NATOcu Atatürkçülük

Abone ol

Erol Bilbilik son kitabında Nato'cu Atatürkçülüğe dikkat çekti

Ergenekon Çetesi'nin çökertilip, yargılandığı şu günlerde çetecileri tuzağa düşürüp, teröre sürükleyen ve onlara ülkeyi kurtardıklarına inandırtıp, parçalanmasına yardım ettiren dış mikrakları göz artı etmemek gerekiyor. Çünkü onlar için fark eden bir şey yok. Bugün amaçlarına hizmet eden onlardı, yarın başkaları olacak. Bu kıldan ince kılıçtan keskin bir nokta. Çünkü bazı gerçekleri göz ardı etmemek gerekiyor ama yanlış analizlerle bu teşhislerle yola çıkıp, çıkmaz sokaklara sapmamak gerekiyor...

Bilgi ve yorum kirliğinin yaşandığı, hür türlü spekülasyonun yapıldığı, hatta "spekülasyon yapılıyor" diyerek bile spekülasyon yapılabildiği günümüz iletişim ortamında sorun, gerçeğin bilinip bilinmemesiden daha ziyade, onun naıl yorumlanıp, ne yönde kullanılabileceğinden de doğuyor... Yani gelişen olayları bilmek kadar, onlarla ilgili yapılan yorumları da dikkatli süzmek şart.

Mesela Ergekon Çetecilerinin dahi kendi rüyalarının haklılık ve çıkış noktası olarak göstermek suretiyle taraftar kazanmakta zorlanmadığı bazı gerçekler var. Birileri kötülük için kullandı diye bu tezlerin tamamen yalan ve yanlış olduğunu idda etmek de gerçeğe ihanet olur. Gerçeleri bilmek ve milletin iradesi doğrultusunda, insan haklarını gözardı etmeden, yasal ve demokratik çözümler aramak herkesin hakkıdır...

Erol Bilbilik'in kitapları da bu nokta ihmal edilmeden okunması gereken eserler arasında.

1956 yılında Deniz Harp Okulu'ndan mezun olan Erol Bilbilik 1971 yılında Binbaşı rütbesindeyken Deniz kuvvetlerinden ayrıldı ve ABD'de Savunma ve Losijtik Yönetimi" konusunda eğitim gördü. Daha sonra her iki alandaki deneyimlerini yazarlık yetileri ile birleştirek, Geniş Ortadoğu Projesi, Amerikan Kuşatması, Dünyayı Yöneten Gizli Örgütler / Küresel İktidarın Kurmayları, İşgal Örgütleri CIA-NATO-AB, Küresel Dünya Politikaları ve Ulusal Seçenekler, Türk Bilderbergleri, Nato-İstanbul Zirvesi ve Geniş Ortadoğu Stratejisi, adlı kitablara imza attı.

Yazar son kitabı 'nda daha önce bir işgal örgütü olarak nitelendirdiği NATO'nun yeni stratejik konsepti'nini bilgileri ışığında analiz ediyor.

NATO İstanbul Zirvesi başlıklı birinci bölüm başlığı altında NATO'nun Ortadoğu Girişi ve Türkiye'nin Egemenliği üzerine yapılan yorumlarla başlayan eserde NATO'nun askeri alan dışı harekatlarda kullanılması, askeri harekat ve savaş kararlarının BM kararlarına bağlı olmaksızın NATO'da alınması, NATO'ya küresel boyutlarda politik, ekonomik, demokratik ve güvenlik görevlerinin verilmesine dikkat çekiliyor.

"NATO –Kuzey Atlantik Anlaşması Örgütü –II. Dünya Savaşı sonrası İngiliz Lord Ismay'ın deyişiyle Rusları dışarıda, Almanya'yı alaşağı edilmiş halde ve ABD'yi içeride tutmak için kurulmuştur. Yani temel amaç Sovyetlere karşı güvenlik değil, Avrupa'nın güvenliği için ABD'nin katkı koymasını sağlamaktı. Ancak NATO kurulduğu günden bu yana en çok eleştirilen kurumlardan biridir" diyor yazar.

Bilbilik, bunun temel sebebinin ögrütünün ABD’nin güdümünde olmasına dayandırıyor ve "Bu çok da haksız bir eleştiri değildir. Peki NATO bugün işlevini tam olarak yerine getirebilmekte midir?" diye soruyor.

"PKK terör örgütüne karşı kılını kıpırdatmayan Amerika ve Batı ülkeleri, 11 Eylül olduğu zaman hemen NATO’nun 5. maddesine devreye sokarak o saldırıyı tüm NATO üyesi ülkelere yapıldığını kabul etmişlerdi. Sadece bu olay bile NATO’nun işlevini sorgulamak için yeterli" diyen Araştırmacı-yazar Erol Bilbilik NATO’nun bugüne kadarki faaliyetlerini, olaylara yaklaşımını ve en önemlisi de kime hizmet ettiğini sorguluyor. Kitapta aynı zamanda II. Dünya Savaşı’ndan günümüze kadar dünya siyasetinin perde arkasını okuyucuyu sıkmayacak şekilde anlatıyor.

NATO'CU ATATÜRKÇÜLÜK

Kitabın ilgi çekici bölüm başlıklarından bir tanesi de Nato'cu Atatürkçülük başlığını taşıyor.

Bu bölümde yazar 1980'li yıllarda Yeni Dünya Düzeni Projesinin başlaması ile birlikte, ABD'nin önde gelen düşünce üretim uzmanlarının, Atatürk ve Atatürkçülük konularında yoğun çalışmalar başlattığını yazıyor ve "Bunların başında Graham Fuller, Paul Henze ve Morton Abramowitz gibi CIA ve Rand Corporation adlı kurumun mensupları bulunuyordu" ifadesini kullanıyor, Onların getirdiği tezlerin Atatürk ve Atatürkçülüğün bitmiş olduğuna yönelik tezler olduğunu belirten yazar, son dönemlerde Atatürkçülük hakkındaki tezlerde göreceli değişiklikler bulunduğuna dikkat çekiyor ve "Değişiklikleri gerçekleştirenler yine CIA kökenli uzmanlardır" ifadesini kullanıyor.,,

NATO Atatürkçülüğü'nün, "Fuller Atatürkçülüğü, Henze Atatürkçülüğü, Clinton Atatürkçülüğü" gibi türevlerini örnekleyen yazar bu bölümü şu cümlerlerle bitiriyor:

"Atatürk'ün 'yurtta barış, dünyada barış' ilkesi ile NATO'cu Atatürkçülük ile hiçbir şekilde örtüşmüyor. Çürkü, Türkiye'de Atatürk Devrim ve ilkelerinin neredeyse tamamı rafa kaldırılmıştır. Türkiye'yi bölmek ve sömürgeleştirmek isteyen Yeni Dünya Düzeni egemeni ABD ve onların işbirlikçileri; ülkeyi yeniden Kurtuluş Savaşı öncesi koşullarına NATO gibi örgütler aracılıyla sürüklemişlerdir. Önümüzdeki dönemde NATO Atatürkçüleri ile Devrimci Cumhuriyetçiler arasında bu bağlamdaki mücadele daha da belirginleşecek ve keskinleşecektir"...

Bilbilik'in her yorumuna katılmak tabi ki mümkün değil ama eserin yedinci bölümünde yer alan NATO üsleri ve Anaconda Konsepti adlı bölümde listelenen üslerin cografi dağılımının nasıl bir şekil arz ettiğine bakmak bile NATO'nun nereden gelip, nereye gittiği konusunu yeterince açıklıyor aslında...

Günün Önemli Haberleri