Müzik Üniversitesi yapılanması nasıl olmalı?, “aman dikkat!”
Müzik üniversitesi acele etmeden, özenerek kurulmalı
GÜNCEL/İTİRAFÇILAR YALAN SÖYLÜYOR:
“……Şu anda içeride olanlardan çok iyi tanıdıklarım var.
İtirafçı namıyla ortaya çıkıyorlar. Fakat bunlar doğru konuşmuyor.
Bakın bunu açık söylüyorum. İtirafçı diyerek ortaya çıkarken
bunlar, gayet iyi aldatmacayı oynuyorlar. En tehlikeli olan da bu.
Çünkü bunların bir kısmıyla benim zamanında başa baş görüşmelerim
olmuştur, Başbakanlığım zamanında. Şimdi itirafçı olarak
söyledikleriyle Başbakan olduğum zaman bana söylediklerine baktığım
zaman tamamen aykırı ifadeler. Bu oyuna asla gelmemek gerekiyor..
"Önümüzdeki dönemde de HSYK'nın çoğulcu ve geniş tabana oturan
yapısı mutlaka korunacaktır. Ülke olarak, adalet teşkilatı olarak
çok büyük faydasını gördüğümüz bu çoğulcu yapıdan geriye dönüş
mümkün değildir…." (Sn. Cumhurbaşkanı’nın, yargı mensuplarına
yaptığı konuşmadan/18.01.2017)
TÜRKİYE/MİLLİ MÜZİK
ÜNİVERSİTESİ YAPILANMASI….
GEREKÇE;
Bu ülkenin kültürünü ayırt etmeden,
eksiklerini gidermeye çalışmak, konservatuarları ve müzik
bölümlerini, alt yapısı hazır olmayan illerde kurdurmamak,
özellikle konservatuarları “bölge konservatuarı” olarak
“milli müzik eğitimi programı ile” programlamak, müziği Batı-Türk
diye ayırmadan kucaklamak-öğretmek, evrensel ve milli
müzik kurallarını bilmek, tek sesliliği çok sesliliğin
karşıtı gibi göstermemek, halkı iyi ve kaliteli müzik konusunda
eğitmek, müzik eğitimi ana bilim dallarından ve konservatuarlardan
yetişen öğrencilerimizin “iyi çalgı çalmalarını” sağlamak,
folklor derlemeciliğine önem vermek, Türk müziğinin ve çalgılarının
gelişmesi- metotlarının yazılması için araştırma ve çalışmalara
destek vermek, yeni- özgün bestelere ve bestecilere imkan
tanımak şarttır. 2017 yılına kadar, maalesef bu amaçlar doğru bir
şekilde gerçekleştirilememiştir.
İş bu gerekçe ile,
İstanbul’da, Türkiye/Milli Müzik Üniversitesi kurulması
amaçlanmaktadır.
HEDEF;
Tür ayrımı yapmadan, Çoksesli
ya da Türk Müziği eğitimi gören gençlere;
a/Müzik tarihimizi, gelişmeleri,
müzik eğitiminin önemini ve yararını,
b/Yaratıcılığın, varolanları
değerlendirmenin ne olduğunu,
c/ Okumanın, her eserin-bestenin
yeni bir dünya olduğunu,
d/ Diploma değil meslek sahibi
olmanın önemini,
e/ Bilgi-sabır ve hoşgörü ile kendi
ayakları üzerinde nasıl durulacağını,
f/ İyi çalgı çalmanın ne kadar
önemli olduğunu,
g/ Hayatı ve insanları sevmenin,
saymanın, kabul etmenin insani bir vasıf olduğunu,
h/ “İdeal müzisyen- öğretmen..”
ruhunu ve coşkusunu yitirmeden, her türlü imkansızlığa karşı üretim
yapmayı,
ı/ Hayat boyu öğrenilenleri,
kıskanmadan, öğrencileriyle paylaşmayı,
i/ Ülke geleneksel müziklerini,
“varlığını kabul ediyorum ve farklılığına saygı duyuyorum”
prensibinden hareketle, bilgileriyle geliştirmeyi, çok kültürlülük
içinde kullanmayı,
j/ İyi ve kaliteli müzikte
birleşmeyi,
k/ Arşiv ve diskotek oluşturmanın
önemini,
l) Müzik teknolojisini kullanmayı,
bilgisayarın önemini,
m) Osmanlıca ve bir yabancı dilin
iyi derecede öğrenilmesinin önemini öğretmektir.
DURUM;
Bilim; doğru bir şekilde
araştırma-gelişme- ispat etme - üretme- yayılma için vardır. Bilim
yuvası üniversitelerin amacı, alanlarında; araştırmacı, uzman, zeki
insanları yetiştirmektir.1982 YÖK yasası ile, Konservatuarlar
üniversitelere bağlanmıştır. Sanat alanında hedef; müziğin o
olağanüstü gücünün araştırılması, metotların hazırlanması,
çalgıların geliştirilmesi, Türk müziği sistemlerinin ve
çalgılarının bilimsel temellere oturtularak orkestra sisteminde
yerini alması, yeni besteler yaratılması, kitaplar yazılması,
derleme ve araştırmalar yapılması ve her meslekte insan gücünün
sosyal anlamda müzikle/tiyatroyla buluşmasıdır.
Konservatuarlar; bir üniversitenin,
en iyi tanıtım-reklam ve halkla tanıştığı bölümlerdir. Çünkü,
ilköğretimden-doktoraya kadar kuruma gelen öğrenci; sürekli
gündemde ve popüler olmakta, çevre tarafından ilgi ile
karşılanmaktadır. Özellikle etkinlikler yolu ile;
anneler-babalar-komşular- kısaca halk; üniversiteyi, konser
dinlemeyi, alkışlamayı, heyecan duymayı, zevk almayı
öğrenmektedirler. Siyasi nedenlerle Konservatuarların, Müzik
Bölümlerin, GSF lerin, Sanat ve Tasarım Fakültelerinin,Müzik ve
Sahne Sanatları Fakültelerinin çoğalması elbette doğru değildir.
Önemli olan sanat eğitiminde; kaliteyi artırmak, kaliteli sanatçıyı
yetiştirebilmek ve ilgi çekebilmektir.
1975’te ilk
Türk Musıkisi Devlet Konservatuarı’nın kurulması ile, her iki müzik
alanı sanatçıları; paylaşıma, üretime, bilgi edinmeye, birbirlerine
yardımcı olmaya başlamışlardır. Bu, yıllar önce yapılması
gereken, Önderimiz Atatürk’ün yol gösterdiği “kendi kültürünü dünya
müziğinden faydalanarak geliştirmek” için önemli bir
yoldu.
Özellikle teknolojinin hızla
geliştiği dünyamızda; bilgi üretimini öne çıkarmak, toplumu bilgi
toplumu haline getirmek gerekmektedir. Bunun da en önemli ayağı
“eğitim” ve “sanat eğitimi”dir. Bilinmektedir ki; özellikle 7
zekadan birisi olan “müzik zekasının”, “müzik yeteneğinin” doğuştan
itibaren geliştirilmesiyle oluşan “müziksel gelişme”,
diğer zekaları da geliştirmekte, bireyi yaratıcı
yapabilmektedir.
Çünkü, olağanüstü gücüyle müzik;
insana, anlam veriyor, eğitiyor, düşündürüyor, mesaj veriyor,
harekete geçiriyor, duyarlı kılıyor, tepki sağlıyor, direnme gücü
veriyor, arındırıyor, keyiflendiriyor, yönlendiriyor... Bu da, her
okuyan/meslekte kişinin; “müzik okur yazarı” olmasının
prensip haline getirildiği “milli müzik eğitimi programı” ve “milli
halk eğitimi programı” ile mümkün olabilecektir.
Sağlam/kaliteli bir
“milli müzik eğitimi” için;
a)Güçlü, donanımlı, bilgili,
evrensel ve milli müziği özümsemiş, kaliteli, yeterli “müzik
öğretmenleri”,
b) Motive edilmiş, seçilmiş
“öğrenciler”,
c) Yeterli ve geliştirilmiş,
standartlaştırılmış “çalgılar-metotlar”,
d) Hazırlanmış, ayağı yere basan,
müzik ayrımı yapmayan, milli ve evrensel müziği yeterli şekilde
içine almış “milli müzik eğitimi programı”,
e) Sürekli olan “uygulama
toplulukları”,
f) Yeterli ve sağlıklı “çalışma
odaları” gerekiyor.
Müzik üniversitesi kurulması
gündemdeyken, hala, “konservatuarların statüsü” tam olarak ortaya
konmamıştır; Kiminde Yüksekokul, kiminde Fakülte, kiminde
Akademik Birim altındadır!.. Master ve doktora/sanatta yeterlik
programlarının açıldığı Enstitülerde dahi birlik yoktur; kiminde
Sosyal Bilimlerde, kiminde Fen Bilimlerde, kiminde Güzel
Sanatlarda!... Sanatta yeterlik/doktorada, “sanatında iyi
olan öğrenci” yeterli ağırlık veremediği için ve “ÜDS nin
barajı nedeniyle” yükselememektedir...
“Sanatta yeterlik eğitimi” yapan,
hala “unvan” kullanamamaktadır... Konservatuar Müdürü, “senatoya”
katılmakta, ancak, statü gereği, kendisini ilgilendiren konuların
karara bağlandığı “üniversite yönetim kuruluna”
girememektedir...(Konservatuar Müdür Yardımcısı olduğum yıllarda
-1996/1999- YÖK Kanunu değişimi için görüş istenmişti. Ben,
raportör olarak görev almış, ciddi ve çözülmesi gerekli maddeleri
yazmıştık. Ancak, nedense çözüme ulaşılamadı.YÖK,hala
tartışılıyor…)
“Türk toplumu” müzikte, “Türk
kalarak” çağdaşlaşmalıdır. Sadece bir “yabancı modeli” örnek almak,
onun yarattığı “kurumları/değerleri aktarmak”, “ona
öykünmek/benzetmeğe çalışmak” doğru değildir.
Amaç; milli ve evrensel değerleri,
çağdaş bir anlayışla; “günlük yaşama katmağa/kazandırmağa”
yönelik bir ortam oluşturmak, kendi toplumsal yapımızı “yaratıcı
kılmak”, gençlerin “yaratıcı potansiyelini” en verimli biçimde
değerlendirmek ve “milli ihtiyaçları çağdaş ölçülerde”
karşılarken, “uluslararası geçerlikte değerler”
yaratabilmektir.
Sn. Cumhurbaşkanı’mızın talimatı ve
YÖK Başkanı Sn. M. Y. Saraç’ın çalışmalara başlayacağız demesiyle
gündeme gelen “Türkiye/Milli Müzik Üniversitesi”, çok büyük bir
özenle kurulmalıdır. “Kuralım da aksaklıkları sonra düzeltiriz”
kolaylığına asla girilmemeli, eski hastalıkların/zıtlıkların, yeni
kuruma sirayet etmemesi için, gereken hassasiyet
gösterilmelidir.
Çünkü, Mûsikî Mu'allim
Mektebi, Mustafa Kemal Atatürk'ün emriyle, 1924 yılında, orta
dereceli okullara müzik öğretmeni yetiştirmek üzere, daha sonra
Milli Eğitim Bakanlığı adını almış olan Maarif Vekâleti’ne bağlı
olarak kurulmuş, 1982 YÖK yasası ile Hacettepe Ün. Devlet
Konservatuarı adını almıştır. Yani 93 yıldır Batı müziği eğitimi
yapmaktadır. Türk Müziği Devlet Konservatuarlarında da 42 yıldır
Türk müziği ve batı müziği (karma)eğitimi
yapılmaktadır.Kısaca; deneme yapılmıştır.
Türkiye/Milli Müzik
Üniversitesi; “çağdaşlaşmada “tek tipin” değil, “çoklu
modernliklerin-kültürlerin” (multiple modernities) geçerli
olduğunu; içinde bulunulan kurumun kuruluş amaç ve görevlerinin
bilincinde olmayı ve bu doğrultuda çalışmayı, bunun da
zorunlu olarak çoğulculuğu, hoşgörüyü, karşılıklı saygıyı
gerektirdiğini” dünyaya
göstermelidir.
41 yıllık birikimim
sonucunda geliştirmiş olduğum, şu ana kadar, bütün olarak hiçbir
müzik kurumunda uygulanmayan, belki, Türkiye/Milli Müzik
Üniversitesi’ne kısmet olacak yapılanmayı, yetkililer isterse/arzu
ederse- görüşlere ve tartışmaya sunmak
isterim.
Konumuzla ilgili İLK
ve SON SÖZ’üm:“Türkiye/Milli Müzik Üniversitesi”
yapılanması; acele etmeden, özenle, sağduyulu bir anlayışla, müzik
kurumlarının aksamalarından ders alınarak, çalışanların özlük
haklarını iyileştirerek/sorunlarını gidererek, 2547’de
müziğe/sanata pozitif ayrımcılık yaparak ve Müdür/Dekan v.b.
idari görevleri sırasında; objektif olmuş, ETİK, BAZI sanatçıları
ötekileştirmemiş, kurumlarını ileriye götürmüş, yönetmeliklerle
haşır neşir olmuş, saygı duyulan ve müzikte taraf olmamış kişilerin
görevlendirilmesi ile” başarıya
ulaşacaktır.
Gelecek yazı: Yeni
müfredatta;öğretmen mi, müfredat mı önemli
olmalı?!.
İKSV’den Kültür Sanat
Kartı…
“İstanbul Kültür Sanat Vakfı
(İKSV), 45. yaşını kutladığı 2017 yılında, öncü sponsoru Eczacıbaşı
Topluluğu’nun desteğiyle, çok önemli bir proje başlatıyor. İKSV,
öğrenimini Türkiye’de sürdüren 18-25 yaş arası 1000 üniversite
öğrencisine, İKSV’nin düzenlediği tüm etkinliklerde
kullanabilecekleri 250 TL değerinde İKSV Kültür Sanat Kart hediye
edecek. İKSV’nin gençlerin kültür-sanat etkinliklerine erişimini
artırmak amacıyla başlattığı İKSV Kültür Sanat Kart projesi,
2017’de 75. yılını kutlayan Eczacıbaşı Topluluğu’nun desteğiyle
gerçekleştiriliyor. Önümüzdeki yıllarda da sürdürülecek İKSV Kültür
Sanat Kart projesiyle binlerce öğrenciye ulaşılması
hedefleniyor.Türkiye’de öğrenim hayatını sürdüren 18-25 yaş
arasındaki tüm üniversite öğrencileri, İKSV Kültür Sanat Kart için
başvuruda bulunabilecekler. Başvurular, 23 Ocak-11 Şubat 2017
tarihleri arasında, biruniversiteliaraniyor.com adresi üzerinden
yapılacak.” 45 kocaman yıl, kimlergeldi kimler
geçti…Sanatta kolay değil, kaliteyi devam ettirmek…Bizlerde, 1993
yılında başladığımız İstanbul Türk Müziği Günleri’ni
24.yıla ulaştırdık, ama gelin bana sorun… Bir ay süren etkinlikler
(Mayıs ayı boyunca), bir uluslar arası sempozyum hazırlamak,
üstelik sponsor olmadan, tamamen kendi gücümüz ve müzik/sanatsever
dostlarımızın katkılarıyla…Onun için İKSV’yı; anlıyor ve kutluyoruz
ve özellikle gençleri düşündüğü için, teşekkürler….