Kur'an'ın sesinin yükseldiği, namazın miraca açıldığı
Ramazan ayını idrak ediyoruz çok şükür.
Gıybeti biliriz, hep kötü bir şey olduğu söylenir
küçüklüğümüzden itibaren. Başka birisinin arkasından konuşmak,
yorum yapmak, eleştirmek vs.
Hatta “Biriniz, ölmüş kardeşinin etini
yemekten hoşlanır mı?” ayeti hemen
herkes tarafından bilinen bir ayettir.
İftar telaşı, sahur programları, ziyaretler,
teravihler, mecalsiz kalma saatleri vs. o kadar çok yoğun bir ay
geçiriyoruz ki buna rağmen gıybet yapmayı unutmuyoruz.
Kendime dönüp, çeki-düzen vermem gerektiğini düşünerek gıybet
hakkında küçük çapta birkaç araştırma yaptım.
Bu araştırmalar neticesinde meselenin bilgi açısından
bakıldığında hassasiyetinin dilimizde olduğu, fakat kalbimizde
olmadığını gördüm.
Eve geldim, sahur için hazırlık halinde iken bir karar verdim.
Evet, gıybetin hayatımızın bütününde olmaması gerekiyordu ve ben
“Bismillah” diyerek Ramazan ayı boyunca gıybet etmemeye karar
verdim.
Kendimi diken üstünde tutarak bu kararımı, Ramazan ayı boyunca
başarmaya çalışacağım.
Sonrasında inşallah Ramazan'ın bereketi ile alışkanlık haline
gelir ve Peygamber Efendimizin buyurduğu “zinadan daha
kötüsü gıybettir” günahından kurtulurum.
Hz. Peygamber bize öğütlüyor ve yol gösteriyor:
“Gıybetten sakının; çünkü gıybet zinadan daha
şiddetlidir. Kişi zina edip tevbe eder de, [bir daha
yapmazsa], Allah Teâlâ onun tevbesini kabul eder. Gıybet
edilen, gıybet edeni affetmedikçe,
affolunmaz.” [İ. Gazali]
Hz. Aişe validemiz: “Sakın biriniz diğerinin gıybetini
yapmasın. Çünkü ben bir zaman Hz. Peygamber'in yanında ‘Falanca
kadının eteği uzundur' deyince, Rasulullah bana: ‘Tükür, tükür!'
dedi. Ben de hızlıca tükürdüm. Bir et parçası tükürdüm.”
Oruç kalbimize, soframıza geldi. Geldiyse bizim
iyiliğimiz için ve bize bir şeyler katmak için geldi.
Oruç geldi, öyleyse iyi davranmalıyız gelene, güzel sunumlar
yaparak kalacağı yeri hazırlamalıyız.
Geldi ve gidecek. Giderken güzel şeyler almalı
bizden yanında götürmek için. Onunla göndermeliyiz asıl bizim
olacak olanları.
Ben bu Ramazan ayını, en azından giderken, orucun heybesine
gıybet günahını almadan gitmesine özen göstereceğim rabbimin
inayeti ile.
Ve bunu başarabilirsem her yeni gelecek olan oruçla beraber,
olumsuz bir hasletimi yeneceğim ve oruç geldiğine
sevinecek.
Oruç neden tutuluyor da alınmıyor, satılmıyor düşündünüz
mü hiç?
Nefsi tutmakla aynı anlamı taşıyor
esasında.
Bu doğrultuda bence her genç Müslüman'ın kendinde gördüğü
eksiklikleri belirleyip, az ve öz olacak şekilde Allah ile
münasebetin zemininin bütün insanlar tarafından dahi kolaylıkla
hazırlanmış olduğu Ramazan ayında gidermesi ya da tamamlaması
gayreti içerisinde olması gerekir.
Biz gençler heyecanlı insanlarız. İstersek, kavrarsak
yaparız.
Ben kendimde ve etrafımdaki inananlarda noksanlık olarak
gördüğüm “gıybeti” hayatımdan çıkartmak için kendime söz verdim ve
başarmaya çalışacağım.
Siz hangi noksanlığınızdan başlıyorsunuz?