Ne yazdıysak hepsini doğruladı!

Abone ol

İnternet Haber, ilk tren kazasının hemen ardından, Yıldırım'ın istifa ettiğini, Erdoğan'ın kabul etmediğini yazmıştı. O gün bizi yalan haber yazmakla suçlayanlar bugün utan

Çünkü Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, bu haberimizi harfi harfine doğrulayan açıklamaları, Hürriyet'ten Fatih Altaylı'ya yaptı. Yıldırım, Altaylı'ya yaptığı açıklamada, "Ben gereken neyse yaparım, yaptım da. Ama benim de bağlı olduğum bir üst makam var ve bu makam benim istifamı kabul etmedi" dedi.

Altaylı'nğın yazısına geçmeden önce göğsümüzü gere gere birkez daha tekrarlayalım ki;

"İnternet Haber yazıyorsa mutlaka doğrudur. Biz Haberin Doğru adresi" sloganını boşuna kullanmadık.. İşte 5 Ağustos'ta yazdığımız haber:

Yıldırım'ı istifadan döndürdü

Ve Altaylı'nın bizim doğruları yazdığımızı belgeleyen yazısı:

Bakan istifa etmiş ama...

Ulaştırma Bakanı’nın istifasını Başbakan mı kabul etmedi?

Cumartesi günü cep telefonum çaldı. Ulaştırma Bakanlığı Özel Kalemi’nden, ‘Sayın Bakan görüşmek istiyorlar’ dedi. Epey bir bekledikten sonra Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’ı bağladılar.

Ben de bu arada cep telefonundan aradığı zaman numarayı bizzat kendisi çeviren Bülent Ecevit’i andım. Neyse, Bakan Yıldırım bağlandı. O gün bu köşede iki farklı yazı vardı. Yazılardan birinde ‘İstifa şart mıdır?’ diye sormuş ve Türkiye’nin nice rezaletler yaşadığını ama hiç kimsenin istifa etmediğini, kimsenin aklına da istifa istemek gelmediğini yazmıştım. Diğer yazıda ise Bakan Binali Yıldırım’a istifa etmesini öneriyordum. Bakan Yıldırım ‘İki yazınız birbiriyle ters düşüyor. Çelişki, okurlarınızın kafasını karıştırabilir’ dedi.

‘Haklısınız’ dedim, ‘Fikir cimnastiği yaptım ama şahsi fikrimi soruyorsanız ilk kazadan sonra hemen istifa etmeniz gerekirdi. Hem bir geleneği başlatırdınız, hem de hükümeti rahatlatırdınız’.

Yanıtladı:

‘Fatih Bey, o gün de söyledim şimdi bir kez daha söyleyeyim. Soruşturma sonucunda kusurum çıkarsa bir dakika bile beklemeyeceğim. Ama soruşturmanın sonucunu beklememiz lazım.’

‘Sayın Bakan bu soruşturmadan sizin kusurlu çıkmanız mümkün değil. Çünkü birebir kusurlu olmanız mümkün değil’ diye araya girdim.

‘O zaman niye ben suçlu gösteriliyorum. Birileri yanlış bir şey yaptı diye, bir yerde bir hata oldu diye ben mi suçlu olacağım. Üstelik siz de söylüyorsunuz. Yıllardır ihmal edilmiş bir demiryolu sistemi var’ diye devam etti.

‘Sayın Bakan, hepimiz biliyoruz ki, ilk kazada treni deviren siz değilsiniz. İkinci kazada da kırmızı ışıkta geçen siz değilsiniz. Ama sorumluluk başka bir şeydir. Altınızda çalışan kişilerin yapmış olduğu iyi şeylerin, doğru şeylerin sorumluluğunu alıp başarı diye gösterdiğiniz zaman kimse bir şey demiyor. Ama aynı kadroların başarısızlığı söz konusu olduğu zaman bunu da üstlenmeniz lazım. İyi şeyler sizin hesabınıza, kötü şeyler altlarınızın hesabına yazılamaz. O zaman iyi bir şey olduğu zaman da sizin bunu üstlenmemeniz lazım. İyiyi üstlenen, kötüyü de üstlenmeli. Bu yüzden de istifa etmeniz en doğrusu olurdu. Ülkeye hizmetin tek yeri bakanlık koltuğu değil’ dedim.

‘Peki siz benim ne yaptığımı ne biliyorsunuz. Benim sorumlu olduğum bir üst makam var. Ben istifa etsem bile o makam bunu kabul etmeyebilir. Etmemiştir de’ deyince sordum: ‘Yani siz istifa ettiniz ve Sayın Başbakan kabul etmedi. Bunu mu söylüyorsunuz?’

‘Ben gereği neyse yaparım. Yaptım da. Bunu söylüyorum’ dedi. Yazımın biraz kafa karıştırıcı olduğunu bir kez daha tekrarladı ve vedalaştık.

Anladığım kadarıyla ilk kazadan sonra Binali Yıldırım istifa etme önerisini Başbakan Erdoğan’a götürmüş, ancak Başbakan bunu kabul etmemiş.

Bence yanlış yapmış.

Yazı: Fatih Altaylı

Kaynak: Hürriyet Gazetesi

HEP
Günün Önemli Haberleri