Mustafa Balbay Cumhuriyet'e kırgın!
Abone olErgenekon'un tutuklu sanıklarından Mustafa Balbay bugün ifade verirken gazetesine de gönderme yaptı.
İkinci "Ergenekon" davasının tutuklu sanığı Mustafa
Balbay, iki kez ağırlaştırılmış müebbet hapis istemiyle
yargılandığını belirterek, "Mesleki müebbetimi, makam olarak ilk
cezamı aldım. Artık Cumhuriyet Gazetesinin Ankara Temsilcisi
değilim. Böyle bitmesini istemezdim" dedi.
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmada konuşan
tutuklu sanık Mustafa Balbay dijital verileri delil
olarak değerlendirmenin Ceza Muhakemesi Kanunu’nda hükme
bağlandığını anlatarak, "Balbay’ın günlükleri"
olarak bilinen dijital verilerin hukuki delil olarak
değerlendirilemeyeceğini söyledi.
NOTLARIM DEĞİŞTİRİLMİŞ
Balbay, eski Deniz Kuvvetleri Komutanı merhum Oramiral Güven
Erkaya, 10. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, 9. Cumhurbaşkanı
Süleyman Demirel’in de aralarında bulunduğu bazı kişilerle yaptığı
görüşmelerin içeriğine ilişkin notların iddianameye konulduğunu öne
sürerek, "Sekiz yıllık notlarım özel olarak bir araya
getirilip, art arda oluşturulup günlükler şeklinde yapılmış. Bu
notlar sizin önünüze gelirken de değiştirilmiş" dedi.
Bu notların kendisine ait konuşmaların yüzde 1’ini bile
oluşturmadığını, sadece haber kaynaklarına sorular sorduğunu ifade
eden Balbay, bu kişilerin hayatta olduğunu, yaptığı görüşmelerin de
sadece 4’ünün baş başa olduğunu, diğer görüşmelerin heyetle ve
kişilerin makamlarında gerçekleştiğini kaydetti.
BİZ BAŞKA TANRININ ÇOCUKLARI MIYIZ?
Gazeteci olarak topluma karşı görevini yaptığını ifade eden Balbay,
"Sizler beni iki kez ağırlaştırılmış müebbet hapisle
yargılıyorsunuz. Ben gazeteciyim diyorum. Bu yasa maddeleri
bize uygulanmayacaksa biz başka yasanın çocukları mıyız?. Vicdan,
kanaat bize uygulanmayacaksa biz başka tanrının çocukları
mıyız?" diye konuştu.
AHMET TÜRK’E SALDIRIYI KINADI-
Şu anda Türkiye’de ciddi bir iç barış tehdidi olduğunu, Ahmet
Türk’e yapılan saldırının kabul edilemez ve iç barışa vurulan bir
darbe olduğunu belirten Balbay, "Ahmet Türk’ün burnu kanadı
tüm Türkiye etkilendi. Bu ülkede hiç kimsenin burnu kamasın diye
kalemimi kullandım yıllarca. Bu saldırıyı onaylamıyorum ve
Türk’e geçmiş olsun diyorum, ama başkan ve sayın üyeler, burada bir
iç kanama var. Yaptığımız görevlerin suç olarak önümüze
konulması kahreden bir iç kanamadır. Bu aynı zamanda bize
değer verenlerin de içini kanatmaktadır" şeklinde konuştu.
ARTIK CUMHURİYET'İN ANKARA TEMSİLCİSİ DEĞİLİM
Balbay, şöyle devam etti: "İki kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasıyla yargılanıyorum, ama ilk mesleki müebbetimi, makam olarak ilk cezamı aldım. Artık Cumhuriyet gazetesinin Ankara Temsilcisi değilim. Bunun böyle bitmesini istemezdim. Hiç kimse makamlara zamkla yapışmış değil, ama bu şekilde bitmesini istemezdim. Ben gazeteciliğin en önemli makamının muhabirlik olduğunu, kalem olduğunu düşünüyorum. Kalemimi gücümün yettiğince kullanacağım."
SAVCILIK MAKAMI ÖZÜR DİLEMELİ
Tutuklu sanık Tuncay Özkan da gerçekleştirmek istediği projelerden
bazılarını anlatarak, "48-49 saatlik yolu yedi saate
indirme çabamın kuvvetli suç şüphesi olarak görüldüğünü
düşünüyorum" dedi.
İddianamede yer alan özel hayatla ilgili telefon görüşmelerine
değinen Özkan, "Bir adamın bin 870 tane telefon konuşması
bir iddianame de yer alır mı?" diye konuştu.
Cumhuriyet Gazetesi imtiyaz sahibi ve baş yazarı İlhan Selçuk’un
"Ergenekon" davası iddianamesini hazırlayan üç Cumhuriyet Savcısı
hakkında, kişilik haklarına saldırıda bulunulduğu iddiasıyla açtığı
davada "tecavüzün kınanması" şeklinde verilen kararı
hatırlatan Özkan, "Siz yanlış yaptınız. Bizim açacağımız
davalar ne olacak? Ben okumayın dedim, ama onlar okudular.
Savcılık makamı iddianamedeki özensizliği, iddianamede
kasıt arayan yanlış tutumları nedeniyle özür dilemelidir.
Savcılık makamı, bunu gerçekleştirmelidir.
Yeni davalar açılmadan ’Evet yanlış yaptık, insanların özel
hayatlarına müdahale edildi’ demelidirler. Bize, Türk adaletine çok
büyük zarar verdiler. Hukuku zedelediler. Özür gerçekleşirse şahsen
ben dava açmam. Buradaki sanıkların savcılık makamından duymak
istedikleri özür var" şeklinde konuştu.
Mahkemenin de bütün meşru ilişkileri, davetleri, seyahat ve konuşma
özgürlüğü gibi konuları yok saydığını ileri süren Özkan, heyet
tarafından çapraz sorguda sorulan soruları eleştirdi.
Özkan, "Biz burada bulunduğumuz için suçlu muyuz? Üzerimize
isnat var diye suçlu muyuz? Buradaki hukuk mantığı, sorgulama
bu" dedi.
Duruşma, taleplerin alınmasıyla devam ediyor.