Öğretmene kurban kesmek hayal
Abone olBağımsız Eğitimciler Sendikası Genel Başkanı Gürkan Avcı, öğretmenlerin ve öğrencilerin büyük çoğunluğunun tatili evlerinde geçireceklerini belirtti.
2005-2006 eğitim dönemi 23 günlük birinci yarıyıl tatil dönemine
daha girilmiş olunmasına karşın, öğretmenlerin büyük bir bölümü
evlerine adeta hapis olmuş bir şekilde gün geçiriyor. Aldıkları
maaşın ne kurban kesmeye ne de tatil faturalarını karşılamaya
yetmediğinden yakınan öğretmenler, “Aldığımız para belli, 700 ytl.
Yılda bir kez de olsa ailece ve gönlümüzce tatil yapabilme
olanağımız maalesef yok. Öğrencilerimiz arasında da tatil
yapamayanlar çoğunlukta. Okul dönüşü hem öğretmenlerin hem de
öğrencilerimizin daha zinde olabilmeleri için; tatil yapmaları
gerekiyor” şeklinde konuştu. Okulların yarıyıl tatiline girmiş
olmasına karşın hala çalıştıkları kurumlara gelen öğretmenler,
“Arkadaşlarımızla okullarımızda bir araya gelerek vakit
geçireceğiz. Büyük çoğunluğumuz kurban kesemiyoruz ve bunun
mahcubiyetini kendi çocuklarımıza karşı da hissediyoruz. Bazı
meslektaşlarımız memleketlerine, köylerine gittiler. Açıkçası,
öğretmenler açısından alışılagelmiş bir tatil dönemi geçiriyoruz.
Yaz tatilini de, kış tatilini de çalışarak geçiriyoruz. Yılda bir
tatil yapabilmenin hakkımız olduğunu düşünüyoruz.” dediler. Konuya
ilişkin bir açıklama yapan Bağımsız Eğitimciler Sendikası Genel
Başkanı Gürkan Avcı ise, “Bizim bütün uğraşımız, başta
öğretmenlerimiz olmak üzere bütün kamu çalışanlarının daha iyi bir
yaşam düzeyine ulaşmaları içindir. Tatil yapabilmek de bunların
arasındadır. Eşini çocuğunu bir iki hafta gibi bir süre için tatile
çıkartamayan öğretmenlerimizden bu ruh haliyle, yüksek verim ve
performans beklemek yanlış olur. Sayın Milli Eğitim Bakanı, artık
öğretmene çok iş düşüyor. Yeni müfredatla birlikte öğretmenimiz çok
yorulacak, devamlı faal olacak, kendini yenilemesi lazım, çok
çalışması lazım, diyor. Güzel hoş! Faal olmasına olalım ama; Yılda
birkez bile tatil yapamayan, aile sorumluluklarını bile yerine
getirmekte zorlanan, adeta vitrinlerin önünden geçmeye utanan,
ekonomik sıkıntılar altında inim inim inleyen biz öğretmenlerin
50-60 kişilik sınıflarda nasıl faal olmasını bekleyebilirsiniz.
Öğretmenlerin yoksulluk sınırında, hizmetli, memur gibi diğer
eğitim çalışanlarının açlık sınırının altında maaş aldıkları bir
ülkede, kaliteli bir eğitimden nasıl bahsedebilirsiniz? ” dedi.