Seçim zamanları toplum için bir nevi turnusol kâğıdı hükmünde
aslında. Halk, bir makama talip olanların samimiyet ve
samimiyetsizliğini tüm çıplaklığı ile görebiliyor bu
sayede. İnsanın “Keşke sık sık seçim olsa da kimin ne
olduğunu anlasak” diyesi geliyor.
Seçim kampanyalarına start verilmesiyle birlikte bazen
şaşırdığımız, bazen hayretler içinde kaldığımız, bazen de
gülüp geçtiğimiz manzaralarla karşılaşıyoruz.
CHP’nin ve Muharrem İnce’nin
seçim kampanyası anlatmak istediğime tam bir örnek
teşkil ediyor. Normal vakitlerde bırakın namaz kılmayı
caminin yakınından bile geçmeyen Muharrem İnce
birden namaz kılmaya başladı!
Hele bir de Anıtkabir’de dua etme sahnesi var
ki evlere şenlik. Daha önce özellikle
CHP’liler için bir öneri de bulunmuş ve
"Atatürk'e el-Fatiha" başlıklı yazımda artık siz
de Atatürk’ün ardından bir
‘Fatiha’ okuyun demiştim. Ama ben bunu söylerken
Atatürk’ü seçim malzemesi olarak işaret
etmemiştim, galiba yanlış anladınız!
Başka birisi yapsa “Laiklik elden gidiyor”
yaygaraları koparan kesimden tık yok nedense.
Tabii şimdilik. Seçimden sonra yine aynı teranelere
başlayacaklarından şüphe etmeyiniz.
Olaya biraz da ironiyle yaklaşmak gerekirse
Mazhar-Fuat-Özkan üçlüsünün meşhur “Peki
Peki Anladık” şarkısı bu durumlara cuk diye oturuyor.
Muharrem İnce ve CHP’lileri böyle
görünce şunları mırıldanıyorum hemen:
Peki, peki, anladık,
En güzel namazı sen kılarsın,
En güzel duayı sen edersin,
Sen neymişsin be abi…
Bir de İnce’nin ince bir kıvırması da var.
Miting sırasında ezan okunurken konuşmasına ara
veren İnce, Halk TV ekranlarında
ezan okunurken programa ara vermenin yersiz
olduğunu söyleyebiliyor! Hemen mırıldanıyorum kendimce:
Peki, peki, anladık,
En güzel sen susarsın,
En güzel sen konuşursun,
En güzel sen kıvırırsın,
Sen neymişsin be abi…
İP ve Meral Akşener ise işin
kolayını buldu: Bol keseden vaat
vermek! Geçmiş yıllarda örneğini gördüğümüz
“O ne verirse ben bir fazlasını
veriyorum” saçmalığına doğru hızla yol alıyor
Akşener. Ona da MFÖ tarzıyla
şöyle demek gerekiyor:
Peki, peki, anladık,
En güzel vaadi sen verirsin,
En güzel borcu sen silersin,
Sen neymişsin be abla…
Seçimin turnusol kâğıdı görevini en iyi ifa ettiği siyasiler ise
SP ve Temel
Karamollaoğlu…
Seçim öncesine kadar sesi sedası çıkmayan Saadet
Partisi seçim startının verilmesiyle bir anda
partiler arası arabulucu rolüne soyundu. Yıllardır
eleştirdiği zihniyet ile aynı pota altında
birleşerek samimiyet testini geçemedi.
Karamollaoğlu ise kendisine tepki gösteren
şehit eşi karşısında kabararak kendinden yaşça çok
küçük bir bayana haddini(!) bildirdi. “Bilge
Başkan”ın boyası çok çabuk döküldü anlayacağınız.
Karamollaoğlu ve SP’nin payına
da şu dizeler düştü:
Peki, peki anladık,
En iyi arabulucu sensin,
En iyi haddini sen bildirirsin,
Sen neymişsin be abi…
Pek tabi iktidar partisine de değinmek gerek. Ak
Parti’ye de naçizane bir tavsiyem olsun.
Bırakın artık Cumhurbaşkanımız Erdoğan’ın ulus
ve uluslararası arenada sevda ve davası ile oluşturduğu
rüzgâr gücünün arkasından giderek pay sahibi olma
gayretlerini. Bakın belki de 16 yıldır ilk defa rakipleriniz
halka temas edebilmenin formülünü yapmacık da olsa
bulmuş görünüyorlar!
Halkla bütünleşmenin tam vaktidir. Sahada olun
ve Cumhurbaşkanımızın sevdası olan bu
vatanın milleti ile musafaha edin. Rüzgâr gücünden
faydalanmak yerine güce güç katın.
Milletin zihnine düşebilecek şu dizeleri;
Peki, peki anladık,
En iyi makam sahibi sensin,
En büyük zenginliğe sen sahipsin,
Sen neymişsin be abi… dedirtmeyin!
Seçim zamanlarını işte bu yüzden seviyorum. İnsanların gerçek
yüzlerini ortaya çıkararak toplum için turnusol
kâğıdı görevini hakkıyla yerine getiriyor. Bakalım bu
turnusol kâğıdı daha hangi samimiyetsizlikleri ortaya
çıkaracak…
SOSYAL MEDYA
TAKİP
twitter.com/msbeser
facebook.com/msbeser