Nihayet Kanal İstanbul'a ilk kazma vuruldu!

Sevgili dostlar, sözümüzün ilki ”NİHAYET” kelimesi oldu. Zira bundan yaklaşık on yılı aşkın bir zaman öncesi, 2011 Haziran Genel seçimlerine giderken kamuoyuna “Mega Proje” adlandırması ile yapımı vaad edilen Kanal İstanbul Projesi kapsamında, Sazlıdere Köprüsü’nün inşasına geçtiğimiz Cumartesi günü başlanmış oldu.  Hayırlı olsun. Rabbim tamamına erdirsin.

Prof. Dr. Celal Erbay celalerbay@internethaber.com

Diyeceksiniz ki, projenin kamuoyuna açıklanmasından bu yana dolu-dolu on yıl geçti buna rağmen ilk kazma daha dün vuruldu. Doğrudur; geçen zaman uzunluğu açısından haklısınız. Fakat bilmiş olalım ki, bu projenin yalnız adı değil, bizzat kendisi de dünyanın en önde gelen MEGA projelerinden biriydi. Panama, Süveyş misali Dünya Deniz Ulaşımında çağ açacak, güzergah belirleyecek nitelikte yeni bir durum dünyanın gözleri önüne serilecekti.

İşte bunun içindir ki, Kanal İstanbul’un ayrıntılı saha, labaratuvar çalışmaları, bu çalışmalardan elde edilen veriler doğrultusunda Kanal tasarımının tamamlanması, jeolojik, jeoteknik ve hidrojeolojik etüdler ve nümerik modeller doğrultusunda ÇED ve diğer gerekli raporların hazırlanması için tam 204 akademisyen ve uzman çalıştı.

Bu süreçte, etraftan ileri sürülen bütün görüş ve eleştiriler incelenip değerlendirilmiş, İnceleme Değerlendirme Komisyonu’nun 56 kurum ve kuruluşun katılımıyla gerçekleştirmiş olduğu toplantı sonucu bütün bu çalışmalar olgunlaştırılmıştı. Neticede 1595 sayfa ama ekleriyle birlikte onaltı bin sayfadan oluşan ÇED Raporu hazırlanmış ve ortaya konulmuştu.

Hedeflenen topumsal yarar!

Avrupa Yakası’nda, Karadeniz ile Marmara denizinin arasına yapılacak olan Kanal İstanbul’un uzunluğu yaklaşık 45 km, taban genişliği en az 275 metre, derinliği ise 20,75 metre olacak.

Kanal İstanbul’un hizmete girmesiyle birlikte İstanbul Boğazı’nın tarihi ve kültürel dokusunun korunması ve güvenliğinin temin oranı fiilen artırılmış olacaktır. Aynı şekilde Boğaz’ın trafik güvenliğinin ve seyir emniyetinin sağlanması ile birlikte deniz trafiğinden kaynaklanan yoğunluğun azalması sonucu beklenmedik kazaların önüne de geçilmiş olacaktır. 

En önemlisi Kanal İstanbul sayesinde Uluslararası denetim ve belirlemelerin dışında, tamamen yerli ve milli iradenin sevk ve idaresinde, yeni bir deniz trafiğine açık, uluslararası su yolu oluşturulmuş olacaktır. Bütün bunlarla birlikte, muhtemel İstanbul depremi dikkate alınarak, yatay mimariyi esas alan, depreme dayanıklı, her biri 250 biner konutluk, kanalın iki tarafında adeta birbirine bakan iki yeni modern yerleşim merkezinin oluşturulmasının projenin önemli bir parçası olarak belirlenmiş olması topluma başka bir ferahlık sunmaktadır.

Böylece İstanbul, içinden iki denizin geçtiği bir şehre dönüşecek ve Kanal İstanbul’un üzerine iki yakayı birbirine bağlamak üzere tam 6 köprü yapılacak. Bütün bunların tamamlanması için 7 yıl öngörülüyor, bunun 1,5 yılı kanal inşaatı öncesi yapılacak hazırlık çalışmaları, 5,5 yılı da bizzat kanal inşaatının bizzat kendisinin tamamına erdirilmesi için tahmin edilen süre. Bize düşen “ Allah tamamına erdirsin” diyerek dua etmektir. 

Bu, bir İstanbul'u kurtarma projesidir!

1960, 1964, 1966 Mart, Temmuz, Kasım, 1970, 1979, 1980, 1985, 1988, 1991, 2016 ve 2019 yıllarında İstanbul Boğazı’nda meydana gelen ve her biri hadden artık mal ve can kaybına sebep olmasının ötesinde, İstanbul’un tarihî ve kültürel değerlerini telafisi mümkün olmayacak şekilde heba eden İstanbul boğazında meydana gelen bu büyük deniz kazaları hatırlandığında Kanal İstanbul’un, İstanbul’u kurtarma projesi olduğunu kabul etmemeyi akıl, izan, hafıza ve vicdan sahibi herhangi bir kişiye yakıştırmamız mümkün değildir.

Türkiye, gemi geçişlerine Boğaz’ı kapatamayacağına göre, yaşamış olduğu mal ve can kaybı yüksek, bu fiilî durum ve geçiş yoğunluğu ile birlikte gittikçe yükselen risk karşısında mutlaka alternatif bir çözüme yönelik proje üretmek mecburiyetinde idi. Nitekim bu doğrultuda “ Çılgın Proje” adlandırmasıyla Kanal İstanbul bundan 11 yıla yakın bir süre önce milletimizle paylaşılmış, ÇED Raporunun hazırlanması, zamin tetkiklerinin uzun sürmesi ile birlikte, muhalefetin de her hayırlı işte olduğu gibi, vaki tehdit ve engellemeleri ile 26.06.2021 tarihine gelindi. Ve nihayet 26.06.2021’de, Sayın Cumhurbaşkanımız bir bakıma İstanbul’u Kurtarma Projesi özelliğini taşıyan Kanal İstanbul’un betonuna basarak Türkiye’nin kalkınma tarihinde yeni bir sayfa açtılar.

Gel gör ki, bilhassa Anamuhalefet bundan bihayli rahatsız olmuş ve “biz iktidara geldiğimizde Kanal İstanbul projesine yönelik bütün faaliyetleri durduracağız, yapımcılarına hiçbir ödeme yapmayacağız” tehditleriyle akıl ve vicdan sahibi herkesin maskarası olmaya namzet olmuşlardır.  Gençlik yıllarımda idi; bir Genel Seçim sonrası yaşlı bir amca hatıralarını anlatıyordu. Bugünün Anamuhalefeti o günlerde de muhalefetteydi. Amca söze devamla “ Evladım, siz bu CHP’nin ne demek olduğunu biliyor musunuz” şeklinde bize bir soru yöneltti. Biz de “ hayır bilmiyoruz” şeklinde cevap verdik. O, devamla bilmiyorsanız ben size CHP’nin tarifini yapayım diye karşılık verdi. O yaşlı amca CHP’nin tarifini şöyle yapmıştı;

“ CHP= Ne yapar ne de yaptırır” Aynen bugün olduğu gibi. Yapmaz, çünkü iktidar’da değildir, yetkisi ve ona dayalı gücü yoktur. Fakat gel gör ki; siz, halkın %52 ile iktidara getirdiği bir şahsiyet olarak halkın lehine bir iş yapmaya kalktığınızda, üçüncü köprü, şehir hastaneleri, İstanbul Havalimanı, Osmangazi Köprüsü ve en son Kanal İstanbul örneğinde olduğu gibi, onu da size yaptırmaz, engel olmaya çalışır.

Bunlar bugün nasıl Kanal İstanbul’a, Yavuz Sultan Selim Köprüsü’ne, Marmaray’a, Osmangazi Köprüsü’ne, İzmir Otoyoluna, Kuzey Marmara Otoyoluna karşı iseler dün de 15 Temmuz Şehitler Köprüsüne, Fatih Sultan Mehmet Köprüsüne karşıydılar. Bu zihniyet bu Müslüman Türk milletine huzur ve refahı, günde üç öğün yemeği, Tarhana çorbası, Kuru fasülye ve bulgur pilavı dışındaki menüyü çok gören bir zihniyettir.

Ama bilmiş olsunlar ki; millet uyanmış, özüne dönme yolunda iradesini ortaya koymuş ve o irade doğrultusunda ok yaydan fırlamıştır. İnşallah milletin madde ve mana bütünlüğü içinde, yaydan fırlayan ok hedefine varacaktır. Kim bilir; belki yarın belki de yarından da yakın…

Kalın sağlıcakla sevgili dostlar.