Osman Can ulusalcıları kızdıracak!
Abone olAnayasa Mahkemesi eski raportörü Osman Can '2011 Meclis'i Kurucu Meclis olacak' dedi.
Anayasa Mahkemesi eski raportörü Osman Can'dan ulusalcı
çevreleri kızdıracak sözler geldi: "İdeolojik kaleler yıkıldı! 2011
Meclis'i Kurucu Meclis olacak'...
AP’deki Çerkez Günü’nde yeni anayasa konusunda konuşmacı olan
Anayasa Mahkemesi eski raportörü Osman Can şöyle
konuştu: "Yeni anayasa Ankara’daki egemenlerin,
Ankara’daki bürokratların, Ankara’daki çeşitli kurumların katkısı
ve yönlendirmesiyle yapılmamalı. O yüzden halk toplantıları, halkın
nabzının okunması, taleplerinin alınması şeklindeki bir süreç,
yapım aşamasında çok önemli. En son olarak parlamento bir anayasaya
şekil verebilir. İkinci olarak da öyle bir anayasa meydana gelmeli
ki bu metin bütün toplumsal kesitlerin üzerinde uzlaşabileceği
asgari müşterekleri yansıtmalı"
Toplumun tek meşru temsilcisi olan parlamentonun merkezde
yeraldığı, siyaseti belirlediği ve toplumsal sorunların çözümünde
tek muhatap olduğu, tek yetkili merci olduğu bir sistemi mümkün
kılan bir anayasa ortaya çıktığı zaman, mevcut sorunların ya
çözülmüş ya bunun için gerekli zeminin hazırlanmış olacağını
belirten Can, kritik önemdeki 12 Eylül referandumuyla yeni
anayasanın yolunun açıldığını dile getirdi.
Can, "Türkiye’de yeni anayasa önündeki engeller Ankara’daki
kurumsal yapılardı. Siz yeni bir anayasa istediğiniz zaman
partinizin kapatılması riski ortaya çıkıyordu. Ankara’da Yargıtay
Cumhuriyet Başsavcılığı dediğimiz kurum demokratikleşmenin önündeki
en büyük engellerden bir tanesi. Anayasanın değiştirilemez ilkeleri
vardır, başlangıç kısmı vardır yani her bir maddesine, her bir
zerresine sinmiş bir ideolojik yapılanma vardı. Yeni bir anayasa
bunlarla çatışan bir anayasa olacaktır. Yeni bir anayasa ideolojiyi
topluma dayatmayan, tam tersine toplumu egemen kılan, toplumun
taleplerini meşru gören bir anayasa olacaktır. Böyle bir adım
atmaya başladığınız andan itibaren ideolojinin kaleleri hızlı bir
şekilde harekete geçip yeni anayasayı imkansız kılacaktır. 12
Eylül’deki değişikliklerle bu kaleler önemli ölçüde tasfiye edilmiş
durumda"
değerlendirmesinde bulundu.
Osman Can, 12 Eylül referandumunu "Bize hapishaneden çıkma
imkanını
sağladı" diye yorumlarken, yeni anayasanın tüm siyasi partiler için
samimiyet sınavı olduğunu vurgulayarak şunları kaydetti:
"İktidar partisi açısından bir samimiyet sınavıdır, yeni
iddiasıyla
ortaya çıkan CHP açısından bir samimiyet sınavıdır,
milliyetçiliği
rasyonelleştirme gibi bir iddiaları varsa MHP açısından bir
samimiyet sınavıdır. Kürt siyasi hareketi açısından,
’demokratikleşme bizim için önceliktir’ dedikleri ölçüde bu onlar
için bir samimiyet sınavıdır. Aleviler için bir samimiyet
sınavıdır. Kısacası ’yeni bir anayasa istiyoruz, özgürlüklerimizi
istiyoruz, kültürel haklarımızın, kimliklerimizin tanınmasını
istiyoruz’ diyen bütün siyasal ve toplumsal kesitler için bir
samimiyet sınavıdır."
Artık Türkiye’de yeni anayasa yapma sürecinin geri dönülemez
olarak
başladığını belirten Can, "Yani 2011 meclisi yeni anayasa meclisi
olacak. Kurucu meclis olacak. 2011, bütün siyasi partilerin
tartışmalarının siyasal
mücadelelerinin ve propagandalarının merkezine yeni anayasayı
koyacakları bir seçim süreci olacaktır. Bunun üzerine ortaya çıkan
parlamento da yeni anayasayı yapan parlamento olacaktır. Türkiye
zaten bundan kaçamaz. Türkiye bundan sonra da yeni anayasasını
yapmadığı zaman ayrışmaya doğru, parçalanmaya doğru gider. Yani ya
asgari müştereklerde barışınızı sağlayacaksınız ya da sonuçlarına
katlanırsınız" diye konuştu.
Osman Can, "Türkiye’de artık mevcut 100 yıllık bürokratik
düzen siyasivarlığını ve yaşamını devam ettirme imkanını kaçırmış
durumda" tespitinde bulunarak toplumun farklılaştığı,
kimliklerin ortaya çıktığı bir dönemde bunları birarada tutmanın
tek yolunun "ideoloji barındırmayan ve bütün kimliklere
saygı duyan" bir anayasadan geçtiğini kaydetti.
Can, "Bu, Türkiye için sonraki dönemlerde dünya üzerinde
güçlü bir aktör olabilmesinin de imkanlarını yaratıyor. Bugüne
kadar kendisini sınırlayan iç dinamiklerden kurtulan bir Türkiye
uluslararası platformlarda barışın da ciddi bir dinamiği ve
garantisi olabilecek düzeye gelecektir. Bütün bunların imkanlarını
yeni anayasa yaratıyor. Bu nedenle Türkiye o yola girmek
zorundadır. Bundan kaçınılamaz" şeklinde konuştu.