O senaryoyu alın dilediğiniz yere...
Abone olHalil Ergün, ünlü İtalyan yönetmen Renzo Martinelli’nin çekeceği “11 Eylül 1683” filmine hayır demiş.
İNTERNETHABER.COM- Osmanlı'nın bozguna uğradığı Viyana
kuşatmasını konu alan ve ismiyle 11 Eylül saldırılarına gönderme
yapan '11 Eylül 1683' filmi için iki Türk oyuncuya teklif
götürüldüğü ortaya çıktı.
Kırım Hanı Murat Giray'ı oynaması için sinema sanatçısı Halil Ergün'e ve 4. Mehmet rolü için de Ahmet Mümtaz Taylan'a teklifte bulunulmuş. Kiremitçi Ergün'ün "rolün farklı şekillerde ele alınabilecek olmasından duyduğu endişeden dolayı" geri çevirdiğini yazdı.
"PROJENİZİ DİLEDİĞİNİZ YERE SOKABİLİRSİNİZ"
Ancak Taylan Ergün kadar kibar olmadı. Taylan ret cevabını yazdığı zehir zemberek mektup ortalığı karıştırdı. Taylan mektupta "o çok önemli projenizi, hikâyenizi alıp dilediğiniz yere sokabilirsiniz!" ifadelerini kullanıyor.
MARCO İSİMLİ RAHİP OSMANLI'YI PÜSKÜRTÜYOR
Yoğun gündem arasında kaybolan bu gelişmeyi Hürriyet gazetesinin edebiyatçı yazarı Tuna Kiremitçi, bugünkü köşesinde duyurdu. Filme sert tepki gösteren Kiremitçi, filmin özetini köşesinde yazdı:
"İkinci Viyana Kuşatması sırasında Müslümanlar, Hıristiyanlığın köküne kibrit suyu ekmek ve "atlarına Roma çeşmelerinden su içirmek üzere" saldınr, onlara Tatarlar ve Bosnalı "hain" Müslümanlar yardım eder. Marco isimli bir rahip Hıristiyan askerlerine liderlik eder, haçını Osmanlı'ya tutar ve bu sayede düşman püskürtülür. Sonuçta Polonya Kralı'nın da yardımıyla mağlup edilen Merzifonlu Kara Mustafa Paşa'dan alınan sancak Papa'ya teslim edilir."
'KARA MURAT' KAFASINDAN BİLE DAHA KÖTÜ
Kara Murat'ın bu filmin masum kaldığını savunan yazar, filme olan eleştirilerini "Türklerin Viyana kapısından dönüşünün tarihini 11 Eylül diye yamultan Vatikan destekli film, belli ki olayı Dünya Ticaret Merkezi'nin yıkılışına bağlayıp "piyasa yapma" derdinde." şeklindeki sözleriyle sürdürüyor.
ROLLERE KİMLER ATLAYACAK?
Yazarın 'şaklabanlık olarak' nitelediği filmle ilgili merak
ettiği iki soru yeni bir polemiğe de davetiye çıkaracak
türden:
"Ergün ve Taylan sanatları ve haysiyetleriyle hürmet gören iki
aydın.
Haliyle, böyle bir şaklabanlığa "hayır" demeleri kimseyi
şaşırtmaz.
Asıl şaşırtıcı olan, Martinelli'nin böyle bir şeyi Türk oyunculara
teklif edecek cüreti kendisinde bulması. İnsan iki şeyi
merak ediyor: Martinelli ne içmiş? Ergün ve Taylan'in reddettiği
rollere acaba kimler atlayacak?"
MÜMTAZ TAYLAN'IN YÖNETMENE GÖNDERDİĞİ OKKALI MEKTUPTE NELER YAZIYOR? OKUMAK İÇİN TIKLAYIN
[PAGE]
Mektubun tamamını T24 haber sitesinde Yusuf Eradam yazdı. İşte o metin:
“Sayın Monica Mazzoleni,
Lütfen aşağıda söylediklerimi üstünüze almayın ve proje sahiplerine
ilettiğinizden emin olun.
Osmanlının II. viyana kuşatması ve bu kuşatmada papaz marco
d’aviano’nun hıristiyanlığı nasıl da kurtardığını anlatan böylesi
inanılmaz bir filmde bana da bir rol teklif ettiğiniz için teşekkür
ederim. Fakat Wikipedia gibi bir siteye girip okuyabilen çocuklar
bile öykünüzün tarihi yanlışlar içerdiğini, kuşatmanın 11 eylül
tarihi ile ilgisi olmadığını ve kahramanlaştırdığınız rahibin o
sırada kilisede dua ettiğini görecektir. bir keşişten kahraman
yaratma girişiminiz utanç verici.
buyurun wikipedia’dan size alıntı:
“efsanede anlatıldığı gibi rahip marco d’aviano’nun turklere haç
tuttuğu ve “tanrının haçına bakın da kaçın düşmanlar!” diye
bağırdığına ilişkin hiçbir somut kanıt bulunmamaktadır. rahip,
kuşatma ve saldırılar sırasında vaktini kilisede dua ederek
geçirmiştir.”(Bknz: Marco D )
bir yaratığa haç tutmak, sizin kolektif belleğinizde vampiri
ortadan kaldırmak için yapılan bir eylemdir ki vampirler fantastik
yaratıklardır. bir başka deyişle, birine haç tutmak için onu
ötekileştirmeniz ve onun düşman olduğunu kabul etmeniz gerekir. bu,
ne yazık ki, hıristiyan kültürel belleğinizde aptal bir jest olarak
kalmış olabilir, fakat unuttuğunuz bir şey var: insanoğlu evrim
geçiren bir yaratık, hem zihinsel hem de yürekte iyiliğe doğru
değişmek ve faşistçe düşmanlık ve antagonizmadan kurtulmak
arzusunda bir yaratıktır ve öyle görüyorum ki siz bu gelişmelerden
nasibinizi almamışsınız. burası çok açık.
ben, demokrat bir oyuncu yönetmen olarak bilinirim ve yaptığım
işlerin hepsinde diktaya, zulme, faşizme karşı tavır almışımdır ve
barışı, farklı kimliklerdeki halkların kardeşliğini ön plana
çıkaran projelerde yer almışımdır ve hayatım ile sanatım da tutarlı
gitmektedir. inanç farklılıklarından dolayı insanların arasına
nifak tohumları ekecek, onları birbirlerine yeniden düşman kılacak,
üstelik tarihi bilgilerin saptırıldığı ve nefret suçlarını
alevlendirecek bir projede yer almam düşünülemez.
şunu da bilmenizi isterim ki temas kurduğunuzu söylediğiniz
bakanlık hangisi ise, proje ile ilgili düşüncelerimi onlarla da
paylaşacağım. yeni haçlı seferlerinin başlatıldığı, libya istilası
sırasında böyle bir proje geliştirmeniz de inanılmaz bir zamanlama
uyanıklığı belirtisi.
osmanlı da dahil tüm imparatorluklar geçmişte hatalar yapmışlardır
ve sizinki gibi faşist projeler üretenler yüzünden de geçmişin
hataları bugüne ve gelecek kuşaklara maalesef taşınmaktadır.
ikinci viyana kuşatmasının 11 eylül tarihi ile ilgisi yok.
insanların kafalarına bu tarihi iki dinin düşmanlığının tescil
edildiği bir tarih gibi kazımak niyetinizden dolayı utanmalısınız.
sanki viyana surları dibinde mağlup osmanlı türklerinin o gün
kaldırdıkları uçaklar dünya ticaret merkezi’ne ancak 2001 yılında
varabilmişler gibi. sizin hayal gücünüzü şekillendiren, nefret ve
intikam duygularıdır ki bu yolda sanatını size teslim etmeyecek
birçok hıristiyan sanatçı ile de karşılaşacaksınız.
biz burada atalarımızın zaferlerinden kibirlenmiyoruz ve savaşta
zaferin anlamını en iyi bilecek, tanımını en iyi yapabilecek
kişinin mağlup kişiler olduğunu da biliriz. lütfen emily
dickinson’ın yazdığı ve “başarı tatlıdan sayılır” diye başlayan
şiiri okuyun. yenilgiden öylesine kederlenmişsiniz ki bu durum
özgüveninizi ve içinizdeki iyi değerleri alıp götürmüş ve sizi
yoldan çıkarmış. dahası, bu hastalığınızı kitlelere de yaymak,
bulaştırmak istiyorsunuz ki bu affedilemez. düşmanlık bulaşıcıdır
ve güç kazanan cahil ve öfkeli kitlelerden daha tehlikeli bir şey
olamaz, bunu bildiğinizden eminim. biliyor olmalısınız ki bu
kitleleri kötü amaçlarınıza alet etmek istiyorsunuz.
belli ki niyetiniz sinema sanatını küpünüzü doldurmak, kan
döktürerek intikam almak için kullanmak. şair, emily dickinson bu
niyetinizi bir hadis’in ırzına geçmek diye yorumluyor:
o geçer biz
kalırız.
memnuniyetimizi
yalancıklaştıran
bir yitiklik niceliği
sanki ticaret bir hadis’e
ansızın tecavüz etmiş gibi.
(Emily Dickinson, Beni özenle aç, s. 152)
(şiiri çeviren: Yusuf Eradam)
o çok önemli projenizi, hikâyenizi alıp dilediğiniz yere
sokabilirsiniz! bu projeyi gerçekleştirebilirseniz, eminim ki her
inançtan duyarlı insanlar sizi lanetleyeceklerdir, kendi gelecek
kuşaklarınız bile ve o sözde ‘vatikan masumlarınız’ bu ustalıklı
şeytan çıkarma marifetiniz için büyük büyük ödüller kazanmanızı
sağlasalar bile.
Ahmet Mümtaz Taylan
Oyuncu, Yönetmen