Ne kadar ekmek o kadar oy
Abone olBüyüme oranı ile oy arasında paralellik var. Büyüme hızlanırsa, AK Parti güç kazanıyor, büyüme yavaşlarsa AK Parti kan kaybediyor.
Uzmanlar bu paralelliğin önemine dikkat çekip 'büyümede
yavaşlama hızlanırsa bu durum sandığa yansıyabilir'
diyor.
Türkiye, 2011 yılında yüzde 8.5 büyüyerek Çin'in ardından dünya
ikincisi oldu. Aynı dönemde Avrupa Birliği'ne üye 27 ülke
2011 yılında ortalama yüzde 1.5, Euro Bölgesi'ni oluşturan 17 ülke
ise ortalama yüzde 1.4 büyüdü.
Akşam gazetesi büyüme ve sandık arasındaki paralelliği manşetine taşıdı. Onur Demirhisar imzalı haberde araştırma şirketlerinin konuyla ilgili görüşlerine yer veriliyor.
Büyüme rakamlarının açıklandığı gün, CNBC-e ekranlarında verileri değerlendiren Servet Yıldırım ve Mahfi Eğilmez de, 2002 seçimlerinden bu yana ekonomik büyüme rakamlarıyla, AK Parti'nin aldığı oyların seyrinin neredeyse bire bir örtüştüğünü rakamlarla ortaya koydu. Büyüme oranlarıyla iktidar partisinin oy oranları arasındaki mutlak bir paralellik olduğunu söyleyen araştırma şirketlerine göre, bundan sonraki dönem için yorum yapmak şu anda zor. Fakat büyüme hükümetin de istediği gibi yavaşlamaya devam ederse, bu durum vatandaşın oy seçiminde de etkili olabilir...
DÜŞÜŞ HIZLANIRSA SANDIĞA YANSIR
Adil Gür-A&G: Büyüme oranlarıyla iktidar
partisinin oyları arasında paralellik dünyanın her tarafında var.
Türkiye'de seçmen davranışı genel olarak ekonomik. Büyüme oranları
arttıkça bu durum vatandaşa da yansıyor. Büyümenin yüzde 8.9'dan
8.5'e gerilemesi çok düşük bir oran. Buna bakarak seçmen
davranışlarında bir kırılmaya neden olur demek için çok erken.
Ekonomideki büyüme düşmeye devam ederse kuvvetle muhtemel bu
iktidar partisinin oylarına yansıyacaktır. Ancak bu düşme oranından
hareketle, önümüzdeki ilk seçim dönemine yönelik projeksiyon yapmak
söz konusu değil. Bunun için 2013 ve 2014'teki büyüme oranlarına
bakmak lazım.
TÜM DÜNYADA BÖYLEDİR
Tarhan Erdem-KONDA: İktidar partisinin oyuyla
büyüme oranı arasında ciddi bir korelasyon vardır. Bu iktidar
partisiyle ilgili değildir, genel teamül böyledir. Hemen hemen her
demokratik ülkede bu şekilde gerçekleşir. Zaten bu konuyla ilgili
dünyada da çok araştırma yapılmış. İktidar partisinin oy oranı için
o sene içindeki büyümeye bakacaksınız. Şimdiki 8.5'lik büyüme
oranına bakıp, 2015 genel seçimleri için değerlendirme yapmak
erken. 2014'ün ortasından itibaren büyümeye bakmak lazım. 2014, bu
anlamda önemli bir yıl. Mevcut durumla ilgili olarak halkın
eğiliminde iktidara yönelik bir gelişme var demektir.
AVRUPA KRİZİNİN TÜRKİYE'YE NASIL YANSIYACAĞI
ÖNEMLİ
Çağdaş Şirin-İKSARA: Ekonomist olduğu kadar
istatikçiyim ben, evet AKP'nin oy oranı ile büyüme oranları
arasında bir paralellik var. Zaten bu ekonomik durum, sandık
kararına yansıyor. Genelde Türkiye gibi ekonomide çok
dalgalanmaların olduğu ülkelerde ekonomideki iniş çıkışlar, seçim
sonuçlarını bire bir etkileyen değişikliklere neden olur. Büyüme
oranının yüzde 8.9'dan yüzde 8.5'e düşmesi de anlamlı bir düşüş
değil. Bu oy oranları üzerinde o kadar fark ettirmez. Bu kadar
büyüme oranları sürdürülebilir mi, işte o tartışılır. En önemli
gelişmelerden biri Avrupa'daki krizin Türkiye'ye nasıl yansıyacağı.
Eğer ekonomik göstergeler bunda olumsuz etkilenirse, seçmen de
duygusal olur, pek çok şeyini kaybederse, farklı davranabilir.
BÜYÜME DEDİĞİNİZ ZATEN HANE GELİRİDİR
Bekir Ağırdır-KONDA: Bir seçmen için aslolan
hanesinin geçimi. Büyüme dediğimiz şey zaten hanenin geçimine
yansıyan bir şey. Ekonomik dürtü seçmen için çok önemli. Seçmen
tercihinin yarısını, ekonomik duruma dair algısı etkiliyor. Mevcut
büyümedeki düşüş, gelecek seçimde etkisini şimdiden gösterir mi
derseniz, hayır göstermez. Biz henüz yapmadık ama medyaya yansıyan
araştırmalar AK Parti'nin henüz oy kaybetmeye başlamadığını
gösteriyor. Muhalefetin çalışmalarında da seçmenin tavrını
değiştirecek bir belirti de yok. Çin'den sonra bu kriz ortamında
ikinci ekonomi Türkiye. Dolayısıyla ekonomi iyi yönetiliyor
diye düşünüyor seçmen.