Ülkemizde çeşitli alanlarda “ödül” adı altında, kişiler ve
kurumlar “yıl içinde” yaptıkları “farklı çalışmalarla”
değerlendirilmektedir.*
Ödül neye göre verilir;
Mutlaka, ödül verilen kişinin/kurumun o yıl içinde yaptığı
çalışmalar, anket vb. çalışmalarla belirlenmelidir.
Ödül, kişi ve kurumları “motive etmektedir.”
Ancak, ülkemizde;
Yakın olunan kişiler için,
Bir makama ulaşmak için,
Kendi kurumuna farkındalık yaratmak için,
Reklam için,
Kişisel getiri için,
Alan dışına çıkılarak,
Çok kişi seçilerek, ödüller verilmektedir. Bu tür ödüller
gerekli “sesi” getirmediği gibi, ödül verenlere de bir fayda
sağlamamaktadır.
Bu nedenle, üst makamda olan kişilerin, bu tür ödül teklifi
gelince, verecek kurumu iyi araştırmaları, “ödülün kurumuna
getireceği artı ve eksileri iyi hesaplamalarında” yarar vardır.
Örneğin, bir Yelken Kulübünün, bir sanatçıya/besteciye ödül
vermesi ve o sanatçının kabul etmesi olağan dışıdır.**
Geçtiğimiz aylarda bir belediyemizin verdiği ödüllerde, “o
yıl hiç bir artısı olmayan/ farkındalık yaratmayan”
kurumlara/kişilere ödüller verilmişti.
Ayrıca; ödül gecesindeki “orkestra/solist/repertuar özenle
seçilmeli”, ödül alan kişinin söyleyeceği “sözler etkileyici,
düzgün ve içerikli” olmalıdır.
“Yıl” dediğinizde, kendinizi bağlamış, gelecek seyirciyi de
beklentiye sokmuş oluyorsunuz..
Örneğin, bizlerde Mayıs 2014 te 21. sini yapacağımız
“İstanbul Türk Müziği Günleri” programları içinde, 5-6 ödül
vermekteyiz.
Geçen yıl; Kültür ve Turizm Bakanlığı, İBB, TRT, Makam
Farkı(Mehmet Barlas-Oğuz Haksever), Bir Ses Bir Nefes (Serkan
Çağrı-Yavuz Bingöl), Radyo Alaturka 2012/2013 içinde yaptıkları
çalışmalarla öne geçmiş, üye kurumlarımızın oylarıyla
kendilerine ödül verilmişti. 2013/2014 ödülleri içinde geniş çaplı
bir çalışma yürütülmekte, 29 Nisan 2014, saat 20.00 de, Üsküdar
Bağlarbaşı Kültür Merkezi’nde İstanbul Tarihi Türk Müziği
Topluluğu tarafından yapılacak, “Mevlevi Ayini” öncesi
Gala’da takdim edilmesi planlanmaktadır. Bugüne kadar
verdiğimiz ödüllerde farklı seslerin, olmaması bizlerin doğru
bir yöntem ile çalıştığımızı göstermektedir.
Ödül; verene de, alana da “sorumluluk yüklemektedir.”
“Ben verdim oldu/kime ne?” anlayışı doğru değildir.
Ödül; “yakın kişilere/dostlara” verilmemelidir.
Ödül verende, alan da “saygın” olmalıdır.
Ve en önemli madde: ödül “hak edene” verilmelidir…
* Siyasi ve kurum içi ödüller yazımız dışındadır.
**Değerli Tanbur üstadımız Sn.Necdet Yaşar’a telefon
açmışlar “size ödül vermek istiyoruz” diye. Cevabı şu olmuş; “Beni
düşündüğünüz için teşekkür ederim, ancak kabul edemeyeceğim. Çünkü,
en üst makamlarca ödül ile onurlandırıldık. Artık, gençlerimiz
yetişti, onları takip edip değerlendirmenizde geleceğimiz
için çok yarar var” Aynı görüşü paylaşanların artmasını
diliyoruz.
Gündem:Berkin Elvan’ı kaybettik, ülke gerçekten ağladı. Keşke
olmasaydı derken, yıllarca keşkesiz bir hayat arzulanıyor. Hiç
kimsenin istemediği olaylar oluyor maalesef. Hükümet kanadından ve
yetkililerden başsağlığı mesajları yağdı. Ancak, Elvan’ı
siyasetin/kargaşanın/kırıp dökmenin odağına koymak isteyenler,
yoğun bakımdayken yanına uğramayanlar, dün onun cenazesinin yanında
gözükmek için yoğun çaba sarf ettiler. Bu, sanıyorum en çok
onu ve acı içinde olan ailesini üzmüştür. Biz, sağduyu
çağrısı yaparken, Berkin’e Allah’tan rahmet, ailesine sabır
diliyor, bu tür olayların son olmasını diliyoruz. Ülkemizin huzura
ihtiyacı var, unutmayalım…