Otomobil bizim elimiz, ayağımız!
Abone olSayılarının kaç olduğunu bilen yok. Onlar H sınıfı ehliyet almış nadir özürlü sürücüler. Her 100 özürlüden ancak 1’inin otomobil kullandığı sanılıyor. Fakat onların der
Sayılarının kaç olduğunu bilen yok. Onlar H sınıfı ehliyet almış
nadir özürlü sürücüler. Her 100 özürlüden ancak 1’inin otomobil
kullandığı sanılıyor. Sosyal ve ekonomik yaşamda hiç bir şey onlar
düşünülerek yapılmadığından hayatın içine yeterince girememekten
hep şikayetçiler. Konu trafiğin içinde sürücü olmaya gelince de çok
fazla bir şey değişmiyor. Pek çoğu ‘Hayatın içinde yer almak için
dışarı çıkmak gerek. Toplu taşıma araçlarını kullanamıyoruz. Bir
yerden bir yere gidemiyoruz. Özel araçlar hem kolunuz hem de
kanadınız oluyor. Ama bize uygun park alanı yoksa ya da olanlar
işgal ediliyorsa, diğer sürücüler hiç bir tolerans göstermiyorsa bu
kollar ve kanatlar da bir işe yaramıyor. Engelleniyoruz’ diye
konuşuyor. Omurilik Felçlileri Derneği (OFD) Başkanı Ramazan Baş,
yaşadıkları en büyük sorunun park alanları olduğunu söylüyor. Uygun
park alanları bulmakta zorlandıklarını anlatan Baş, ‘Omurilik
felçlileri çoğunlukla bir trafik kazası neticesinde bu sorunu
yaşayan insanlar. İnsanlar o kadar duyarsız ki trafikte sürekli
ikinci bir kaza geçirme tehlikesiyle karşı karşıyayız’ diyor. Baş,
bir başka sıkıntılarının ise özürlü sürücülerin sahip olduğu
hakların çoğu kez trafik polislerince de bilinmiyor olması. OFD
İkinci Başkanı Süleyman Akbulut ise insanların özürlü sürücülere
karşı anlayışsızlıklarını şöyle anlatıyor: ‘Ben üniversite son
sınıftayken 1991 yılında trafik kazası geçirdim. Sonrasında 5-6 yıl
evde kapalı kaldım. 6 yıl önce OFD kurulunca onun içinde yer aldım.
Bizim için sosyal ve ekonomik hayatın içinde yer almak çok zor.
Ulaşım herşeyin başladığı nokta. Güven içinde bir yerden başka bir
yere gidemiyorsak, gitmiyoruz. Özürlü sürücülerin en büyük problemi
haklarının diğer sürücülerce gasp edilmesi. Resmi ve özel
kuruluşlar yasaya göre özürlü sürücülere park alanı tahsis etmek
zorunda. Kimse bunu uygulamıyor. Diğer sürücüler bu alanları
kullanabiliyor ve kimse de buna engel olamıyor. İnsanların bu
konudaki anlayışsızlığını nasıl bitireceğiz? Diyorlar ki ‘Ama
buraya özürlü sürücü gelmiyor’ ama bilmeleri gerek o alanlar ben
geldiğim için değil benim gelebilme ihtimalime karşılık tahsis
ediliyor.’ ANAYASAL SUÇ İŞLENİYOR Süleyman Akbulut, seyahat
özgürlüğünün Anayasal bir hak olduğunu hatırlatarak ‘Seyahat
hakkımızı engelleyenler Anayasal suç işliyorlar’ diyor. Akbulut,
özürlü sürücülerin gerekli olduğu takdirde ana arterler de dahil
her yere geçici süreyle park edebileceğini hatırlatarak şöyle
konuşuyor: ‘Bizler sık sık sağlık sorunları yaşayabiliyoruz.
Tansiyon sorunumuz olabiliyor. İstirahat etmemiz gerekiyor. Ancak
bu hakkımızı bilmeyen memurlar gelip bize ceza kesebiliyor.
Otomobil kullanırken bir sorunumuz yok. Otomatik araçları, gaz ve
frenlerle kontrol ederek kullanıyoruz. Ama gittiğimiz yerde park
edemeyince özel arabanın getirdiği bütün kolaylıklar bir anda yok
oluyor. Ya da park ediyorsunuz ancak rampa olmadığı için tekerlekli
sandalye ile kaldırıma çıkamıyorsunuz. Hatta bizim araçtan
inebilmemiz için normal insanlardan daha fazla alana ihtiyacımız
var. Araçtan inerken ve indikten sonra diğer sürücülerin
anlayışsızlığı sebebiyle kaza yapma riskimiz yüksek. Sürekli bir
anlayış engeline takılıyoruz. Bizim ulaşımımızı engelleyen
karayolları, belediyeler ve insanlar anayasal suç işliyorlar.’ Türk
sürücülerin çoğu egoist ve görgüsüz 59 yaşındaki yüksek mühendis ve
mimar Şükrü Sürmen, 40 yıldır özürlü olduğunu ve 25 yıldır otomobil
kullandığını söylüyor. Sürmen trafikteki sorunlarına ilişkin olarak
şunları söylüyor: ‘Trafikte Türk sürücülerin ne kadar adaletsiz,
egoist, yasa tanımaz, vicdansız ve görgüsüz olduğunu görüyorsunuz.
Sürücüler her daim hırçın, kavgaya hazır. Trafik toplum davranışını
ölçmek açısından önemli bir yerdir. Türk insanının otomobilleriyle
obsesyona varan hastalıklı bir ilişkisi vardır. Otomobilini bir
araç gibi görmez. Onunla bütünleşir. Aracının boyası komşunun
çocuğunun sağlığından daha önemlidir. Biz aslında bizim için ekstra
bir şeyler yapılmasını istemiyoruz. İnsanlar medeni davransınlar
yeter. Bakın bazen aracımı park ediyorum ve yolun karşısına geçmek
için yaya geçidinde dakikalarca bekliyorum. Bir Allah’ın kulu
durmuyor.’ Aracınız yoksa engelli olarak yaşamak çok zor Trafikte
11 yıldır otomobil kullanan Hakan Gül, engelli sürücülerin
trafikteki sıkıntılarını ise şöyle aktarıyor: ‘Otoparklarda
engelliler için asılmış tabelayı ya da işareti gördüğü halde oraya
park eden insanları anlayamıyoruz. Biz bedensel engelliyiz ama
herhalde bu insanların da zihinsel engelleri var ki bu tabela niye
orada, bu alan bu insanlara neden tahsis edilmiş anlayamıyor.
Trafikte plakalarımızı görüp, bize olağanüstü anlayış gösteren
kimse yok. Türkiye’de bir engellinin dışarı çıkması, bir yere
gidebilmesi, toplu taşıma araçlarını kullanabilmesi mümkün değil.
Biz zaten özellikle ergenlik dönemlerinde ve 18-20’li yaşlarda
kendimizi kabullenemediğimizden dışarı çıkmaktan hoşlanmıyoruz. Ama
hayat devam ediyor. Dışarıda olmak ve yaşamak gerek. Fakat aracınız
yoksa Türkiye’de engelli olarak yaşayabilmeniz çok zor.’ 100
engelliden 1’i otomobil kullanıyor Türkiye Sakatlar Derneği (TSD)
Gaziosman Paşa Şube Başkanı Ahmet Gürlevik, 19 yaşında (1989
yılında) geçirdiği trafik kazası sonucu sol bacağını kaybetmiş.
1996 yılında amatör olarak otomobil kullanmaya başlamış. 1999
yılında H sınıfı ehliyeti alan Gürlevik, 2000 yılından bu yana her
gün araç kullanıyor. Engelli bir sürücü olarak, trafikte ve araç
alımlarında ciddi sıkıntılar yaşadıklarını anlatan Gürlevik şöyle
konuşuyor: ‘Hemen hemen her marka ve model araç, üzerine
yerleştirilen kol pedalları ve aparatlarla bizim kullanabileceğimiz
hale getiriliyor. Her araç için yeni bir iç projesi çiziliyor ve
engelli sürücüye uygun hale getiriliyor. Engellinin durumuna göre
projeler belirleniyor. Biz tamamen ellerimizle araç kullanıyoruz.
Tek kollu sürücüler için bile aparatlar var. Bir aracı engelli
sürücü için uygun hale getirmek 200 YTL (200 milyon TL) ile 2 bin
YTL (2 milyar TL) arasında değişiyor. Çok ucuz değil yani. Bedensel
engelliler arasında otomobil kullanma oranı yüzde 2’den fazla
değildir. Bu da büyük şehirlerdeki rakam.’ H sınıfı ehliyet
bilinmiyor Özürlülerin aldığı H sınıfı ehliyet için kursları veren
Afra Sürücü Kursu’nun sahibi Ramis Gündoğdu, H sınıfı ehliyetin pek
bilinmediğine değinerek şunları söylüyor: ‘Bedensel engelliler de
diğer sürücüler gibi 3 aylık kurs programına tabiler. Motor
dersinden muaflar. Trafik ve ilk yardım derslerini alıyorlar. Tek
bacaklı sürücülere otomatik araçlarda, belden aşağısında problem
olanlar da ise özel aparatların takıldığı araçlarda direksiyon
dersleri veriyoruz. Yaşamlarını sürdürmek için pek çok şeyle
mücadele ettiklerinden daha azimli oluyorlar. H sınıfı ehliyete çok
talep yok. Yılda ortalama 10 kişi müracaat ediyor. Bu ehliyeti
veren sürücü kursu da az sayıda. H ehliyetleriyle ilgili olarak
bilgi eksikliği de var. Sıfır araçlarda H tipi ehliyet sahipleri
vergiden muaflar. Yüzde 30’lara varan indirimlerle otomobil
alabiliyorlar. Park halindeki özürlü aracı çekilmez. Resmi
otoparklar onlara ücretsizdir. Trafik polisleri de çoğunlukla
kolaylık sağlıyorlar.’ HÜRRİYET