Oturarak çalışmanın en büyük sonucu kronik rahatsızlıklar
Abone olMasa başında oturarak, hareketsiz çalışma ortamının kronik hastalıkları tetiklediğini belirten İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Murtaza Çit, "Bu kişilerde, kan basıncı ve kolesterol yüksekliği, şeker hastalığı daha çok görülmektedir" dedi.
Modern iş hayatının rahatlığın yanı sıra olumsuzluklara da
sebebiyet verdiğini anlatan İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Murtaza Çit,
oturarak çalışanları bekleyen hastalıklar hakkında önemli
açıklamalarda bulundu. Masa başı oturarak hareketsiz bir çalışma
ortamının en çok kronik hastalığı olan kişileri etkilediğine dikkat
çeken İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Murtaza Çit, gençlerde de hastalık
oluşma riski ve özellikle genetik yatkınlığı olan gençlerin kronik
hastalığa yakalanma sıklığını artırdığını ifade etti.
"MASADAN KALKIP YÜRÜYÜN"
Uzm. Dr. Murtaza Çit, "Kan basıncı ve kolesterol yüksekliği, şeker
hastalığı gibi hareketsizlikle kontrolü bozulan, diyet ve
egzersizle sıklıkla kontrol altına alınabilen hastalıkların riski
maalesef gününün çoğunu masa başında hareketsiz olarak geçiren
kişilerde daha yüksek olmaktadır. Riski azaltmak için sık ara verip
masadan kalkıp yürüyüş yapmak, hafif egzersizler yapmak, öğlen
karbonhidrattan ve yağdan fakir diyetle beslenmek gerekir"
diye konuştu.
"KAHVALTILIK GEVREKLER MASUM DEĞİL"
Uzun
saatler boyunca masa başında çalışmanın beslenmeyi olumsuz yönde
etkileyeceğini ifade eden Medicana International İstanbul Hastanesi
Beslenme ve Diyet Uzmanı Yıldız Melek Aksoylu ise günün ilk öğünü
olan kahvaltıyla ilgili önemli tavsiyelerde bulundu:
"Açma, simit, poğaça, börek gibi proteinden yoksun kahvaltılar
doygunluk sağlamayacağı gibi günün ilerleyen saatlerinde şeker
tüketme isteğini arttıracaktır. Yumurta ve peynir gibi protein
değeri yüksek, esmer ekmek gibi posa değeri yüksek besinlere yer
vermeniz hem doygunluk sağlar hem de kabızlığı engeller. Yumurta ve
peynire zaman ayıramayanlar, süt veya yoğurt ile posa değeri yüksek
yulaf ezmesine yer verebilir, meyve katarak lezzetlendirebilirler.
Kahvaltılık gevreklerin bilinçsiz kullanımı kilo aldırabilir, aman
dikkat."
ÖĞLE YEMEKLERİNDE KARBONHİDRATA DİKKAT
Öğün atlamanın vücuda olumsuz etkileri olduğunun altını çizen Dyt.
Yıldız Melek Aksoylu, "Bud durum ilerleyen saatlerde daha çok
acıkarak yüksek enerjili atıştırmalıklara yönelmenize neden
olabilir. Bir öğünde alınması gereken karbonhidrat miktarını
cinsiyet, sağlık durumu, fiziksel aktivite, enerji ihtiyacı gibi
birçok faktör etkilemektedir. İhtiyacınızdan fazla tükettiğiniz
karbonhidrat şekerinizi hızla yükselttiği gibi hızla düşmesine de
neden olacak, bu da halsizlik, uyku durumu, yorgunluk, tatlı isteği
gibi sonuçları beraberinde getirecektir. Öğlen yemeklerinde aynı
anda çorba, pilav-makarna grubu, meyve, tatlı ve şeker içeren
içecekler tüketmek karbonhidrat miktarını oldukça arttıracak,
çalışma veriminizi düşürecektir" uyarısında bulundu.
"ÇEKMECEDE SAĞLIKSIZ ATIŞTIRMALIK
BULUNMASIN"
Ara öğünlerde bisküvi, çikolata, tatlı
tüketmenin kilo alımına neden olacağı uyarısında bulunan Dyt.
Aksoylu, "Ufak çaplı gözüken fakat yüksek enerji içeren bu
atıştırmalıklar kilo almanıza neden olacaktır. Ticari şeker içeren
paketli ürün tüketiminden uzak durmaya çalışın. Bunun yerine meyve,
kuruyemiş, süt, yoğurt, ayran, kefir, leblebi, esmer galeta gibi
besinleri tüketin. Çekmecelerinizden zararlı atıştırmalıkları
uzaklaştırın" dedi.
"FAZLA KAFEİN BEDENİ YORAR"
Oturarak çalışan
kişilerin sürekli atıştırmak istemesinin altında susuzluk yattığını
belirten Dyt. Aksoylu, "Gerek stres, gerek uzun süren toplantılar
sürekli yeme isteğinizi tetikleyebiliyor. Yeme isteğinizi
tetikleyen diğer önemli faktör ise su içmemektir. Düzenli su
tüketimi tokluk hissinizi arttırır. Su enerji vermez fakat
hücreleriniz susuz kaldığında halsizlik ve kas yorgunluğu
yaşarsınız. Metabolizma çalışma hızınız düşer. Erkekler kilogram
başı 35 ml, kadınlar ise 30 ml su tüketmelidir. Bu tüketim bir anda
olmamalı gün içinde dağılmalıdır.
Oturarak çalışan bireyler üzerinde yapılan çalışmalarda kafein alımının oldukça fazla olduğu, aşırı çay-kahve tüketiminin su tüketimini de engellediği tespit edilmiştir. Oysaki çay, kahve tüketimi arttıkça su tüketimi de arttırılmalıdır. Aşırı kafein tüketimi baş ağrısı, su kaybı, kalp çarpıntısı, kas kasılmaları gibi birçok sağlık sorununa neden olur. Günlük 400 miligramdan fazla kafein tüketilmemelidir" ifadelerini kullandı.
BAĞIŞIKLIĞINI GÜÇLENDİRMEK İSTEYEN BİTKİ ÇAYI
TÜKETMELİ
Dyt. Aksoylu, bağışıklığın güçlü kalması
adına tüketilmesi gereken bitki çaylarını şu şekilde sıraladı:
"Sürekli çay ve kahve tüketmek yerine bitki çayı tüketimini
artırmanın sağlığınız üzerinde olumlu ve iyileştirici etkileri
vardır. Bağışıklığınızı güçlendirip, hastalıklarından korunmak için
kuşburnu, yeşil çay, beyaz çay, ıhlamur ve kış çaylarından
faydalanabilirsiniz. Sindirim problemi yaşayanlar rezene ve
biberiye tüketebilir. Stresi azaltmada melisa, adaçayı ve lavanta
çaylarını değerlendirmelisiniz."