O müftünün hayatından kesitler
Abone olPapa 16. Benedictus'la yaptığı "huzur duruşuyla" dünya gündemine damgasını vurdu. İşte hayatından kesitler..
İstanbul Müftüsü Prof. Dr. Mustafa Çağrıcı, Sultanahmet
Camii'nde ağırladığı Papa 16. Benedictus'la yaptığı "huzur
duruşuyla" dünya gündemine damgasını vurdu.
Sivas'ın Şarkışla ilçesine bağlı Taşlıhöyük köyünde, 1950'nin
mayısında, karların erimeye başladığı bir günde dünyaya geldi.
Yokluklar içinde geçecek yaşamı, derme çatma bir köy evinde, üç
kardeşiyle birlikte tokluğa ve soba kenarında geçecek sıcak bir
geceye özlemle başlamıştı...
Köyde ilkokul yoktu, çiftçi babasının da çocuklarını okula
gönderecek gücü. İş, köyün imamı Yakup Nazım'a düştü. İmamdan,
sadece hafızlık öğrenmedi. Türkçe ve matematiği de "hatmetti".
Çocukluk yıllarında en yakın arkadaşı önce imam, sonra imamın
ilçeden getirdiği ders kitapları oldu.
Yaşı büyütüldü
12 yaşında ilkokul diploması için dışarıdan sınava gittiğinde
eğitim müdürlüğünün kapısından "16 yaşından küçükler bitirme
sınavına giremez" diye geri çevrildi. Köyün büyükleri girdi bu kez
devreye, mahkeme açıldı, Çağrıcı'nın yaşı büyütüldü.
Sıra, imam hatip lisesine kaydolmaya gelmişti. Kayseri'deki
liseden, bu kez de "yaşın büyük" diye çevrildi. Yılmadı, ilk
otobüse atlayıp Sivas'taki liseye gitti. Yaş hanesini henüz
değiştiremediği (hiçbir zaman da değiştirilmeyen) nüfus kâğıdını
uzatırken, cebinde sakladığı mahkeme kâğıdı yüzünden elleri
titriyordu.
Çağrıcı, öğrenimi boyunca üstün başarı sergiledi. Liseyi bir yıl
erken bitirdi. Ama, misafir kaldığı akraba evinde, öylesine üşüttü
ki, kendi deyimiyle "uzun ve tatlı yol arkadaşım" dediği mide
hastalığı böylece başladı.
Yokluk hep peşinde
İstanbul Yüksek İslam Enstitüsü'nü kazanınca, yine tokluk, yine
üşüme derdiyle baş başaydı... Daha 20'sinde Diyanet İşleri
Başkanlığı'na imam olarak, cami lojmanı imkânı için başvurdu. İlk
önce, Balat'taki Yusuf Hüşaettin Camii'nde, ardından Eyüp'te
yaklaşık altı yıl görev yaptı.
Bu arada, çocukluk aşkı, amcasının kızı Gül Hanım ile bir köy
düğünüyle evlendi. Zor günler geçirdiler. En zorunu da, Sivas'ta
öğretmenlik yaparken, kömür alamadıkları için yakamadıkları soba ve
çektiği mide ağrılarıyla yaşadılar.
Akademik hayatında hızla yükseldi Çağrıcı. Mastır yaptığı İslam
Felsefesi Anabilim Dalı'nda, Gazali'yi anlattığı "Ahlak felsefesi"
konulu doktora teziyle, İslam felsefesinin, Batı dünyasındaki
gelişmelerle birlikte yorumlanması gerekliliğini anlattı.
Sonraları, Ürdün'e misafir öğretim üyesi olarak, Avrupa'da sayısız
üniversiteye de konuşmacı olarak çağrıldı.
Çağrıcı, 1996'da profesör cüppesini giydi. Yüzlerce bilimsel
çalışmaya imza attı. "Kuran Tefsiri" kurulunda yer alan Çağrıcı,
Kasım 2003'te ise İstanbul Müftülüğü görevine atandı.
Dördü kız, beş çocuğunu da büyüttü bu arada. Hiçbirini "İmam
Hatip'e gitsin" diye zorlamadı. Çocuklar, iktisatçı, iletişimci ve
mimar oldu.
Prof. Çağrıcı, meslek yaşamı boyunca hiçbir gruba ya da partiye
yakınlık göstermedi. Kendi sözleriyle, "Allah'tan başka kimseye
bağlanmadı."
Haber: Şükran Pakka
Kaynak: