Oslo'dan bugüne Ortadoğu
Abone olBarışın hiç gelemediği Ortadoğu'ya barış gelebilmesi için çabalar, esasında yıllar önceden başlamıştı, ama...
Rainer Sollich Oslo Anlaşması'nın imzalanmasına ABD Başkanı Bill
Clinton aracılık etmişti. Ortadoğu'da şiddet yine tırmanıyor. BM,
Rusya, AB ve ABD tarafından hazırlanan Ortadoğu Yol Haritası'nın
yaşama geçirilmesi zor görünüyor. Aslında Ortadoğu'da barış
sürecinin temelleri 1993 yılında imzalanan Oslo Barış Anlaşması'yla
atılmıştı. Şimdi bu anlaşma tarihe karışmak üzere. İki liderin,
İsrail Başbakanı Rabin ve Filistin lideri Arafat'ın tarihi el
sıkışmasının üzerinden 10 yıl geçti. Washington'da 13 Eylül 1993'te
imzalanan ilk Oslo Anlaşması Amerikan Başkanı Bill Clinton'un
himayesinde gerçekleşmiş, Rabin ve Arafat Eriha ve Gazze
Şeridi'ndeki Filistinliler için özerklik tanınması konusundaki
anlaşmanın altına imza koymuştu. İsrail Başbakanı İzak Rabin'in
"Siz Filistinliler'e karşı yeterince savaştık. Artık kan yeter,
artık gözyaşları yeter" sözleri hala akıllarda. Oslo Anlaşması'nın
ilk kademesi böylece umut yolunun başını belirlerken, iki yıl sonra
imzalanan Oslo II anlaşmasıyla İsrail'in kademeli olarak Batı
Şeria'dan çekilmesi öngörülüyor, bu kez umut filizleri yeşeriyordu.
Oslo II anlaşmasından kısa bir süre sonra, 4 Kasım 1994'te İsrail
Başbakanı İzak Rabin bir aşırı sağcı bir Yahudi'nin silahlı
saldırısı sonucu öldü. Yine de barış süreci bundan çok etkilenmedi,
ağır darbe yemedi. Ocak 1996'da Yaser Arafat Filistinli seçmenlerin
yüzde 90'ının oyuyla Filistin Başkanı seçilirken, İsrail'de de
Rabin'in halefi Şimon Peres seçimleri kaybederek, sert tavrıyla
tanınan Benyamin Netanhyahu'ya yer açtı. Arafat düşman ilan edildi
Yeni anlaşmalar, yeni kışkırtmalar ve yeni şiddetle geçen yıllardan
sonra 2001 yılı, Ariel Şaron'un İsrail Başbakanı seçilmesiyle
önemli bir dönemeci oluşturdu. Şaron seçildikten kısa bir süre
sonra Yaser Arafat'ı düşman ilan etti, 11 Eylül 2001
saldırılarından sonra yeni ABD Başkanı George Bush da Arafat'a
verdiği desteği geri çekti. Bu dönemde makamı İsrail askerlerince
kuşatılan Arafat ise bunun karşılığında Rabin'le üzerinde anlaşmaya
vardığı barış sürecinin yıkıldığını ve sona erdiğini açıkladı.
Amerika ve İsrail artık Arafat'sız bir barış yeğlediklerini
söylerken, aradıkları yeni muhatabı 29 Mart 2003'te başbakan
seçtiriyordu. Seçimlerden bir gün sonra, Rusya, Amerika, Avrupa
Birliği ve BM'den oluşan Ortadoğu Dörtlüsü yeni barış planını
ortaya koydu. Ortadoğu Yol Haritası'na uyulmadı Ancak radikal
Filistinli grupların ateşkese uymak istememesi ve uymaması, bu
planın da uygulamada yetersiz kaldığını gösterdi. Nitekim Hamas
liderlerinden Abdülaziz Rantisi'nin "Direnişimizi hedeflerimize
ulaşıncaya dek sürdüreceğiz, inanın bir karış Filistin toprağını
bile vermeyeceğiz" sözleri de bu tavrın altını çiziyordu. Şiddet
sarmalı son aylarda da yeniden birçok insanın canına mal oldu.
İsrail ordusunun saldırılarından sonra Filistinliler'in intihar
saldırıları birbirini izledi. 6 Eylül 2003'te ise Filistin
Başbakanı Mahmud Abbas, ne Filistinliler'den ne de İsrail'den
yeterli desteği görmediği gerekçesiyle istifa ederek, yerini yeni
bir Başbakan'a, Ahmet Kurey'e bıraktı. Bu arada İsrail yönetimi
kendisine intihar saldırıları düzenleyen radikal dinci Hamas
örgütüne yönelik operasyonlarını tüm hızıyla sürdürüyor. İsrail'de
ayrıca Filistin lideri Arafat'ın sürgüne gönderilmesi talebi ağır
basıyor.