Müsteşara yargı şoku
Abone olDinçer, "Cumhuriyet'in temel niteliklerine karşı görüşler taşıdığı" kaydı düşülen ilk müsteşar oldu.
"Türkiye Cumhuriyeti'nin en yüksek düzeyli devlet memuru"
statüsünde bulunan Ömer Dinçer, yüksek yargı tarafından hakkında
"Cumhuriyet'in temel niteliklerine karşı görüşler taşıdığı" kaydı
düşülen ilk Başbakanlık Müsteşarı oldu. Yargıtay 4. Hukuk Dairesi,
Prof. Dr. Dinçer için "şeyhülislam" dediği gerekçesiyle 4 bin YTL
tazminat ödemeye mahkûm edilen emekli Tümgeneral Osman Özbek
hakkındaki kararı oybirliğiyle bozdu.
Kararda, "Cumhuriyet ve laiklik ilkelerinin yerini İslam ile
bütünleşmeye terk etmesi gerektiğini" savunan Dinçer'in,
"Anayasa'nın değiştirilmesi teklif dahi edilemeyecek maddelerine
aykırı görüşler taşıdığı için buna yönelik eleştirilere katlanması
gerektiği" ifade edildi.
Dinçer'in 1995'te katıldığı bir sempozyumda sarf ettiği sözler
için, "Türkiye Cumhuriyeti'ni yıkmak istiyor. Şeyhülislam gibi
fetva veriyor" diyen emekli Tümgeneral Özbek, Ankara 13. Asliye
Hukuk Mahkemesi'nce, "Dinçer'in kişilik haklarına saldırıda
bulunduğu" gerekçesiyle manevi tazminat ödemeye mahkûm
edilmişti.
Temyiz üzerine dosya Yargıtay 4. Hukuk Dairesi'ne geldi. Dinçer'in
avukatının dava dilekçesinde kullandığı, "Müvekkilim 'cumhuriyet
devrini tamamlamıştır' şeklinde bir ifade kullanmamıştır" iddiasını
araştıran Yargıtay, söz konusu sempozyumda yapılan konuşmaların
basılı hale getirildiğini saptadı. Daire, Dinçer'in konuşmasını göz
önünde bulundurarak tazminat kararını oybirliğiyle bozdu.
Eleştiriye katlan
Kararda, "Davalı da (Özbek) davacının (Dinçer) fikirlerini
eleştirmiş ve davacının şeyhülislam gibi fetvalar verdiğini ileri
sürmüştür. Davacı Anayasa ile bağdaşmayan görüşler savunduğuna göre
eleştirilere de katlanmak durumundadır" denildi.
Özbek'in sözlerinin "düşünce açıklaması niteliğinde olduğunun"
vurgulandığı kararda, "Bu nedenle hukuka aykırılıktan söz edilemez"
ifadesi kullanıldı.
Dinçer, karar düzeltme isteminde bulunursa, davaya yeniden 4. Hukuk
Dairesi bakacak. İstem reddedilirse dosya yeniden yerel mahkemeye
gönderilecek. Yerel mahkeme ilk kararında direnirse davayı,
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu karara bağlayacak.
Özbek: Müsteşarlık görevine talibim
Yargıtay'ın 'Dinçer Kararı'nı değerlendiren emekli Tümgeneral Osman
Özbek, "İstifa etmeli" derken, hukukçular 'İdari soruşturma
açılabilir" dedi.
Özbek şunları söyledi:
"Bu kararda, cumhuriyetin değiştirilemez, değiştirilmesi teklif
dahi edilemez maddelerine aykırılık saptaması var. Demek ki Türkiye
Cumhuriyeti'nin bir numaralı bürokratı, cumhuriyet karşıtı bir
insan. Bence görevinde kalmaması gerekiyor. İstifası gerekir.
İstifa etmiyorsa, hükümet de yerine adam bulamadığından görevinden
almıyorsa, ben cumhuriyetin korunması bakımından bu göreve talibim.
Zaten Başbakan partisini kurarken, benimle görüşmek istemişti.
O zaman görüşmemiştik. Şimdi, cumhuriyet için kabul ediyorum ve
müsteşarlığa talibim." Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim
Üyesi Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu da şu açıklamayı yaptı: "Kamu
görevlilerinin statüsünün oturduğu bir yerde zaten müsteşar o
görevde durmamalıydı. Yurttaş olarak şeriatı savunma hakkı da var.
Ancak müsteşarlık kritik bir makam. Ortaya çıkan iddialar sonucu
etik açıdan daha mütevazı bir göreve çekilmeliydi. Ancak Başbakan
kendisini sahiplendi. Bu karardan hareketle, en azından idari
yönden disiplin soruşturması açılabilir diye düşünüyorum. Ancak
tasarruf yine Başbakan'da. Bu nedenle soruşturmadan sonuç
çıkmayacağını düşünüyorum."
İşte Dinçer'in tartışılan konuşması:
4. Hukuk Dairesi'nin kararında, Dinçer'in şunları söylediği kayda
geçirildi:
"... Cumhuriyet ilkesinin de zayıfladığı ve işlevini kaybettiğini
görüyoruz. Cumhuriyet kavramının aslında artık bizim için çok fazla
bir mana ifade etmediğini söylememiz de mümkündür.
Cumhuriyet ilkesinin yerini katılımcı bir yönetime devretmesi
gerektiği ve nihayet laiklik ilkesinin yerinin İslam ile
bütünleşmesinin gerekli olduğu kanaatini taşıyorum. Böylece Türkiye
Cumhuriyeti'nin başlangıçta ortaya koyduğu bütün temel ilkelerin,
laiklik, cumhuriyet ve milliyetçilik gibi birçok temel ilkenin
yerine daha çok katılımcı, daha adem-i merkezi, daha Müslüman bir
yapıya devretmesi sorumluluğu ve artık bunun zamanının geldiği
düşüncesini taşıyorum."
YÖK, öğretim üyeliğini bitirdi
Prof.
Dinçer'in, Yard. Doç. Yahya Fidan ile ortaklaşa yazdığı "İşletme
Yönetimi" kitabında, Prof. Dr. Tamer Koçel'in "İşletme
Yöneticiliği" kitabından intihal (bilimsel aşırma) yaptığı tespit
edildi. YÖK Yüksek Disiplin Kurulu kararıyla Dinçer'e "üniversite
öğretim mesleğinden çıkarma" cezası verildi. Dinçer "profesör"
unvanını korudu. Dinçer, karara hem YÖK'te hem de idari yargıda
itiraz etti. Başbakan Erdoğan, Dinçer'i savunurken YÖK'ü şöyle
eleştirmişti: "İntikam hırsıyla müsteşarımın okullarda görev
yapamayacağına dair aldığınız karar beni bağlamaz. Müsteşarımın
sizin vereceğiniz kariyere ihtiyacı yok. Bir intikam hırsıyla
kalkıp da üniversitelerde müsteşarlıktan sonra görev yapamaz desen
ne olur, demesen ne olur."
Milliyet