Namaz duasında kurşunlandı
Abone olO köyün imamı daha 24 yaşındaydı. Tam namaz duası yapmak üzere cemaate yüzünü dönmüştü. Keleşlerin kurşununa hedef oldu.
Bilge Köyü'nde katledilenler arasında hayatını kaybeden
köyün hocası 24 yaşındaki Kazım'ın hayat hikayesi insanın içini
acıtıyor. Köylüler Kazım Hoca'ya "Bu köye göbeğine kadar sakallı
hocalar geldi, kızlarımızı onlara emanet etmedik. Ama sen başkasın"
diyorlardı. O gece dua etmek için cemaate döndüğünde
kurşunlandı.
Hürriyet'ten Okan Konuralp'in haberine göre; 29 ay önce bir ocak
sabahı annesi Neriman ve babası İzzet’le birlikte girdi Bilge
Köyü’ne...
İlk görev yeriydi ve aklında ardında bıraktığı üç kız kardeşi
vardı. İki yılın sonunda yeni tayin hakkı olacak, yine Batı’ya
dönecekti!
KİMSE CAMİDE NAMAZ KILMIYORDU TA Kİ O GELENE
KADAR
1984’de Bolu’nun Kıbrısçık İlçesi’nin Kızık Köyü’nde doğmuş, o güne
kadar Doğu’yu hiç tanımamıştı. Yine de zorlanmadan diyalog kurdu
köylülerle.
Uzun süredir kullanılmayan köy camisini yeniden ibadete
kazandırdı. Fakat köylüler evde namaz kılmaya alışmıştı. O yüzden
camide namaz kılarken uzun süre yapayalnızdı.
ÖNCE SERHAT ÇELEBİ GİRDİ
İşe çocuklardan başladı. Derslerinde yardımcı oldu, vakit buldukça
da onlarla oyun oynadı. Bu ilgiyi gören köylülerin ona bakışları
değişti. Ve bir gün, bir öğle vaktinde caminin kapısından Serhat
Çelebi içeri girdi. Onu Hacı Cemil izledi. Aylar sonra artık vaaz
verebileceği bir kalabalığa kavuştu camisi.
BİR YIL SONRA "MELLE KAZIM" OLDU!
[PAGE]
Köylülerle ilişkisini geliştirmek için Kürtçe öğrenmeye karar
verdi. O çocuklara Kuran okumayı öğretiyor; onlar da hocalarının
Kürtçesini geliştirmesine yardımcı oluyordu. Kısa sürede
öğrendiği Kürtçe sayesinde köylülerin güvenini kazandı. Bir yılın
sonunda artık köylüler için "Melle Kazım’dı!" Melle,
Kürtçe ’Hoca’ anlamına geliyordu. Artık köylüler evlerine davet
etmek için yarışıyordu. Hemen her akşam bir eve davetliydi.
Vaazlarının ana konusunu kardeşlik duygusu ve hoşgörünün İslam’daki
yeri oluşturuyordu. Son vaazlarından ikisini lojmanında verdi.
İslam’da hakkaniyetin önemini anlattı bu vaazlarında.
ÇOCUKLARIN OKUMASI İÇİN VELİLERİ İKNA ETTİ
Çocukların ilköğretim ve lise öğrenimlerine de önem veriyordu.
Üç kız, üç erkek öğrencisinin liseye başlamaları için
velilerini ikna etti. Köyün öğretmeniyle birlikte gerçekleştirdi bu
ikna sürecini. Her fırsatta çocukların mutlaka okutulması
gerektiği vurguluyordu köylülere. Köyün kadınları ona
güveniyorlardı. "Melle! Bu köye göbeğine kadar sakallı
hocalar geldi, kızlarımızı onlara emanet etmedik. Ama sen
başkasın!" diyorlardı.
ZEKAT VE FİTRE ALMAYI REDDETTİ
Fitre ve zekatların köy imamına verilmesi geleneğini yıktı.
İlk ramazan ayı sonunda muhtarın getirdiği parayı reddetti. "Bu da
nereden çıktı? Ben devletin imamıyım ve maaşımı alıyorum. Fitre ve
zekat fakirler içindir" dedi.
Cuma hutbelerinde oldukça sertti. Bu yüzden babası uyardı onu.
"Baba sert bir tarz tutturmazsam buradaki hurafeleri yıkamayız"
cevabını verdi. Zaman geçtikçe köyü trajediye sürükleyen, toprak
işgali sorununa da el attı. Köylüyle sohbetlerinde, "Bu
köyden göç etmek zorunda kalanların arazilerine el koymuşsunuz. Hem
dinen hem hukuken büyük bir yanlış içindesiniz!" diyordu.
Köylüler, "Evet hoca haklısın! İnşallah kısa sürede bu
meseleyi çözeceğiz" karşılığını veriyordu.
ALABALIK ÇİFLİĞİNDE VEDA YEMEĞİ
Bu süre içerisinde neredeyse köylerinden hiç dışarı adım atmamış
çocukları çevre illere gezilere götürmeye başladı. Sular altında
kalacak Hasankeyf’e örneğin ya da Mardin’e, Şanlıurfa’ya... Onlarla
birlikte yalnızlığını unutuyordu. Aklında ne evlenme ne de askerlik
vardı. İki yıl dolunca ailesinin ısrarlarına dayanamayarak tayin
dilekçesini verdi. Fakat babasının tayini hızlandırma önerisini
reddetti. "Baba, ne kadar çok vakit geçirirsem
çocuklarımla, o kadar iyi" diyordu. Tayini doğum yeri olan
Kıbrısçık’ın Deveci Köyü’ne çıktı. Ayrılık vakti yaklaşıyordu.
EŞYALARI TOPLANMIŞTI
Babası ve annesi bir ay kadar önce gelerek eşyalarını topladılar
ve 9 Mayıs’ta Beypazarı’na inecek kamyonu karşılamak üzere
Ankara’ya döndüler. Kazım, Bilge Köyü’yle yaşayacağı vedasında
yalnız olacaktı.... Kazım, arkadaşlarına, köyde bulunan alabalık
çiftliğinde bir veda yemeği verdi, çocukları olarak gördüğü
öğrencilerine, okumaları yönünde son tavsiyelerinde bulundu. Köyün
büyüklerine, "Arazi işgali" sorununu çözmeleri yönündeki ısrarını
hatırlattı.
DUA İÇİN YÜZÜNÜ DÖNDÜĞÜNDE KURŞUNLANDI
O gün, öğle saatlerinde babasıyla telefonda konuştu. Sonra ayrılık
hazırlıklarına döndü. Son paketleyeceği kitapları olacaktı, bir
kısmını çocuklara bırakmayı kararlaştırmıştı. Akşam namazının
ardından evinden ayrıldı. Neredeyse köyün tamamı o gece Muhtar’ın
evindeydi. Toplu bir veda fırsatıydı... İmam nikáhını kıydı.
Ardından yatsı namazı için ayrılmış odaya geçtiler. Tam
namazın sonunda dua etmek için yüzünü cemaat döndüğü anda odayı
silah sesleri doldurdu. Kaçmak ya da bedenini kurşunlardan korumak
için bir çaba göstermedi. Alnına iki, göğsüne beş kurşun
isabet etti. Ölüme sırtını dönmedi. Henüz 24 yaşındaydı yaşama veda
ettiğinde... .