Gençlik; yarınların umudu, geleceğin sermayesi, yaşlıların hayat
kalitesi ve mutluluğunun niteliğine bağlı olduğu insan
kategorisidir. Eğer nitelikli bir gençlik yetiştirirseniz,
geleceğiniz parlak olur. Bu münasebetle hayal ettiğim gençliği
tanıtmak istedim.
Öyle bir genç ki;
Kendini sever, çevresini sever, kâinatı sever. Bu sevginin
kaynağını itikadından alır. Bu sevgi ile yüce Yaratan’ın rızasına
kavuşmaya çalışır. Dolayısıyla her geçen gün daha da olgunlaşır,
ruhu yücelir, yüce Yaratan’ın katında değeri artar, Cennetül
Firdevs'e varis olur.
Öyle bir genç ki;
Çevresiyle barışık, nitelikli, eğitimli, sağlıklı ve edepli.
Etrafına güven veriyor, o tatlı tebessümüyle. Vakarlı duruşu,
seviyeli yorumları, yerinde ve anlamlı konuşmaları, kalemi kılıçtan
üstün tutan ancak, gerektiğinde zalime, zorbaya dur diyebilen bir
genç.
Diyarbakır’ın bir sözü var;
“Baktın ki bela geliyor de
dur! Baktın ki eve giriyor o zaman
vur”
Öyle bir genç ki;
Doğru konuşan, doğru yaşayan, doğruyu müdafaa
eden "Kurtuluş doğruluktadır" şiarını
benimseyen, kendisi adil davrandığı gibi, adaleti savunan, yanlışa
göz yummayan, zulme karşı hassas olup, bifiil müdahale eden,
sözle müdafaa eden, en azından kalben buğz edebilen bir delikanlı.
Hakkı dile getirmekten çekinmeyen bir beyefendi.
Öyle bir genç ki;
Dünya ve ahiret dengesini elinden geldiği kadar sağlamaya
çalışıyor, dünyaya çalışırken; sadaka verecek duruma geleyim,
kard-ı hesen verebileyim, alan el yerine veren el olayım diye
çalışıp çabalıyor. Dünyalık kazanan, ancak sevgisini kazanmayan,
ihtiyaca binaen Allah rızası için çalışan, güçlü ve başkasına
muhtaç olmayan, kazandıkça yüce Rabbi’ne şükür etmesini bilen,
inanarak zekâtını hakkıyla veren, Helal kespten yorgun argın düşüp
günahlarının mağfiretiyle yatmasını beceren bir genç.
Zühd Psikolojisiyle
“Eli karda, gönlü yarda” olan mana
adamı.
Öyle bir genç ki;
Aile kavramını önemseyen, anne babasının rızasını arayan,
akrabalık münasebetlerinde birleştirici bir aktör olan, komşularına
sıkıntı yerine katkıda bulunup güven veren, toplumda emin,
güvenilir bir insan olarak varlığı insana ünsiyet, yokluğu ise
sıkıntı veren kendisini özleten bir genç.
Öyle bir genç ki;
Yüce Allah'ı zikreden, zikrettikçe kalbi mutmain olan,
dolayısıyla hayattan lezzet alan, bu dünyanın boşuna
yaratılmadığını, canlı cansız bütün varlıkların yüce Allah’a ait
olduğuna can-ı gönülden inanan, tasarruf hakkının geçici bir süre
için insana verildiğini bilen, bu dünyayı vasıta ederek Allah'ın
rızasına kavuşmayı hedefleyen, uyanık bir genç.
Öyle bir genç ki;
Kibirli değil ama vakarlı, gururlu değil ama onurlu, ne cimri ne
savurgan, ikisi arasında denge kurabilen, yeryüzünde yürüyüşü bile
model, izzetli gidişatını kıskanılan, meleklerin bile ayaklarının
altına kanatlarını serdiği bir genç.
Böyle bir genç; yüce Allah'ın rızasını kazanmak için ilimle,
irfanla, edeple yaşayan bir gencin niteliğini taşıyan bir
gençtir.
İnanıyorum ki yeryüzünde milyonlarca bu özelliğe sahip gençler
vardır. Ama dağılımı homojen değil. Keşke bu oran genelde
ülkemizde, özelde şehrimizde daha fazla olsaydı. Önemli olan bizim
de bu insanlık ordusuna katılmaya niyetli olmamız, bu medeniyet
safına katılmak için çaba sarf etmemizdir.
Bunun için okullarımıza sahip çıkalım, çocuklarımıza neler
öğretiliyor? takip edip, bir terslik varsa hakkımızı
arayabilelim.
Çocuklarımıza öğretilen okul müfredatı, bu nitelikte bir genci
yetiştirmeye elverişli midir diye, üç kere düşünelim..
Acaba kaç tane veli bunu düşünüyor, önemsiyor, araştırıyor. Asıl
sorun budur.
Çocuklarımızla ilgilenelim ki, yarının kaliteli gençleri olarak
karşımıza çıksınlar.
Selam ve dua ile.