Özbek, parti kurmaktan pişman
Abone ol28 Şubat sürecinin önemli isimlerinden emekli Tümgeneral Osman Özbek, ilginç açıklamalarda bulundu. Özbek, "Bugünkü aklım olsa parti kurmazdım" dedi.
28 Şubat sürecinin önemli isimlerinden emekli Tümgeneral Osman
Özbek, Zaman’a ilginç açıklamalarda bulundu. Ordudan ayrıldıktan
sonra siyasete giren Özbek Paşa, Cumhuriyetçi Demokrasi Partisi’ni
(CDP) kurmaktan pişmanlık duyduğunu söyledi. 3 Kasım 2002 seçimleri
öncesinde ‘ulusalcı kanat’ın etkin isimlerinden Anayasa Mahkemesi
eski Başkanı Yekta Güngör Özden ve Yargıtay Cumhuriyet eski
Başsavcısı Vural Savaş ile birlikte siyasete atılan Özbek, “Bugünkü
aklım olsaydı, yeni bir parti kurmazdım. Emekli maaşıyla bu işler
yürümüyor.” dedi. CDP’yi ‘büyük idealler ve heyecanlar’la
kurduklarını anlatan paşa, “Küçük partiler, kendilerine benzeyen
büyük partiler varken kurulmamalı.” tespitini yaptı. Emekli
Tümgeneral Osman Özbek, 28 Şubat sürecinde, Refah Partisi ve
dönemin Başbakanı Necmettin Erbakan hakkında yaptığı sert
açıklamalarla gündeme gelmişti. Jandarma tarafından başlatılan ve
sonu bazı siyasetçilerin Yüce Divan’da yargılanmasına varan ‘Beyaz
Enerji Operasyonu’nun kilit isimleri arasında yer aldı. Bülent
Ecevit hükümetinin tepkisi üzerine Kayseri’ye atandığı için istifa
edip emekliye ayrıldı. Ardından siyasete atılan Özbek, geçen
süreçte yaşadıklarını Zaman’a değerlendirdi. Osman Özbek Paşa, CDP’
yi kurduğuna pişman; ancak siyaseti bırakmayı düşünmüyor.
Ulusalcıların toplanma adresi olarak da CHP’yi gösteriyor. CDP’yi
kurdukları dönemde, CHP’nin önüne geçebileceklerine inandıklarını
anlatan Paşa, “CHP’nin doğruları da var yanlışları da; fakat orada
toplanmak lazım. Bu partiye gönül verenlerin de CHP’ye katılması
daha iyi olurdu.” yorumunu yapıyor. CDP’nin başarısızlığını ise
parasızlığa bağlıyor: “Parti için para gerekiyor. Biz önce partiyi
kurduk, sonra parayı düşündük. Hata yaptığımızı kabul ediyorum.
Emekli maaşlarıyla bu iş yürümüyor.” Siyasete atıldıkları dönemde
Mümtaz Soysal’ın önderliğindeki Bağımsız Cumhuriyet Partisi ve
Sadettin Tantan’ın lideri olduğu Yurt Partisi’yle birleşmek için
iki kez görüştüklerini hatırlatan Özbek, bir türlü anlaşmaya
varamadıklarını; ancak sebebini kendisinin de bilmediğini ifade
ediyor. Tantan’ı çok sevdiğini kaydeden Özbek, bir de mesaj
gönderiyor: “Onun da parti kurmaması gerekirdi. Başka bir partide
mücadele edebilirdi.” Osman Özbek, 12 Eylül 1980 darbesinde
İstanbul’da yüzbaşı olarak görev aldığını dile getiriyor. Sağ-sol
çatışmasından yüzlerce gencin öldüğü bir dönemde 12 Eylül’ü
desteklediğini anlatan Paşa, darbenin başarılı olmadığını
düşünüyor. Bunun sebebini, 12 Eylül’ün demokrasinin gelişmesini
önlemesine ve sola darbe vurmasına bağlıyor. İhtilalde ABD’nin
çıkarı olduğunu düşünen Özbek’e göre, darbenin ardından Amerika’nın
‘yeşil kuşak’ projesi hayat buldu. Özbek, darbe sırasında yerine
getirdiği görevi ise şöyle anlatıyor: “İhtilalde yüzbaşı olarak
görev aldım. Sakıncalı görülenler adreslerinden alınıyordu. Biz, 2
kişiyi alacaktık, birini bulduk diğerini bulamadık. Bize verilen
zarftaki adrese gittiğimizde kapıya bir teyze çıktı. ‘Oğlum
içeride’ dedi. Delikanlıyı götürdük, Sıkıyönetim Komutanlığı’na
teslim ettik. Bize sadece içinde adres yazılı zarf veriyorlardı.
Götüreceğimiz kişinin kim olduğunu bile bilmiyorduk.” Tümgeneral
Osman Özbek, emeklilik günlerini kitap yazarak ve konferanslar
vererek geçiriyor. Özbek’in geçtiğimiz günlerde ‘İpotekli Türkiye’
adında yeni bir kitabı yayınlandı. Özbek, Türkiye’nin 1945’ten
itibaren yavaş yavaş ipotek altına alındığını iddia ediyor. Bu
konuda baş mimarın siyasi iktidarlar olduğunu; fakat Genelkurmay da
dahil olmak üzere herkesin kademe kademe sorumlu olduğunu söyleyen
Özbek, AK Parti hükümetinin de söz konusu ipoteği son aşamaya
taşıdığını kaydediyor. AK Parti’nin ekonomide de başarısız olduğunu
düşünen Özbek, “Ekonomideki büyüme yalan, işsizlik artıyor, halkın
cebine para girmiyor.” diyor. Özbek, Türk-Amerikan ilişkilerinde
kaybeden tarafın hep Türkiye olduğunu görüşünde: “Daha önce,
Kırmızı Kitap’ta her ülke için ayrı ayrı tehditleri yazıyorduk.
Amerika şimdi ‘bunları yazma, ben ne istersem onu yaz’ diyor. ‘Ben
sizin babanızım. Ben ne dersem o olur’ havasında. Tehdit olarak
sadece uluslararası terörizmin yer almasını istiyor. Sanki
Türkiye’nin Yunanistan’la, Ermenistan’la, Amerika’yla hiç problemi
yokmuş gibi.” zaman