O ölümler Türk'ün yüreğini sızlattı!
Abone ol32 kişinin ölümüyle sonuçlanan Hayata Dönüş Operasyonu'nda dönemin Adalet Bakanı Türk'ten çarpıcı açıklamalar
19 Aralık 2000'de, 20 cezaevinde eş zamanlı olarak
düzenlenen ve ikisi asker 32 kişinin ölümüyle sonuçlanan 'Hayata
dönüş' operasyonu 39 erin yargılandığı dava ile yeniden
gündemde.
Medya o dönem yapılan haberlerle ilgili günah çıkarırken dönemin
Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk de konuştu. Operasyonun Jandarma
tarafından yapıldığının altını çizen Türk ölümlerin yüreğini
sızlattığını söyledi. Dönemin İçişleri Bakanı Saaddettin
Tantan ise "20 yıllık bir ayıp temizlendi" diyerek operasyonu
sonuna kadar savundu.
Akşam gazetesine konuşan Türk'ün açıklamaları
şöyle:
DEVLETİN KARARIYDI: Cezaevlerinde devlet
hakimiyeti yoktu. Özellikle DHKP-C'li tutuklu ve hükümlüler yapımı
devam eden F-Tipi cezaevlerine karşı direniş başlatmıştı. Bu
direniş ölüm orucuna dönüştü. Operasyonun yapıldığı tarihte ölüm
orucunda 60'ıncı güne gelinmişti. Türk Tabipler Birliği, devamı
halinde ölümlerin yaşanabileceğini açıklamıştı. Konu MGK'da
görüşüldü, devlet operasyon kararı aldı. 'Hayatı dönüş', Adalet
Bakanlığı'nın değil, devletin kararıdır.
KEMAL, PAMUK GÖRÜŞTÜ: Ölüm orucunu sonlandırmak
için her yolu denedik. Elimden geleni yaptım. Yaşar Kemal, Orhan
Pamuk, Oral Çalışlar, Zülfü Livaneli'nin de aralarında olduğu
gazeteci, aydın, yazarlar cezaevlerinde görüşmeler yaptı, sonuç
alınamadı. Operasyon son çareydi.
PKK'LILARIN BURNU BİLE KANAMADI: Operasyonun tek
amacı hayat kurtarmaktı. Zaten adı bu nedenle verilmişti. Ama ne
yazık ki, 'Hayata dönüş'te 32 kişi yaşamını yitirdi. Ortaya çıkan
durum son derece dramatik. Ölümlerin çoğu DHKP-C'li tutuklu ve
hükümlülerin kaldığı koğuşlarda yaşandı. Bu koğuşlardan jandarmaya
ateş açılması, olayları bu noktaya getirdi. PKK'lılar direniş
göstermediği için burunları bile kanamadı.
BAKANLIĞIN JANDARMASI YOK: O dönemde Adalet Bakanı
olduğum için ölümlerin sorumlusu gibi gösteriliyorum. Bu büyük
haksızlık. Çünkü Adalet Bakanlığı'nın ne jandarması, ne polisi var.
Jandarma müdahalesi savcıların talimatıyla başladı. Müdahale
sırasında güç kullanmayı gerektiren şartlar oluşmuş mudur,
orantısız güç kullanılmış mıdır, kullanıldıysa sorumluları
kimlerdir buna yargı karar verecek.
ÜZÜLMEMEK MÜMKÜN MÜ?: 'Hayatını kaybedenlerin
sayısını sonradan öğrendim ve yüreğim sızladı. Yaşamını yitirenlere
üzülmemek mümkün mü? Ölümleri duyunca çok üzüldüm. Ailelerine
başsağlığı diledim. Hayat kurtarmak için yapılan bir operasyonun
sonuçlarının böyle olmasını kimse istemezdi.'
TANTAN SONUNA KADAR SAVUNDU: Hükümet karar
verdi savcıların gözetiminde uygulandı. İyi hazırlanmış, başarlı
bir operasyon yapıldı. Devletin 20 yıllık ayıbı temizlendi. Devlet
20 sene sonra cezaevlerine hakim oldu. Gelen telefonlarla
tutuklular kendilerini yakıyorlardı. Şimdi yapılan, siyasileri
itibarsızlaştırma operasyonudur. Bireysel kararım değil hükümetin
kararıydı. Devlet herkesin gözü önünde muhafazası altındaki
insanları nasıl yakar.