıltan bilgilere göz
yuman Türkiye, gizli birimleriyle İsrail-Hizbullah savaşının tam
ortasındaydı.
Bu iddialara karşı söyleyecek sözü olan biri var mı bu ülkede?
Bunları tartışacak kimse var mı? Doğrulayacak veya yanlışlayacak
kimse var mı? Varsa çıksın ortaya ve bu işin detaylarını da
aktaralım.
İşte Lübnan’a bu şekilde gidiyoruz biz. “Barış gücü” olarak. En azından kamuoyu öyle bilecek. Ama birileri safını çoktan seçmiş. Suriye, İran ve Hizbullah’a karşı ABD ve İsrail’in safını. Anadolu çocuklarının orada Türkiye’nin “büyük devlet” olma özlemine mi hizmet edeceğini sanıyorsunuz? Umarız öyledir. Ama ben emin değilim. Gizli eller bizi hızla bir cephenin içine doğru sürüklüyor. Bu konuyu tartışmaya devam edeceğiz...