Murat Karayılan'dan şok açıklamalar!
Abone olBarış süreci bitiyor mu? Kandil'den gelen son açıklama kafaları karıştırdı. Karayılan, Türkiye'nin 'savaşa hazırlandığını" iddia etti.
İNTERNETHABER (ÖZEL İÇERİK) - Gezi
olaylarına odaklandığımız şu günlerde PKK'nın çekilmesi ile
başlayan barış süreci çıkmaza mı girdi?
Murat Karayılan'dan gelen açıklama
şaşkınlık yarattı. Karayılan'ın iddiasına göre Türkiye 'savaşa
hazırlanıyor'.
Son dönemde PKK'nın çekilme hareketi durmuş gibi görünüyor.
Hatırlanacağı gibi Öcalan 15 gün izleyeceğiz demişti. O sürenin
dolmasına yakın barış sürecinin sekteye uğrayacağına dair sinyaller
gelmeye başladı.
PKK'nın bir numaralı ismi Murat Karayılan bugün yaptığı açıklama
ile gözlerin yeniden Kandil'e çevrilmesine sebep oldu.
TÜRKİYE SAVAŞA
HAZIRLANIYOR
Karayılan'ın iddiasına göre geri çekilme sürecinde "devlet askeri faaliyetleri azaltma yerine daha geniş savaş
hazırlıklarına girdi".
Bu durumun Kürt tarafında ciddi kaygılara neden olduğunu söyleyen
Karayılan, "Aslında devlet, bu uygulamalarla deyim
yerindeyse süreci sabote etmek için elinden ne geliyorsa yapıyor.
Savaşa hazırlanıyor. Açık açık görülen budur" diye
konuştu.
BU OLMAZSA SÜREÇ TEHLİKEYE
GİRER
KCK davaları konusunda bir adım atılmadığını söyleyen Karayılan,
“Siyaseti yürütecek olanlar zindanda kalacak, gerilla
da geri çekilecek. Peki, ne yapılmak isteniyor? Mademki yeni bir
dönem, demokratik çözüm dönemi başlıyorsa ve siyasi çözüm
gündemdeyse, o zaman Kürt siyasetinin özgürleşmesi
gerekir” diyerek tahliyelerin yaşanmaması durumunda
sürecin tehlikeye girebileceğinin sinyallerini verdi.
HİÇBİR ADIM ATILMADI
İşte Karayılan'ın açıklamalarından önemli bölümler;
"Biz 2-3 haftadır kendi içimizde ciddi bir biçimde tartışıyoruz.
Çünkü devletin ve hükümetin sürece yaklaşımı bizi oldukça
kaygılandırıyor. Bu nedenle uygulamalarla ve mevcut yaklaşımlarla
ilgili olarak çeşitli düzeyde tartışmalar yürüttük. Sonra Önder
Apo’yla görüşen BDP heyeti de geldi. Onların aktarımları da oldu.
Baktık ki Önderliğimiz de, aynen bizim gibi, sürece dair ciddi
kaygılar taşıyor. Biz bu aşamada çok kesin ve net bir şey söylemek
istemiyoruz, ancak, Kürt sorununun çözümü için Önder Apo’nun
çabaları, üstlenmiş olduğu ağır sorumluluk ve bizlerin de birçok
zorluğa rağmen yaşadığımız kararlaşma ve pratik uygulama durumuna
rağmen, devletin ve hükümetin sorunun çözümüne dönük güven verici,
çözümün önünü açan herhangi bir adım atmamış olması çok ciddi bir
problem durumundadır."
FIRSAT BİLİP KARAKOL
YAPIYORLAR
"Normalde gerilla Kürdistan dağlarından geri çekildiğine göre,
karakolların ve taburların azaltılması, en azından var olan şekilde
kalması gerekirdi. Ama bakıyoruz “fırsat bu fırsat” denilip habire
yeni karakol projeleri pratikleştirilmektedir. Şimdi gerilla, geri
çekilme sürecini başlattığına göre en azından yeni askeri üslenme
projelerinin geliştirilmemesi gerekmez miydi? Şimdi Şemdinli’de
habire yeni karakol ve kalekol yapılmaktadır. Yeni kalekollarla
daha hakim tepeler tutulmakta, nerede boşluk varsa doldurulmaya
çalışılmaktadır. Bu, neyin nesidir! Biz güçlerimizi
çekerken, onlar ardımızı asker doldurmaktadırlar."
AKP KORUCULUĞU KALDIRACAK MI?
AÇIKLAMA BEKLİYORUZ!
"Koruculuk normal uyumlu bir toplumun gelişmesi önünde bir
engeldir. Savaşı bitirip yeni bir süreç başlamakta olduğuna göre,
barış ve demokratik çözüm süreci gündemde olduğuna göre, koruculuk
sisteminin de sona erdirilmesi gerekmektedir. Tabii ki
tedbirlerinin de alınması, o insanların da mağdur edilmeden
lağvedilmesi gerekmektedir. Bu, şarttır. Bu olmadan Kürdistan’da
toplumsal uzlaşma ve normalleşme mümkün değildir. Ama buna rağmen
yeni korucu kadroları alınmaktadır. Şimdi biz şunu anlamak
istiyoruz: AKP’nin düşüncesi nedir? Bu koruculuğu lağvedecek mi,
etmeyecek mi? Bu, savaş nedeniyle oluşturulmuş bir yapıdır. Şimdi
savaş sona erdiğine göre bu yapı varlığını sürdürecek midir,
sürdürmeyecek midir? Bu konuda açıklama yapılmasını bekliyoruz.
"
SÜREKLİ KEŞİF UÇUŞU
YAPILIYOR
"Yine, sürekli olarak keşifler yapılmaktadır. Bir ara keşiflerin
hafiflediğini belirtebilirim ama şimdi Medya Savunma Alanları
dediğimiz Güney bölgelerinde daimi bir şekilde keşif vardır. Bu
keşifler neyi amaçlamaktadır? Askerlikte keşif demek, bir eyleme
hazırlanmak demektir. O zaman ben de gerilla güçlerine, “siz de
gidin devlet ve güvenlik kuvvetlerini keşfedin, eyleme hazırlanın”
diyebilirim. Böyle mi diyelim yani? Böyle süreç gelişir mi? Peki
böyle gelişmezse devlet niye bunu sürdürmektedir? Keşif yapmak
eyleme hazırlık, hava saldırısına hazırlık demektir. Eğer böyle
kötü bir niyet yoksa, o zaman bunlar neden yapılıyor? Mesela şimdi
diyecekler ki, “sınır hatlarını kontrol ediyoruz.” Tamam da Kandil
150 km. sınırdan uzaktır ama sürekli keşif altındadır. Demek ki
sınırla bir ilgisi yoktur. Yürütülen bir faaliyet ve bir proje
vardır."
DEVLET SAVAŞA
HAZIRLANIYOR
"Aslında devlet, bu uygulamalarla deyim yerindeyse süreci sabote
etmek için elinden ne geliyorsa yapıyor. Savaşa hazırlanıyor. Açık
açık görülen budur. Bu, bizde ciddi sorunlara yol açıyor. Ciddi
kaygılara neden oluyor. Ve görüyorum ki toplumumuz da aynı
kaygıları taşıyor. AKP, gerçekten barış istiyorsa ortaya çıksın;
koruculuğa ilişkin ne yapmak istiyor, bu kadar özel operasyon
birliklerini yerleştirmekle neyi hedefliyor, bunları açıklasın.
Bunlar başlı başına ciddi konulardır.
ERDOĞAN 'TERÖRİSTBAŞI'
DEMESİN!
Bakınız, Başbakan Gezi olaylarıyla ilgili konuşurken, konuyla
ilgili ulusalcıları bile eleştiriyor; “siz nasıl Atatürk’le
terörist başının fotoğrafının yan yana olmasını kabul ettiniz”
diyor. Halen “terörist başı” diyor, ulusalcı diye tanımladığı
kişileri bile bu konuda tavır almadığı için eleştiriyor. Bu ne
demek! Eğer sen Kürt sorununu çözeceksen, topluma ve ulusalcılara
da kabul ettirmeye çalışman gerekmez mi? Eğer gerçekten o ulusalcı
denilen çevreler Önder Apo’yu kabul etmişlerse bu iyi bir şey değil
mi?
BİZ YAPTIK SIRA
HÜKÜMETTE
Yani biz burada açıkça şunu söylüyoruz: Türk devleti ve hükümeti
tarihin bu döneminde Kürt sorununu çözmek istiyorsa ciddi
olmalıdır. Adım atmanın günü gelmiştir. Adım atmalıdır. Adım
atmazsa tek ayaklı ilerlenemez, tıkanır. Tıkanırsa sorumlusu biz
değiliz; adım atmayan ve ikinci ayağı oluşturmayanlar sorumlu
olacaktır. Çünkü devletin adım atmaması demek, sürecin tıkanması
demektir. Sürecin ilerleyip ilerlememesi tamamen AKP hükümetinin
bundan sonraki politikalarına bağlıdır. Eğer devlet ve hükümet
üstüne düşen görevlerin gereğini yapmazsa bunda tabii ki AKP
hükümeti sorumlu olacaktır. Çünkü biz üzerimize düşenlerin hepsini
yaptık. Kimse bize, “siz şunu yapmadınız” diyemez.