Internet Haber Mobil Uygulama
Internet Haber mobil uygulamasını denediniz mi?
Internet Haber mobil uygulamasını denediniz mi?
Kamuda işe alımlarda mülakat meselesi çokça tartışılıyor.. Açık
söylemek gerekirse öğretmen adaylarının mülalattan neden
çekindiklerini ve kaldırılması için bastırdıklarını anlamak çok
güç.. Bu apaçık bir kendine olan güvensizliğin
yansıması.
**
Kimse kusura bakmasın da mülakat kamuda işe alımlarda bu
devletin sigortasıdır.. Toptan mülakatı kaldırarak
sistemi tamamen savunmasız bir hale getirirsniz ki bunun faturası
ağır olur.. Öğretmen adayı kardeşim bir özel okula iş
başvurusu yaptığında hangi aşamalardan geçiyor?.. Ya da bir
dershaneye.. (artık dershane denmiyor sanırım) Adı
her neyse..
Gidip kendinizi birilerine anlatıyorsunuz, öyle değil mi?..
Ne kadar iyi bir öğretmen olabileceğinizi söylüyorsunuz ve sizi
dinleyen kişiyi ikna etmek için de çaba sarfediyorsunuz..
Çok özür dilerim de, bir dershaneye girebilmek için
müdüründen patronuna bir sürü kişiyle görüşme yapılıyor da, devlet
okuluna girmek için yapılacak mülakata neden itiraz ediliyor
ki?....
Kim bilir size tanınan o hak ile birlikte; sahiden vatana, millete,
memlekete hizmete hevesli kaç idealist gencin önüne
geçiyorsunuz..
Bırakın da iki soru sorsunlar size, değil mi?..
**
Şimdi daha dürüst olacağım.. Elbette kamuya memur alımlarında
çeşitli kriterler belirleniyor.. Kuşkusuz ki işler belli
bir aşamaya geldiğinde ilgili kurumlardan bir güvelik soruşturması
isteniyor.. Ve Göğsünü gere gere mülakat aşamasına
geçtiğine göre bir öğretmen adayı; sabıkası, suça karışmışlığı
vesairesi olmadığını anlıyoruz.. Evet belki de sahiden 22 yaşına
kadar ne eline silah almış ne illegal bir örgütlenmenin içinde
olmuş. Dolayısıyla istihbaratın takibine hiç
takılmamış.. Olmaz mı?. Olabilir elbette..
Ama mülakata alıp bir dinliyorsunuz; adam askerime şehit
diyemiyor terör örgütünden 'özgürlük savaşçısı gerillalar' diye
bahsediyor..
Sorsan sabıkası yok.. Suça da karışmamış.. Dağa çıkmamış.. Hiç bir
yasadışı oluşumun içinde yer almamış..
Anak, mülakata girene kadar siz bu adamın zihniyeti hakkında zerre
kadar fikir sahibi olamıyorsunuz.. Merak ediyorum.
Çocuğunuzun derslerine girsin ister misiniz böyle bir
öğretmen?..
**
Diğer bir konu da özellikle bizim medyada sıkça yaşadığımız bir
paradoks.. Yazılarını keyifle okuduğumuz bir dostumuzu, stüdyo
söyleşisi için televizyona davet ediyoruz mesela.. Adam iki
kelimeyi bir araya getirip doğru dürüst akıcı bir cümle kuramıyor..
Heyecandan eli ayağı birbirine dolaşıyor. O, yazarken sular
seller gibi döktüren, deniz-derya gibi gazeteciler, kameranın ışığı
yanınca, far görmüş tavşan gibi kalıveriyorlar.. Bunun o
kadar çok örneğini yaşadım ki.. Peki, bu durum o yazarların
kalitesine zerre kadar gölge düşürür mü?.. Asla.. .. Kimse
kamera fobisi var diye, mikrofon önünde heyecanlanıyor diye bir
kelime sihirbazı yazarı yerden yere vuracak değil.. Ama ne
var?.. Yapımcı, bir daha o kişiyi televizyon programına davet
etmez.. Artık o yapımcı için o yazar, bir televizyon yorumcusu
değildir ve epey bir süre de olmayacaktır.. Tıpkı bunun gibi..
Bir konuyu çok iyi bilmek.. Hatta Türkiye'de o konuyu en
iyi bilen kişi olmak.. 20-30 kişilik sınıfta onu anlatacak medeni
cesarete sahip olacağınız anlamına gelmez.. En iyi siz
bilirsiniz ama konuyu sizin kadar iyi bilmese de sizin
bilgilerinizden istifade ederek dersine çalışan bir öğretmen belki
de çok daha iyi öğretecektir.. Bu ölçümü ancak ve ancak
yüzyüze yapabilirsiniz..
**
Mülakata olan defansın ana nedeni liyakatsiz kadrolar
tarafından seçilecek olma kaygısı.. Ya da Torpillilerin mülakat
bahanesiyle hak edenlerin önüne geçeceği varsayımı... Bu
olmaz mı?.. Olabilir.. Olmamış mıdır?.. Olmuştur elbette.. Şimdi
hemen AK Parti'den örnekler vermeye kalkacak okuyucular.. 'Hayır'
diyecek buna itiraz edecek veriye sahip değilim.. Ama
kamuda kadrolaşmanın mucidi olan CHP'nin ikrarlarını da
hatırlamakta yarar var.. DYP-SHP Hükümetleri dönemlerinde
özellikle yargıda nasıl kadrolaşıldığını o kadrolaşmayı yapan
isimler bizzat anlattılar biliyorsunuz.. Dönemin Adalet
Bakanı Mehmet Moğultay partisinin bir kongresinde yaptığı
konuşmada; “Evet, hükümetten sınavlı beş bin kişilik kadro
çıkarttım. Doğu’dan Güneydoğu’dan gelen insanlar aç mı, işsiz mi
kalsın? Bu kadroları örgütüme vermeyip de milliyetçilere mi
verseydim? Seyfi Oktay ve benim dönemimde de iki bin hakim aldık.
Bu aldığımız kadrolar, ileride yeşerecek demokrat insanlardır.
Yaptığım suçsa işlemeye devam edeceğim. Ben yılmayacağım, bu makamı
da terk etmeyeceğim” demişti.. Yani bugün 'mülakat'
konusunda ortalığı yangın yeri gibi gösteren CHP'nin mazisi hiç de
temiz değil bu konuda..
**
Ama gelin kavgamızı buradan verelim.. Diyelim ki kamuya
memur alımında kimseye hakkaniyet ölçüsü dışında öncelik
tanınmasın.. Gelin hep birlikte bunun için savaşalım..
Bunun yolu mülakatın kaldırılması değil.. Mülakat yapacak kadrolara
duyulacak güvenin tesis edilmesi..