O analar ve Reis

Bu vatana evlatlarını feda eden şehit anaları için çok söz söylenir, çok şey yazılır, çok şey anlatılır. Her birinin evlatlarının ay yıldızlı tabuta sarılı naaşları karşısındaki...

Osman DİYADİN o.diyadin@hotmail.com

Bu vatana evlatlarını feda eden şehit anaları için çok söz söylenir, çok şey yazılır, çok şey anlatılır.

Her birinin evlatlarının ay yıldızlı tabuta sarılı naaşları karşısındaki duygularının eşi benzeri yoktur. Kınalı kuzularını son yolculuklarına uğurlarken, akıttıkları gözyaşları benzemez hiçbir gözyaşına.. O gözyaşları zemzem suyu gibidir..

Bir ana düşünün..

Gencecikken karnında taşıdığı çocuğuyla birlikte dokuz ayını heyecan içinde geçirir. İlk tekmeleri ona çok büyük bir haz verir. Ruhunda sevgi fırtınaları, sevinç seliyle yüreğine doğru coşkuyla akar.

Rabbinin ona bahşettiği analık içgüdüsüyle okşar elinde olmadan yavrusunu.. Hayaller kurar; kız olursa kınalı bir gelin, erkek olursa çakı gibi asker olacağını düşlerken de hayırlısını diler her zaman. 

Bir ana düşünün..

Minicik yavrusunu kucağına almış, gözlerindeki yıldız yıldız sevgilerle ona bakmakta. İlk emekleyişi, ilk yürüyüşü, ilk anne, baba deyişi, ilk koşması, ilk düşmesi, ilk okula gidişi, ilk diploma derken ilklerin heyecanıyla çocuğuyla o da büyür sanki yeniden..

Sonra liseyi bitiriş. Üniversiteye gidiş.. Daha karnındayken eşi ile birlikte düşlediği gün kapısına gelir dayanır. Hani o kıvancımız dediğimiz kutlu vatan görevi gelir çatar. 

Bir ana düşünün..

Gözyaşını içine akıtarak, yüreğine gamı, tasayı yasaklayarak evladıyla gururlanır. Sayılı gün nedir ki evlat, vatan senden hizmet bekler diyerek oğlunu yüreklendirir.  Bazıları nişan düğün yaparak, bazıları ise ‘Git askerliği yap gel oğlum evlendireceğiz seni’ diyerek yollar evladını. 

Dua eder.. En önemlisi de Rabbine emanet eder onu. Sonra hasret dolu, asker kokulu mektupların yolları gözlenir.  Göğsü de koltukları da kabarır. Çünkü asker anasıdır ya!.. 

Dağları, yolları engel saymaz.  Onları mektuplarla sabrederek yıkar bir bir... Her mektubu oğludur sanki. Öper, öper, öper! Her telefon çalışı onun yüreğini kıpır kıpır eder, adeta kalbi duracak gibi olur.. 

Bir ana düşünün.. İçinde yangını andıran bir sızıyla uykusu bölünür. Kor düşer yüreğine. 

Sıkıntı iki el olur, boğazına yapışır ve nefes almasına izin vermez. Döner durur yatağında. Rabbine sığınır. Derken sabah olur.. Aile efradına anlatır haleti ruhiyesini.  Saatler geçer ve kapıda beliren birkaç askerden biricik evladının şehadet haberini alır ve yıkılmaktan öte yanar, kavrulur!

Ama bağırıp çağırmadan vakur bir eleme bürünür. Ağıtlar yakar.  Gözyaşı seline yenik düşer gözleri. Elindeki evladının resmini öper, koklar; yangın dudaklarında ise ateş gülleri açmış halde dayanmaya çalışır. 

Kuzusunun körpe bedeni bayrağa sarılı baba ocağına gelince de yürekleri mengenede ezercesine acı veren; bir o kadar da yücelten şu sözler dökülüverir dudaklarından:  “Ben şehit anasıyım!’’  

Bir ana düşünün.. 

Diline ve gözlerine isyanı yasaklamış. “Ben şehit anasıyım!’’ diye gururunun acısından daha öte olduğunu haykırır. “Şehitler ölmez!’’ diye de evlat acısıyla yanan ana yüreğine su serpmeye çalışır. Suyu abı hayat duaları, yavrusunun vatan uğruna, bayrak uğruna milleti ve inancı uğruna şehit oluşudur. Bu su, asırlardır akan kutlu bir ırmağın suyudur. Bu su buz gibi zemzem akıtan nurlu cennet pınarının suyudur..

***

İşte bu askerimin de, polisimin de anasıdır. Türk anasıdır.. İşte onlar şehit anasıdır..  Yavrularını vatana kurban eden, acılarını kalbine gömen Türk kadınıdır..

Daha pırıl pırıl delikanlı, bıyıkları yeni yeni terlemeye başlamış, analarının kınalı kuzuları iken bu vatana armağan ettikleri evlatlarının yüreklerine kor gibi düşen acılarını düşünün.

Hadi koyun o anaların yerine kendinizi.. O anaların hakları bu vatan topraklarında asla teslim edilemeyecek kadar sonsuzdur..

Onlar vatandır, bayraktır, millettir, ezandır.. Şehit anaları için sözün bittiği cümlelerdir bunlar.. İşte buradan Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’a seslenmek istiyorum.

Sayın Cumhurbaşkanım.. Bu ülkede devletimiz tarafından nice insanlara hak etmiş veya etmemiş şekilde devlet üstün hizmet ve şeref madalyaları verildi.

Ama..

O madalyaların asıl sahipleri bu analardır Sayın Cumhurbaşkanım..

Milletin oyları ile ilk kez seçilen bir Cumhurbaşkanı olarak millete kapılarını açtığınız Külliye'de o şehit analarının her birini ağırlayıp, boyunlarına 9 ay karınlarında taşıdıkları, yetiştirip vatana feda ettikleri oğulları adına ‘Devlet Şeref Madalyasını’ gururla takın..

Bu ülkede her alanda tarihe not düşen işlerin altına imzanızı attınız.. Gelin tarihe bir kez daha gururla not düşün.. O şehitlerin babası devlet babadır.. Devlet baba da bu vatanı size emanet etti. Yani baba sizsiniz..

Sayın Cumhurbaşkanım.. Türk milletinin her ferdi bugün terör ile mücadelede ortaya koyduğunuz milli duruşa tam destek verirken, hainlere karşı en anlamlı cevap da her bir şehit anasının devlet şeref madalyasına layık olduğu kanununu çıkartmanız olacaktır. Ne demiş Peygamber Efendimiz.. "Cennet anaların ayakları altındadır.."

Haydi Reis..

Tarihe bir kez daha gururla not düşün..