Münir Özkul kaç yaşında öldü kimdir nereli?
Türk tiyatro ve sinema tarihine damgasını vuran Münir Özkul, 1925 yılında İstanbul'da dünyada geldi. 'Yaşar Usta', 'Turşucu Yaşar' ve 'Kel Mahmut' gibi karakterlerle hafızalara kazınan usta oyuncu 93 yaşında hayata gözlerini yumdu.
Münir Özkul, 15 Ağustos
1925 tarihinde İstanbul'un Bakırköy semtinde,
eski Osmanlı paşalarından birinin torunu olarak dünyaya
geldi. Küçük yaşlarda tiyatroya merak salmış olan Özkul, İstanbul
Erkek Lisesi'ndeki eğitiminin ardından oyuncu olmaya karar vererek
gözünü sahnelere dikti. O zamana kadar yaşamını sürdürdüğü ve
aşinası olduğu Bakırköy'de bulunan Halkevi'nde oyunculuğa adım
attı.
İlk amatör sahne deneyimlerini burada 1940 yılında gerçekleştiren
Özkul, İstanbul Devlet Tiyatrosu'nda bir süre oynadıktan
sonra Ankara Devlet Tiyatrosu'na geçti. Ardından da,
İstanbul Şehir Tiyatrosu'nda profesyonel oyunculuk kariyerine devam
etmeye başladı ve artık bağımsız çalışabilecek düzeye geldiğine
kanaat getirerek, özel sektöre geçiş yaparak 1948 yılında Ses
Tiyatrosu'nda sergilenen oyunlarda rol almaya başladı. Ancak
buradaki çalışması uzun soluklu olamadı ve hemen ardından yine özel
bir tiyatro olan Küçük Sahne'ye geçti.
Küçük Sahne, genç oyuncunun kariyerinin yükselişinde bir dönüm
noktası oldu. Çünkü, ilk defa önemli bir oyunda rol alma şansı
doğdu. Sadri Alışık, Nevin Akkaya, Şükran
Güngör ve Cahit Irgat gibi güçlü oyuncularla,
yönetmenliğini Muhsin Ertuğrul'un yaptığı ve John
Steinbeck'in aynı adlı romanından tiyatroya uyarlanan "Fareler ve
İnsanlar"da oynadı. Yeteneği Muhsin Ertuğrul'un gözünden
kaçmayan Özkul, Küçük Sahne'de ayrıca, "Yarış", "Onikinci Gece",
"Aşağıdan Yukarı" ve "Karışık İş" gibi başarılı oyunlarda da yer
aldı.
1960 yılında arkadaşlarının isteği doğrultusunda Aksaray Bulvar
Tiyatrosu’nu kurdu ve oyunlar sergilemeye başladı. 1962'de Bulvar
Tiyatrosu, Münir Özkul Tiyatrosu adını alır.
Tiyatro sahnelerinden "tesadüfen" film setlerine geçişi 40'lı
yılların sonuna denk düşen Özkul, askerliğini yaptığı dönemde,
"Vatan ve Namık Kemal" adlı filmde yönetmen asistanlığı yapan
arkadaşı Sırrı Gültekin'i ziyaret için Yeşilçam'a gittiği
birgün ilk defa bir filmde figüran olarak rol aldı. Üniformalı bir
figüran arayışı içinde olan arkadaşının ricasını kırmayarak, biraz
da komik bir anı olsun diye kamera karşısına geçti ve rol aldığı
400'ün üzerinde filmle, Türk sinemasına damgasını vuran önemli
karakter oyuncuları arasına girmesini sağlayacak sinema serüveni
böylece başlamış oldu.
Münir Özkul, 1949 yılında ilk kez rol aldığı film "Vatan
ve Namık Kemal"dir. Vatan ve Namık Kemal filminde "soldan
sekizinci asker" rolüyle figüran olarak başlar sinemaya. Ardından
1951 yılında, senaryosu İhsan Koza ile Nazım
Hikmettarafından yazılan ve Vedat Ar'ın yönetmenliğinde
çekilen "Üçüncü Selim'in Gözdesi" adlı bir İpek
Film yapımında yer aldı. Hemen ardından, 1951'de, yine
birer İpek Film yapımı olan "Yavuz Sultan Selim ve Yeniçeri Hasan"
ile "Lale Devri"nde yardımcı oyuncu olarak kamera karşısına geçen
Özkul, aynı yıl, Muhsin Ertuğrul'un yönetmenliğinde çekilen
"Evli mi Bekar mı" ve Baha Gelenbevi'nin yönettiği "Barbaros
Hayrettin Paşa" adlı filmlerde başrol oynadı.
Yabancı sinemanın tipik karakterlerinden etkilenen Türk
sinemasında, Burhan Felek tarafından Laurel ve
Hardy ikilisinin kendi kültürümüze uyarlanmasıyla dönüştüğü
Edi-Büdü ikilisinin 1952 yılında sinemaya aktarılmış
versiyonu olan "Edi ile Büdü Tiyatrocu" ve "Edi ile Büdü"
filmlerinde Vasfi Rıza Zobu ile birlikte rol alan Özkul,
artık sinema çevrelerinde adını duyurmaya, halktan büyük ilgi
görmeye başlamıştı. İlk yıllarında genellikle İpek Film
yapımlarında yer alan oyuncu, çoğu zaman komedi türü filmlerde rol
aldı ve özellikle mimikleriyle, samimi tavırlarıyla halk tarafından
kısa sürede benimsendi. Ancak asıl başarısını Arzu
Filmyapımlarıyla yakaladı.
1953 yılında, Muhsin Ertuğrul'un yönettiği "Halıcı Kız"
filminde yer aldıktan sonra kariyerinin önü iyice açıldı. Aynı yıl,
fantastik bir komedi olan ve senaryosu yine İhsan İpekçi
ile Nazım Hikmet tarafından yazılan "Balıkçı Güzeli/1002.
Gece" ve ardından, 1956'da çekilen "Kalbimin Şarkısı" adlı
duygusal film ile karakter oyunculuğuna doğru yönelişe geçen Özkul,
"Miras Uğrunda" ve Zeki Müren'in başrolünü oynadığı "Altın
Kafes" ile oyunculuk gücünü ortaya koyarak; dram, duygusal, komedi
gibi farklı türlerde her kalıba girebilen bir oyuncu olduğu
kanısını pekiştirmeye başladı.
Sinema çalışmalarının yanı sıra, gönül verdiği tiyatro sahnelerini
de bırakmayan Özkul, 1957 yılında Devlet Tiyatroları'nın
yönetmenliğine getirildi. Sanat kariyerinde adeta bir atılım olarak
değerlendirilebilecek bu gelişmenin ardından, Küçük Sahne'yi terk
etmek zorunda kaldı. Bu durum, sanatçının profesyonel oyunculuğa
adım attığı Küçük Sahne'nin, ustasını kaybetmesiyle birlikte daha
fazla tutunamayarak dağılmasına neden oldu.
1960 ile 1970 yılları arasında kırkın üzerinde
filmde rol alan Özkul, daha önce Altan Karındaş'la birlikte
tiyatro sahnesine de aktardığı ve oyunun inanılmaz başarısı
sonucunda, 1971 yılında Türk tiyatro ve ortaoyunu üstadı
İsmail Dümbüllü'den "ortaoyuncular kavuğu"nu devralmasını
sağlayan, Sadık Şendil'in yazdığı "Kanlı Nigar" adlı muhteşem
eserin sinema versiyonunda da yer aldı.
1968 yılında, Ülkü Erakalın'ın yönetmenliğinde çekilen
filmde, Belgin Doruk ve Selma Güneri'yle birlikte
rol aldı. Türk sinemasının en verimli dönemlerinden olan 70'li
yıllara gelindiğinde, geniş bir oyuncu kadrosuna sahip, aile
filmlerinde rol almaya başlayan Özkul, özellikle Adile
Naşit'le iyi bir ikili oluşturdu ve bu ikili halk tarafından da çok
sevildi; benimsendi. Yakışıklı olmasa da, hatta çirkince bir yüze,
uzun ve ince bir fiziğe sahip olsa da birkaç filmde jön rollerde
yer alan ve hiçbir zaman kötü rollere yakıştırılamayan Özkul,
özellikle bu yıllarda Türk sinemasının klişe konularında "fakir ama
gururlu", iyi kalpli, babacan karakterleri canlandırdı.
Münir Özkul, 1972 yılında, başrollerini Hülya
Koçyiğit ile Tarık Akan'ın paylaştığı "Sev Kardeşim"
adlı Ertem Eğilmez filmindeki başarılı
performansıyla, AntalyaAltın Portakal Film Festivali'nde "En
İyi Erkek Oyuncu" ödülüne layık görüldü.
70'li yıllarda, Ertem Eğilmez imzalı filmlerde unutulmaz rollere
hayat veren, ağlatan duygusal replikleri o etkileyici sesiyle Türk
izleyicisinin hafızasına kazıyan Özkul, "Neşeli Günler", "Mavi
Boncuk", "Aile Şerefi", "Gırgıriye" serileri, "Gülen Gözler" ve
"Bizim Aile" gibi filmlerle karakter oyunculuğundaki ustalığını
ortaya koydu. Sanatçının unutulmaz rolleri arasında zirveyi ele
geçirense, "Hababam Sınıfı" seri fimlerinde canlandırdığı,
disiplinli, ancak yufka yürekli öğretmen "Kel Mahmut" karakteri
oldu. Öyle ki, bu tipleme neredeyse adını aşarak sanatçının lakabı
haline geldi ve bu şekilde anılmaya başlandı.
80'li yıllarda duraklama dönemine giren Yeşilçam'da video
filmlerine yönelişi izleyen Özkul, bu dönemde kalitesi düşük
birtakım sinema ve video filmlerinde rol aldı. Ardından, tek
televizyonlu dönemin sonlarına doğru dizi çekimlerinin artış
göstermesiyle birlikte, 1987 yılında TRT'de
yayınlanmak üzere çekilen, senaryosunu Seden Kızıltunç'un
yazıp başrolde oynadığı, müziklerini de Cahit Berkay'ın
yaptığı fantastik komedi dizisi "Uzaylı Zekiye" adlı dizi için
kamera önüne geçti.
Münir Özkul, içkiye olan düşkünlüğünün de etkisiyle sağlığı ile
ilgili sorunlar yaşamaya başladı ve özel projeler dışında herhangi
bir çalışma yapmadı. Hayatının önemli bir kısmını alkolle savaşarak
geçirdi. 1990'lı yılların ortasında alkolü tamamen
bıraktı. 1995 yılında, Kemal Sunal'la birlikte,
"Şaban ile Şirin" adlı filmde yer aldı. 90'lı yılların ikinci
yarısında, bilhassa özel televizyon kanallarının sayısı artış
gösterdikçe, Yeşilçam'a olan rağbet azalmış; televizyon ekranlarına
yönelik çalışmalar; özellikle de dizi yapımları ön plana
çıkmıştı.
Münir Özkul, 1996'da, izleyiciden büyük ilgi gören ve
senaryosu Kandemir Konduk tarafından yazılan "Ana Kuzusu"
adlı dizide Perihan Savaş ve Ayşen Gruda ile
birlikte rol aldı. Aynı yıl, İstanbul Atatürk Kültür
Merkezi'nde düzenlenen törenle, jübilesini yaparak tiyatro
sahnelerine veda etti. Yaşamı boyunca pekçok tiyatro ve sinema
yapımında emeği geçmesine rağmen, zaman zaman ciddi maddi zorluklar
içine girmiş olan Özkul'a, bu geceden elde edilen gelirle bir ev
alındı.
1996 yılında, Veli Çelik'in yönetmenliğinde çekilen televizyon
filmi "Ay Işığında Saklıdır"da, Aydan
Şener ve Toprak Sergen'le birlikte yer aldı.
Ardından, 1998 yılında, Hamdi Alkan'ın "Reyting
Hamdi" adlı televizyon eğlence programında, kısa bir süre için
Yarmagül tiplemesinin dedesi rolünü canlandırdı.
Sanat yaşamı boyunca 400'e yakın sinema filminde ve sayısını
kendisinin bile tam olarak bilmediği sayıda tiyatro oyununda rol
alan Münir Özkul adına, 26 Mart 2005tarihinde
İstanbul Beylikdüzü Academia Center içerisinde "Münir
Özkul Sahnesi" açılmıştır.
İçkiye düşkünlüğüyle bilinen sanatçı, özel hayatında da inişli
çıkışlı bir seyir izleyerek dört evlilik gerçekleştirmiştir. İlk
evliliğini Şadan Hanım'la yapan Özkul, kısa süren bu birlikteliğin
ardından Suna Selen ile hayatını birleştirmiş ve bu
evlilikten Güner Özkul (d. 1 Şubat 1966) adında bir kızı
olmuştur. Kızları sekiz yaşındayken, 1974 yılında çift boşanma
kararı almıştır. Sonrasında Özkul, Tophaneli Örümcek Yaşar
lakabıyla anılan Yaşar Hanım'la üçüncü evliliğini gerçekleştirmiş;
ancak bu da uzun sürmemiştir. Son olarak, 1986 yılından beri halen
yaşamını birlikte sürdürdüğü Umman Hanım ile evlenmiştir.
Mankenlik ve CNN Türk'te televizyon programcılığı yapan
kızı Güner Özkul'un girişimiyle, 2005 yılında, sanatçıyı
birçok yönden ele alan ve yaşamının bir dönemine farklı şekillerde
tanıklık etmiş kişilerin kaleme aldığı yazılardan derlenmiş, "Aktör
Dediğin Nedir Ki? / Münir Özkul Kitabı" adlı bir kitap
yayımlanmıştır.
1998 yılında, T.C. Kültür Bakanlığı, Münir
Özkul'a Devlet Sanatçısı ünvanını vermiştir.
Özkul, İsmail Dümbüllü'den aldığı ünlü
kavuğu, 1989 yılında tiyatro oyuncusu Ferhan
Şensoy'a devretmiştir. 1991 yılında ise, en önemli
tiyatro ödülleri arasında gösterilen, Dümbüllü Ödülü'ne layık
görülmüştür. 8 Nisan 2007tarihinde, Mizah Üretenler
Derneği, Karikatürcüler Derneği ve Bakırköylü
Sanatçılar Derneği tarafından ortaklaşa düzenlenen "II. Mizah
Ödülleri" töreninde, Münir Özkul Özel Ödülü, ünlü
tiyatrocu Nejat Uygur'a verilmiştir.
1 Nisan 1996'da Atatürk Kültür Merkezi'nde Münir
Özkul için düzenlenen veda töreninde, jübilesini yaparak tiyatro
sahnelerine veda etti. 2015 yılında Cumhurbaşkanlığı Kültür ve
Sanat Büyük Ödülleri Yönetmeliği kapsamında, sinema alanında
ödüllendirildi.
2003 yılından bu yana Demans hastalığı ile yaşayan Münir
Özkul, evinden dışarıya çıkmak ve kimseyle görüşmek istemiyor.
Hastalığı yüzünden geçmişe dair birçok şeyi hatırlamıyor ve ölen
arkadaşlarının yaşadıklarını sanıyor. Uzun yıllardır KOAH ve DEMANS
hastalığı ile mücadele eden Münir Özkul, 5
Ocak 2018 tarihinde İstanbul'da evinde 93 yaşında vefat
etmiştir.