Yaklaşık bir aydır süren tatlı bir koşuşturmacanın son günlerini
yaşıyoruz. Rabbim ümmetin kurbiyet kesp etmek için kurban eylediği
mallarını kabul eylesin, müminlerin niyetlerine göre
muamele eylesin inşallah.
Maalesef ibadetleri belli dönemlere hapsetmek gibi garip bir
alışkanlığımız var.
Mesela oruç tutmak… Bu ibadet sanki sadece Ramazan
ayında yapılırmış gibi 12 ayda 1 ay oruç tutup
diğer aylarda oruç tutmama gibi bir alışkanlığımız
var.
Oysa oruç ibadeti yılın 365 günü yapılabilecek bir ibadet. Ki
bunun örneklerini hem Efendimiz Hz. Muhammed’in
(a.s.m.) hayatında hem de diğer peygamberlerin hayatında
çok rahatlıkla görebiliyoruz.
Ramazan ayı geldiğinde oruçla yatıp kalkıyoruz,
gazete, televizyon, sosyal medyamız hep oruç ibadetinden bahseder
ama diğer sair zamanlarda ne şahsi hayatımızda ne de gazete,
televizyonlarda veya sosyal medyada orucun esamisi
okunmaz.
Allah’a yakınlaşmak için yerine getirdiğimiz bir ibadet olan
kurban ibadetini de maalesef aynı oruç konumuna
getirdik. Allah’a kurbiyet kesp etmek, yani
Allah’a yakınlaşmak sadece bu 4 günlük özel zaman dilimine
mahsusmuş gibi davranıyoruz.
Oysa Allah’a yakınlaşmayı, Allah ile birlikte olmayı 365
gün yerine getirebiliriz.
Yine kurban zamanında bu ibadetin özüne uygun olarak yapılan
haberler, paylaşımlar maalesef yılın 361 gününde
unutuluyor.
Kurban etimizi paylaşmak için hatırladığımız
akraba ve fakirler sanki yılın diğer 361 gününde yokmuş gibi
davranıyoruz.
Hâlbuki onların bu gıdadan yemeye yılın diğer günlerinde de
ihtiyaçları var.
Bayramda hatırladığımız uzak ve yakın akrabalarımızın yılın
diğer günlerinde de ziyaret edilmeye, hal hatır sorulmaya
ihtiyaçları var.
“Acaba” diyorum kendimce, “Bayramlar
olmasa fakirleri hiç mi hatırlamayacağız, akrabalarımızı hiç mi
arayıp sormayacağız.”
Düşüncesi bile insanı ürpertmeye yetiyor değil mi?
O zaman yapmamız gereken şey ibadetleri yılın belli
dönemlerine hapsetme alışkanlığımızdan kurtulmak
olmalı.
Allah’a kurbiyet kesp etmek için, Allah’a yakınlaşmak için
özel günleri bekleme alışkanlığımızı terk etmeli,
yılın 365 günü kurban bayramıymış, Ramazan bayramıymış gibi
yaşamalıyız.
Fakirleri hatırlamak için yılın özel bir gününü beklemek yerine
her gün olmasa bile haftada bir veya ayda bir fakirleri
hatırlamalı, onlara kendi yediğimiz yiyeceklerden ikram
etmeliyiz.
Akrabalarımızı ziyaret etmek için yılın özel günlerini
beklememeli, diğer günlerde de anne-babalarımız başta olmak üzere
kardeş, dayı, teyze, hala, amca ne kadar akrabamız varsa
ziyaret etmeli, hatırlarını sormalıyız.
Gelin, bu kurban bayramını bir milat olarak
alalım ve bu güzel ibadeti hayatımızın her gününe, her
anına yaymaya çalışalım.
Allah’a yakınlaşmayı hayatımızın gayesi bilelim, fakirleri
sevindirmek için kendimize hedefler koyalım.
Akrabalarımızı ve yakınlarımızı ziyaret etmeyi bir
ritüel olmaktan çıkarıp rutin işlerimiz arasına
alalım.
Bu şahsi hayatımızda böyle olduğu gibi sosyal hayatta geçerli
olmalı.
Sivil toplum kuruluşları kurban bayramında gösterdikleri
performansı yılın diğer günlerinde de göstersinler.
Televizyon ve gazeteler sadece kurban bayramında veya Ramazan da
değil diğer günlerde de bu ibadetleri hatırlatıcı yayınlar
yapsınlar.
Sosyal medya hesaplarımızda yılın diğer günlerinde de bu
ibadetleri hatırlatıcı paylaşımlar yapalım.
Kısacası “özel gün Müslümanı” olmayalım,
Müslümanlığımızı 365 gün yaşayalım vesselam…
SOSYAL MEDYA
TAKİP
twitter.com/msbeser
facebook.com/msbeser