Nazlı Ilıcakın şahidi Oral Çalışlar
Abone olMelih Aşık Nazlı Ilıcak'a 'darbeci' dedi, Taha Akyol ayağa kalktı. Akyol Ilıcak'ın nasıl darbeci olmadığını yazdı.
Milliyet yazarı Melih Aşık, Nazlı Ilıcak'ın 12 Eylül darbesini
desteklediğini iddia etmişti.. Basında alevlenen polemiğe katılan
Taha Akyol, Ilıcak'a destek çıktı..
Bugükü köşesinde Ilıcak'ın 12 Eylül rejimini eleştiren yazılarının
nasıl sansürlendiğini anlattı. okurlar ile paylaşan Akyol o günleri
işte böyle aktarıyor:
NAZLI Ilıcak bir tarihte ‘darbeci’ olmuş olabilir mi?! 12 Eylül
dönemindeki tutukluluk günlerimi hatırlıyorum. Sabahleyin koğuşa
gazeteler geldiğinde ilk baktığımız birkaç yazardan biri Tercüman
gazetesindeki Nazlı Ilıcak’tı. Sağcı olalım, solcu olalım,
Ilıcak’ın 12 Eylül rejimini eleştiren yazılarından hapishanedeki o
boğucu ortamda adeta nefes alırdık.
Koğuşa gelen Tercüman‘larda bazen Ilıcak’ın yazısının Askeri
Cezaevi yönetimince makasla kesilerek sansürlendiğini görürdük,
canımız sıkılırdı. Birkaç defa da Tercüman hiç gelmemişti!
Nazlı’nın yazıları yüzünden Sıkıyönetim tarafından kapatılmıştı
gazete!
Rahmetli Ecevit de tutuklandığında, Dil Okulu Tutukevi’nde
havalandırma sırasındaki sohbetlerde Nazlı Hanım’ın mücadelesinden
övgüyle bahsetmişti.
Beraber hapis yattığımız Ertuğrul Günay, Yaşar Okuyan, Oral
Çalışlar bunları çok iyi hatırlar.
Tercüman yılları
On dört ay tutuklu kaldıktan sonra tahliye edildim. İşsizdim.
Rahmetli Kemal Ilıcak benden “Tercüman nasıl bir kitap eki vermeli,
yakın tarih dergisi çıkarabilir miyiz?” gibi konularda raporlar
yazmamı istemişti. Sonra anladım ki bu siparişler bana yardım etmek
içinmiş.
Rahmet ve şükranla anıyorum.
Zamanla ilişkilerimiz daha da gelişti, Yankı dergisinin araştırma
yönetmeni, ardından 1987 başlarında Tercüman‘ın genel yayın müdürü
oldum.
Nazlı Hanım’la gazetede herkesin önünde bazen sert bir şekilde
tartışırdık. Müessesenin kısıtlı kaynakları benim yönettiğim
Tercüman için mi, Nazlı Hanım’ın yönettiği Bulvar için mi
kullanılacaktı öncelikle?
Yahut ben Özal’ı destekliyorum, o Demirel’i...
Sabah kavga ederdik, Nazlı Hanım akşam evde Kemal Bey’e beni öven
konuşmalar yapardı, müessesenin iyiliği için tartıştığımızı
anlatırdı.
Darbe fikrine, askeri vesayete karşı çıkmada daima beraberdik.
Özal’ın desteklediği siyasi yasaklara da beraber karşı
çıkmıştık.
Nazlı Ilıcak’ın belgesel bir kitabı olan iki ciltlik 27 Mayıs
Yargılanıyor, Türkiye’de darbeciliği sorgulayan ilk sistematik
araştırmalardan biridir.
Liberal demokrasi
11 Eylül’de Türkiye can
derdindeydi, sağdan, soldan öldürülenlerin toplamı beş bin kişiyi
geçmişti! Darbe olduğunda herkeste bir güvenliğe kavuşma duygusu,
bir akan kan duracak umudu oluştu; evet herkeste... Ve her
kalemde...
Elbette Nazlı Ilıcak’ta da...
O yazılar darbecilik olarak nitelenemez.
Nitekim 12 Eylül’ü eleştirmek deyince, ilk akla gelecek iki isim,
Nazlı Ilıcak’la merhum Uğur Mumcu’dur.
İkisi de askeri idareyi eleştirdikleri için gazetelerini üçer defa
kapattırmıştı!
Gazetenin kapatılmasından başka, Nazlı Ilıcak’ın yazıları sebebiyle
askeri yönetimin baskılarına nasıl maruz kaldığını rahmetli Kemal
Ilıcak’tan defalarca dinlemişimdir.
Nazlı Hanım, mizacen liberal yaratılmıştır. Baskıya yönelen her
otoriteye insiyaki ve fikri olarak tepki gösterir.
Türkiye’de demokrasi kültürü, yirmi, otuz, elli sene öncesine göre
hayli gelişmiştir. Bugün bir darbe söz konusu olamaz; birkaç
önemsiz isim dışında darbe isteyen bir gazeteci de
düşünemiyorum.
Bugünkü tartışmalar, geleneksel “vesayetçi demokrasi” anlayışı ile
“liberal demokrasi” anlayışı arasındadır. Nazlı Ilıcak’ın
savunduğu, liberal demokrasidir.