Öcalandan PKKya ince ayar
Abone olDTP'lileri Meclis'e döndüren Öcalan'ın sözleri neydi? Bölücübaşı askerler için 'Anadolu kuzuları' ifadesini kullandı!..
PKK'ya: Ben askerlerin ölmesini istemiyorum. Ve gerçekten de
buna üzülüyorum. Anadolu kuzuları ölmesin.
AKP'ye: Türkiye'de iki güç var. İttihat Terakki çizgisi yani sert
katı faşist güçtür. Karşısında ise AKP vardır
DTP'lilere: Henüz istifa edilecek aşamaya gelinmedi. Meclis'e dönüp
demokratik siyaset yapmalılar.
Bölücübaşı Öcalan terör örgütü PKK'ya yakınlığıyla bilinen Fırat
Haber Ajansı'na avukatları aracılığıyla konuştu.
"İstifa konusunda farklı düşünmüyorum. Çözüm demokratik mücadeledir. Bunu halka danışabilir ve karar alabilirler. Meclis'e dönüş de yapabilirler. Bence henüz istifa edilecek aşamaya gelinmedi. Meclis'i iyi kullanmalıdırlar. Demokratik kanalları açamadılar. Demokratik mücadele için demokratik siyaset gerekiyor.
Bunların arkasında çok güçlü örgütleri var. Sayın Başbakan'a çağrıda bulunuyorum. Biz savaşın değil barışın gerçekleşmesini istiyoruz. CHP ve MHP zaten çözümsüzlükten yana. AKP içinde de çözüm istemeyenler var. AKP'nin içinde biraz samimi İslami demokratik çizgi de var. Eğer bu sorun çözülmek isteniyorsa bu demokratik çizgi harekete geçirilmeli. Başbakan demokratik çizgiyi harekete geçirmelidir.
Mesela Hogir'in Ergenekonla bağlantılı olduğunu 20 yıl sonra
öğrenebildim. Bunun gibi birçok kişinin Ergenekonla bağlantısını
çok sonraları farkedebildim. Her şeyden de beni sorumlu
tutmasınlar. Bunlar birçok çete oluşturdular. Dörtlü çete, Hogir ve
Şemdinler Ergenekonla da işbirliği yaptılar. Bunlar beni de
öldürmek istediler. Asker ve gerillaların ölmesini istemiyorum.
Anadolu kuzuları ölmesin."
Öcalan'dan PKK'ya ayar
Öte yandan Vatan yazarı Ruşen Çakır da Öcalan'ın PKK'ya ayar
çektiği görüşünü savunanlarda. Sine-i millet kararında PKK'nın
olduğunu belirten yazar, bugünkü köşesinde Öcalan'ın talimatının
Kandil'i de vurduğunu yazdı.. İşte o yazıdan bir bölüm:
(...)Evet DTP’liler, bir kez daha “Öcalan’a rağmen” hareket
edemediler ve imajları daha fazla yıpranmış oldu. Bu durum, bundan
sonra Barış ve Demokrakrasi Partisi (BDP) çatısı altında siyasete
devam edecek ve muhtemelen Ufuk Uras’ın da katılımıyla TBMM’de
yeniden grup kuracak olan DTP’liler için kötü olmakla birlikte
Türkiye için hayırlıdır. Zira sine-i millet kararı, Anayasa
Mahkemesi’nin kararı kadar yanlış bir karardı; ne DTP’lilere, ne
Kürtlere, ne de bütün Türkiye’ye hiçbir yararı olmayacaktı.
Sonuçta, acı ama gerçek, DTP’liler Öcalan’ın müdahalesiyle çok
büyük bir yanlıştan dönmüş oldular.
Bu noktada çok önemli bir parantez açmak lazım: PKK’nın fiili
lideri Murat Karayılan son açıklamalarında sine-i millet kararına
açık destek vermişti. Zaten bu kararın şekillenmesinde birinci
derecede
etkili olduğunu bildiğimiz, hafta sonu Diyarbakır’da toplanan
Demokratik Toplum Kongresi’nin, PKK’dan habersiz, hele ona rağmen
böylesine ciddi bir karara varması mümkün değildi. Dolayısıyla şunu
rahatlıkla söyleyebiliriz:
Öcalan karşısında PKK’nın da gücü, etki ve yetkisi bir yere kadar.
Daha da ileri giderek, Öcalan’ın son talimatının sadece istifa
kararı alan milletvekillerine değil, onları bu yolda teşvik ettiği
anlaşılan PKK’nın yönetici kadrosuna da bir “ayar”dır.