Öcalan'ın avukatından inanılmaz iddialar
Abone olKabul edilen ikinci KCK iddianamesine Öcalan'ın avukatı İrfan Dündar'ın ifadeleri, damgasını vurdu.
Öcalan'ın eski avukatı Dündar, KCK savcısına verdiği
ifadede, 2001'de tüm PKK'lıların sınır dışına çıkmasını askerlerin
istemediğini iddia etti.
Devlet ile Öcalan arasında süren görüşmeleri terör örgütü PKK'nın, protokollere silahlı militanlarını Doğu ve Güneydoğu illerinde askeri güç olarak görevlendirilmesini isteyince müzakereler tıkanmış.
KCK’ya yönelik yürütülen soruşturma kapsamında hazırlanan ve şüphelilerinin çoğu avukat olan ikinci iddianame İstanbul 16. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi. Oy birliği ile kabul edilen iddianamede 35’i tutuklu 50 şüpheli yer alıyor.
890 sayfalık iddianamenin bir numaralı sanığı avukat Mehmet Nuri Deniz. İddianamedeki en çarpıcı bölüm ise “30 yıldır en fazla zararı Kürt halkı gördü” diyerek itiraflarda bulunan ve etkin pişmanlıktan faydalanmak isteyen Abdullah Öcalan’ın avukatı İrfan Dündar’ın ifadeleri oluşturdu.
İddianamede bir numaralı sanık avukat Mehmet Nuri Deniz olurken,
sanıklar arasında eski Milletvekili Mahmut Alınak, avukatlar Doğan
Erbaş, Cemo Tüysüz, Mustafa Eraslan, Asya Ülker, Nevzat Anuk,
Mehmet Ayata, Hüseyin Çalışcı ile “Öcalan’ın İmralı Günleri”
kitabının yazarı gazeteci Cengiz Kapmaz da yer alıyor. Sanıklar
için beş yıldan 20 yıla kadar hapis cezası isteniyor.
Dündar’ın verdiği bilgiler arasında MİT ile görüşmeleri Mardin Bağımsız Milletvekili Ahmet Türk ve BDP Muş Milletvekili Sırrı Sakık’ın başlattığı iddiası dikkat çekti. Dündar’ın ifadeleri şöyle:
KIVRIKOĞLU KOMİSYON KURDU
“1999 yılında Abdullah Öcalan’ın yakalanması sonrasında yargılama
süreci ve devamında soruşturma komisyonu adı altında resmî bir
komisyon kuruldu. Bu, Hüseyin Kıvrıkoğlu’nun görevlendirdiği ve
kurduğu komisyondur. Bu komisyon Öcalan ile 2001 yılının Eylül
ayına kadar görüştü. Bu komisyon içerisinde bildiğim kadarı ile
ağırlıklı olarak asker kökenli görevliler bulunuyordu. Bu komisyon
ile Öcalan arasında yapılan görüşmelerde PKK örgütünün silahlı
militanlarının büyük bölümünün Kuzey Irak’a çekilmesi ancak 500
kadar militanın Türkiye sınırları içinde kalması konusunda
anlaşmaya varıldı.
500 MİLİTAN PAZARLIĞI
500 militanın Türkiye’de kalmasının da Öcalan bana yapmış
olduğumuz görüşme esnasında kendisine askerî yetkililer tarafından
teklif edildiğini, kendisinin de tamamının Türkiye sınırları
dışında kalması gerektiğini ancak bunun askerî yetkilerce kabul
edilmediğini gerekçe olarak kendisine askerî yetkililerce Türkiye
sınırlarının tamamı silahlı PKK militanlarından arındırırsak bu
bölgelere diğer terör örgütleri tarafından ele geçirilebilineceği
ve bölgenin kontrol edilemeyeceğinin kendisine söylediğini ifade
etti. Bu dönemde dönemin Başbakanı Bülent Ecevit’in
talimatı ile bir sivil görevli kendisinin Başbakan adına geldiğini
ve görüşmek istediğini söylüyor, bu şahıs ile bir kez görüşme
yapılıyor. Bu görüşmede, bu sivil şahıs Öcalan’a Kürt sorununun
çözümü noktasında talepleriniz nedir diye bir liste veriyor. Bu
liste daha sonra Öcalan tarafından yaptığımız görüşmede bize
verildi ve biz de kuryeler aracılığı ile kırsal alana örgüte
gönderdik. Daha sonra kırsal alandan gelen cevabı biz tekrar
Öcalan’a ilettik. Biz daha sonra öğrendiğimiz kadarı ile Öcalan ile
Başbakan adına görüşen sivil şahsın dönemin MİT Müsteşar Yardımcısı
Emre Taner olduğunu öğrendik. 2005’ten sonra Ahmet Türk ve Sırrı
Sakık aracılığı ile MİT’te görevli ismini “Afet” olarak bildiğim ve
Müsteşar yardımcısı konumundaki bayan şahıs ile görüşmeler
başladı.
Öcalan’ın talimatı ile BDP’nin Türkiye temsilcisi olan Sabri Ok
üzerinden görüşmeler devam etti ve bu süreçte Öcalan muhatap
alınmadığı için belli zamanlarda ateşkes ilan edildi ama net bu
sonuç alınamadı. Görüşmelerin tamamını bahsettiğim şahıslar MİT
görevlileri ile yaptı. 2008’de Öcalan ile kendisi tarafından heyet
olarak tabir edilen devlet görevlileri ile görüşmeler başladı. Bu
süreçte yeniden ateşkesler başladı ve bu görüşmeler 2011 yılında
terör örgütü tarafından gerçekleştirilen Silvan saldırısına kadar
devam etti ve bu olaydan sonra görüşmeler kesildi.
ÖCALAN'IN GÖRÜŞME NOTLARI
Avukatların yapacağı bu görüşmeleri (İmralı görüşmeleri) 2009
yılına kadar KCK’daki TM (Türkiye Meclisi) içerisinde faaliyet
yürüten Şinasi Tur tarafından düzenleniyordu. 2009’dan sonra Ömer
Güneş, İbrahim Bilmez, Faik Özgür Erol isimli avukatların İmralı’ya
geliş gidişini, yapılan görüşmelerin metin haline getirilmesi ile
ilgili toplantıyı ve taslak haline getirilen görüşme notlarının
e-mail yolu ile Kuzey Irak’ta örgütün yürütmesinin başında bulunan
Murat Karayılan’a gönderilmesini düzenleniyordu. 2005 ile 2011
yılının ağustos ayına kadar bu şahıslar ile birlikte toplantılara
katıldım. Görüşme notlarının metin haline getirilmesinde ve e-mail
yolu ile Kuzey Irak’ta bulunan kamplara Ömer Güneş, Cengiz Çiçek,
İbrahim Bilmez ve Faik Özgür Erol isimli şahısların Beyoğlu
İstiklal Caddesi’nde Aznavur Pasajı içerisinde 3. katta faaliyet
yürüten Omeyra isimli internet kafeden gönderilmesine şahit oldum.
E-mail adresleri ve şifreleri genelde kırsal alan ile bağlantılı
olan Nihat Oğraş , Murat Nil Kod, Ali Durç gibi KCK’lılar
tarafından Asrın Hukuk Bürosu’na kurye aracılığı ile
gönderiliyordu.
NOTLAR AYDAR VE OK'A GÖNDERİLİYOR
Gönderilen e-mail adreslerinin şifresi kırsal alan ve Ömer Güneş,
Cengiz Çiçek, İbrahim Bilmez ve Faik Özgür Erol isimli şahıslar
tarafından biliniyordu. Metin haline getirilen görüşme notları
taslak kısmına kaydedildikten sonra kırsal alanda bu işle görevli
örgüt mensupları tarafından ve Avrupa’daki PKK sorumlusu daha önce
Sabri Ok ama halen Zübeyir Aydar tarafından alınıyordu. Birkaç
keresinde mail’in taslak kısımlarına görüşme notu geç bırakıldığı
için Avrupa tarafından şu an ismini tam hatırlamıyorum ama İbrahim
Bilmez ya da Ömer Güneş’e niye geç kaldınız şeklinde bir ikaz
geldiğini hatırlıyorum.
ÖCALAN İLE İMRALI GÖRÜŞMELERİ
Öcalan ile yapılan görüşmeler avukatlar tarafından hafıza tekniği
kullanarak metin haline getiriliyordu. Görüşme avukatlar tarafından
ezberlenerek bir gün sonra Asrın Hukuk Bürosu’nda yapılan
toplantıda metin haline getiriliyordu. Bu hafıza tekniği işi ilk
dönemler avukatlar belli zaman dilimlerini kendi aralarında
paylaşarak hafızalarına almaya çalışıyordu ama bu çok verimli
olmayınca son dönemde görüşmeye katılan her avukat görüşmenin
tamamını hafızasına almaya başladı. E-mail adresleri ve şifreleri
PKK kamplarında ya da Avrupa’dan kuryeler aracılığı ile Asrın Hukuk
Bürosu’ndaki 1. halka olarak tabir edilen görev sahasında faaliyet
yürüten avukatlara veriliyordu.
MİT PKK İLE 12 KEZ GÖRÜŞTÜ
Bu süreçte MİT Başkanı Emre Taner ve MİT’te görevli PKK uzmanı
olarak bilinen Afet Güneş ile Oslo görüşmeleri olarak bilinen
paralel görüşmeler olarak adlandırılan, PKK’nın kırsal alanında
faaliyet yürüten üst düzey örgüt mensupları olan Sabri Ok, Adem
Uzun, Mustafa Karasu, Zübeyir Aydar, Nuriye Kespir ile toplam 12
adet değişik yer ve tarihlerde görüşmeler yapıldı. Hatta bu
görüşmelerin bazılarına ait ses kayıtları basına sızdı. Ses
kayıtlarının Mustafa Karasu tarafından yapılmış olabileceğini
tahmin ediyorum. Bu süreçte Öcalan kendi yazdığı protokolleri
kendisiyle görüşen heyete verdi ve bu protokollere heyetin pozitif
baktığını söyledi. Ancak bu protokolleri heyet örgütün kırsal
alanına gönderdikten sonra örgütün kırsal alanı bu gönderilen
protokollere Öcalan’ın dışında öz savunma birliklerinin kurulması
yani silahlı militanların Demokratik Özerklik’in kabul edilmesi ile
birlikte Doğu ve Güneydoğu illerinde askerî güç olarak
görevlendirilmesi ve anadilde eğitim konuları eklendikten sonra
devletin kabul edemeyeceği, bu şartlar karşısında görüşmeler
tıkandı. Bu olaylardan sonra asker ve kamu görevlilerinin PKK
tarafından kaçırılması ve Silvan saldırısı ile bu süreç sona erdi.
Bu süreç devam ederken Öcalan’a görüşme heyetinin başkanı olan
Sabri Ok tarafından PKK’nın kırsal alanının istek, görüş ve
önerilerinin yazılı olduğu bir metin gönderiliyordu. Öcalan
kendisine gönderilen aynı sayfanın arkasına kendi istek ve
görüşlerini yazarak MİT görevlilerine veriyor ve bu şekilde
görüşmeler devam ediyordu.
MURAT KARAYILAN'IN ŞİFRESİ SAİT
Biz yaptığımız görüşmeleri not kağıdına yazıyor, daha sonra bu
notlardan görüşmenin tam metni Asrın Hukuk Bürosu’nda yazılı hale
dönüştürüldükten sonra e-mail yolu ile Avrupa’ya ‘Şahin’ kod adlı
Abdil Rıza Altun ve Murat Karayılan’a değişik tarihlerde
gönderiyorduk. Gönderme şeklimiz ise ortak kullandığımız bir email
adresinin taslaklar kısmına notu kaydetme şeklindeydi. Bizim
kaydettiğimiz görüşme notu Avrupa’dan bahsettiğim şahıslar
tarafından alınıyordu. Kullandığımız e-mail şifreleri rutin olarak
yaklaşık iki ayda bir değişiyordu. Bu değişen şifreler kuryeler
aracılığıyla bize iletiliyordu. Bu şifreler Avrupa, Kandil ve
Türkiye’deki üst düzey örgüt mensupları tarafından biliniyordu,
başka kimse tarafından bilinmezdi.
Kuryeler genelde KCK/TM içerisinde alt düzeylerde faaliyet yürüten
örgüt üyelerinden seçiliyordu. Kurye getirdiği e-mail ve
şifrelerini küçük flash bellek ile getiriyordu, emaillerin taslak
bölümüne konulan görüşme notlarında Karayılan’a bırakılan notlarda
“Sait” şifresi kullanılıyordu. Asrın Hukuk Bürosu’nun şifresi ise
“Hasan” idi. Bırakılan notlarda “Hasan”dan “Sait”e dendiği zaman
Büro’dan Karayılan’a bir not bırakıldığı ve bu notun Karayılan
tarafından alınacağı anlaşılıyordu."
Ancak bu protokolleri heyet örgütün kırsal alanına gönderdikten sonra örgütün kırsal alanı bu gönderilen protokollere Öcalan’ın dışında öz savunma birliklerinin kurulması yani silahlı militanların Demokratik Özerklik’in kabul edilmesi ile birlikte Doğu ve Güneydoğu illerinde askerî güç olarak görevlendirilmesi ve anadilde eğitim konuları eklendikten sonra devletin kabul edemeyeceği, bu şartlar karşısında görüşmeler tıkandı.