Nefret suçu! Kime göre, neye göre?

Nefret suçu! Kime göre, neye göre?

Ayla ÖZYURT aylaozyurt@internethaber.com

Nefret duygusunu yaşamayan var mı?

Kişisel, bir ırka, karşıt görüşlere, siyasi partilere, inanca, cinsel tercihi farklı olanlara hatta ve hatta futbolda karşıt takıma…

Bu örnekler uzar gider…

Çok polemiğe açık bir mevzu ama, bunların hiç biri sizde yoksa, muhtemelen siz uzaylısınız…

Bu konularda rasyonel bakış açısında fayda var derim…

En son gezi olaylarında, ikiye bölünen halkın birbirine nefretini nasıl kustuğunu, nasıl küfürler savurduğunu, birbirine düşman oluşunu gözlerimle görmeseydim, daha optimist yaklaşabilirdim.

Ama insanoğlu sevmekten çok nefret etmeye hazır.

Tatlı geliyor bu duygu… Öyle...

Nefreti seviyoruz…

En cahilinden, en eğitimlisine kadar, konu nefret oldu mu, vız gelir, tırıs gider.

Dolayısıyla benim nefretimi kimse kısıtlayamaz… Seninkini de…

Ama, nefret söyleminde suç sayılan şey nefret olgusu değildir.

İnsanların diledikleri şeyden ve kişiden nefret etme hakkı vardır.

Suç olan; nefretin, nefret konusu olan kişi veya zümreye karşı saldırı ve her çeşit hak ihlali doğurabilecek nitelikte olması.

Dini inancından dolayı hakarete uğrayan, şikayette bulunabilir...

Kocasının hakaretlerine maruz kalan ve şiddete uğrayan bir kadın da, suç duyurusunda bulunabilir, hakkı vardır…

Ama ne kadar cezalandırılıyordur, basında bunları hep okuyoruz, izliyoruz.

Bunlar hep vardı…

Diğer taraftan; herhangi bir ifadenin, ifade özgürlüğü kapsamında mı, nefret suçuna mı dahil olması gerektiği Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi hakimlerinin dahi tartıştığı bir konu.

Marjinal söylemler düşünce özgürlüğü kapsamında…

Herhangi bir fikir, marjinal bir söylem mi, yoksa ayrımcılık ve aşağılama mı içeriyor, bunu tespit etmek kolay olmuyor…

Aslında, kural şöyle işliyor, atıyorum; Avrupa’da bir zümre önünde; “Pis Türkler” demek yasak. Bu yasak kapsamında ceza alanı görmedim ama bu biraz da olayların üstüne gitmemekle alakalı diyelim…

Şayet tüm argümentleri toplayıp, o lafın söylendiğini kanıtlarsanız veya diğer açıdan; bir toplum da size bu şekilde hakaret edildiyse, birinci örnekte söyleyen ceza alacaktır, ikinci örnekte şikayet etmezseniz sorun yoktur.

Ama asıl mevzu şudur: Avrupa’da aşırı sağcı siyasiler seçim öncesi yabancı politikası üzerinden prim yaparlar.

Örneğin, 2007 yılında İsviçre’de SVP’nin aşırı sağcı lideri Blocher, seçim afişinde, ülkedeki yabancıları kara koyun gösteriyor ve beyaz koyunların, siyah koyunu tekmeleyerek İsviçre bayrağının dışına çıkarıyordu.

Afiş düpedüz yabancılara hakaret içeriyor ve yabancı düşmanlığını körüklüyordu.

Sonuç; ülkedeki yabancılar üzerinden politika yapan Blocher, her zaman zaferle çıktı seçimlerden…

Almanya’da geniş kitlelere yayılan, yabancı düşmanlığı ve buna bağlı hakaret sloganlarına girmek dahi istemiyorum...

Burada, tüm ırka hakaret eden bir adam ayakta alkışlanıyor.

Ama atıyorum; “Pis yahudi” diyen birisi, ceza alıyor.

Yine her zaman verdiğim bir örnek; İsviçre’de “Ermeni soykırımı yoktur” diyen ırkçılık kapsamında ceza alıyor (Bir sene hapis cezası), vardır diyene ceza yok.

Bunlar hep muamma.

Ülkemizde nefret suçlarının uygulanabilirliğinden doğacak sıkıntıları seziyor gibiyim.

Baskın tarafın, azınlığı, sindireceği sinyallerini alıyorum.

Türbanlı bir bayana hakaretten dünyanın yerinden oynayacağını, ama açık bir kadın için aynı tepkilerin verilmeyeceğini düşünüyorum, her nedense?

Yanılıyor da olabilirim. Bunu zaman gösterecek.

Bakınız; Ne Nihal Bengisu’nun yazılarını okuyorum, ne de Gülben Ergen dinliyorum.

Amacım, tam da bu konu üzerine gelişen bir olayı size aktarmak…

Habertürk yazarı ve televizyonların ünlü siması Nihal Bengisu Karaca; Gülben Ergen twitter’da “Ne mutlu Türküm diyene” yazdığı için, aynen şöyle bir tivit attı;

“Ünlünüz post travmatik stres bozukluğu mu yaşıyor? Göz teması kurmayın gece beslemeyin 'yav he he' ile yıkayın”

İlk önce bu cümledeki ötekileştirme öğesini bulunuz, sonra tüm cümleyi analiz ediniz.

Tam da demokratikleşme paketinin açıklandığı gün, çok heyecanlanan NBK, dalıyor twitter’a…

Gülben Ergen’e; “Ne mutlu Türküm diyene” dediği için bol hakaret içeren bu tiviti atıyor.

Dikkat edin “Ünlünüz” diyor…

Burada açık açık ayrımcılık yapıyor…

‘Türk’üm’ dediği için travmatik bozukluk teşhisi konuluyor.

Ve ardından; bol hakaret…

Nihal Bengisu; bundan böyle bu tür konuşmalarını sıklaştıracak, onun ötekileştirdikleri de, Gülben gibi sessiz kalacak veya kalmayacak…

Şimdi okuyucularıma soruyorum; ‘Türk’üm’ diyen biri bu hakaretleri hak ediyor mu?

Elbette hayır…

Nefret suçları kapsamında, madde madde verilecek çok örnek var...

Ama…

Her şey de yazılmıyor, ifade özgürlüğümü ne kadar zorlarım muamma, satır aralarını siz okuyun…

Sonuç itibarıyla; Nefret ve hakaret suçlarında her zaman baskın taraf haklıdır.