Gezi Direnişi ile “Dediğim dedik, çaldığım düdük” siyasetine
itiraz gelince AKP kurmaylarından “memleket zarar görüyor”
feryatları gecikmemişti.
Oysa yeryüzünde temiz siyaset ve demokrasi talebi nedeniyle
zarar gören bir tek ülke örneği henüz bulunmamaktaydı!
O günlerde yandaş medya aracılığıyla kırılan dökülenlerin
blançosu ekranları meşgul ederken diğer yandan halk hareketine
monte edilebilecek fail yaratmanın çareleri aranıyordu.
Bulundu da;
Meğer suçlu Faiz Lobisi imiş!
Böylece hükümet, bizzat Başbakan tarafından açıklanan suçluya
karşı Don Kişot’u dahi güldürecek bir savaşı başlatmış oldu.
Kılıçlar çekildi, hayali canavarın üzerine dörtnala at
koşturulmaya başlandı.
Halk şaşkınlık içinde bu samimiyetsiz debelenmenin neticesini
beklerken, bildiği fakat ispat edemediği çirkinliklerin son
bulacağı günü de iple çekmekteydi.
Halk hiçbir mücadelenin bedelsiz olamayacağının da bilincindeydi
kuşkusuz. Korku duvarlarını yerle bir etmiş daha fazla istismar
edilmeye müsaade etmeyeceğini haykırmaktaydı. Nitekim 6 gencini
kaybetmiş binlercesi ise yaralanmıştı ama hedefi de 12’den
vurmuştu.
Emperyalizmin bölgemizdeki en büyük projesi olan Büyük Ortadoğu
Projesi (B.O.P) diğer adıyla Büyük İsrail Projesi
çökmüştü.
Hükümetin üstlendiği misyon ile birlikte çöpe atılmasının vakti
gelmişti.
Şimdilerde işte o süreci yaşamaktayız.
Gündemin birinci sırasına oturan hırsızlıkların, çirkinliklerin
aslında bir siyasi işbirliğin sonuna gelindiğinin de resmidir.
Özetlersek; “Öküz öldü dostluk bozuldu”