Mumcu 'Kürt sorunu' sözüne tepkili
Abone olErdoğan'ın Diyarbakır konuşmasına ANAP Genel Başkanı Erkan Mumcu'dan sert tepki geldi. Şimdiye kadar itidalli muhalefeti benimseyen Mumcu söylemin dozunu arttırdı...
Anavatan Genel Başkanı Erkan Mumcu, Başbakan Recep Tayyip
Erdoğan'ın hiçbir Türkiye Cumhuriyeti başbakanının telaffuz
etmediği, bölücü hareketin patentini almış ifadeleri, tanımları
kullanmaktan kaçınmadığını savunarak, ''Başbakanın konuya 'Kürt
sorunu' tanımını getirmiş olması kimilerince adeta bir parola
olarak algılanmıştır'' dedi. Erkan Mumcu, parti genel merkezinde
düzenlediği basın toplantısında, Başbakan Erdoğan'ın ''bir grup
aydınla'' yaptığı görüşme ve Diyarbakır'daki açıklamalarına yönelik
eleştirilerde bulundu. Mumcu, son aylarda yükselen PKK terörün
ülkeyi nereye götürmek istediği konusunda doğru bir teşhis
yapılamadığını savunarak, ''Yükselen PKK terörünün, terörü geride
bırakan ve yeni siyasi araçları mümkün ve işler kılan mevziler
yaratmayı amaçladığını ve hükümetin ortaya koyduğu tutumla bu
mevzilerden bazılarının bölücü hareket tarafından kazanılmış
göründüğünü'' söyledi. Mumcu, şöyle devam etti: ''Sayın Başbakan
adına 'Aydınlarla buluşma' dediği toplantıda bugüne kadar Türkiye
Cumhuriyeti başbakanlarından hiçbirisinin telaffuz etmediği ve
telaffuz etmekten özenle kaçındığı, bölücü hareketin patentini
almış ifadeleri, tanımları altını çizerek beyan etmekten
kaçınmamıştır. Sorunun 'Kürt sorunu' olarak tanımlanmış olması
kabul edilemez. Bu tanımlama bölücü hareketin patenti altında bir
tanımlamadır. Bu tanımlamanın özeti bölücü hareketi, PKK'yı ve onun
uzantılarını Kürt halkının bütün meşru taleplerinin de meşru
temsilcisi olarak sunma çabasının stratejik adıdır.'' YAKIN
ÇEVRESİNİN KUŞATMASI Başbakan Erdoğan'ın konuşma metninde yer alan
''Demokratik Cumhuriyet'' ifadesinin de terör örgütünün patentinde
bir ifade olduğunu söyledi. Mumcu, şunları kaydetti: ''Bir ülkenin
Başbakanı bu konularda gafil olamaz. Sadece bu konuda değil, başka
birçok örnekte ortaya çıkan gerçek şudur ki Sayın Başbakan, okuduğu
metinleri hazırlayan yakın çevresinin bir kuşatması altındadır. Bu
yakın çevreyi yakından analiz ettiğimizde olup bitenlerin bir
tesadüf, bir sürçü lisan ya da popülist bir iletişim kurma
çabasından çok öteye anlam ve tehlikeler içerdiği apaçık
görülecektir.'' Mumcu, ''Tarih ve coğrafya bilincinden, millet
bilincinden mahrum kalmış bir kadronun elinde tutsak, önüne konan
metinlerin stratejik değerlerinden habersiz, sadece sahne alan,
müsamereyi temsil eden bir oyuncu gibi bir Başbakana sahip olmanın
Türkiye adına kaygı verici olduğunu'' savundu. Erdoğan'ın daha önce
''Kürt sorunu'' tanımını reddettiğine de dikkati çeken Mumcu,
''Kürt sorunu tanımını reddettiği için Diyarbakır'da protesto
edileceği söylenen bir Başbakanın önceden reddettiği bu ifadeyi
ısrarlı ve tekrarla yinelemesi hepimizi üzmüş ve şaşırtmıştır.
Başbakanın konuya Kürt sorunu tanımını getirmiş olması kimilerince
adeta bir parola olarak algılanmıştır'' diye konuştu. Mumcu, ''Kürt
sorunu'' sözünün günün birinde Türkiye'ye Brüksel'de, uluslararası
platformlarda hatırlatılacağını söyledi. Erdoğan'ın Diyarbakır'daki
konuşmasına yönelik eleştirilerini sürdüren Mumcu, ''Türkiye
Cumhuriyeti Başbakanı kendi mağduriyeti üzerinden sözümona
duygudaşlık kurmaya çalışarak, devletin vatandaşlar üzerinde
mağduriyetler yaratan bir öcü olduğunu söyleme hakkına sahip
değildir'' dedi. Mumcu, Başbakan Erdoğan'ın şiir okuduğu için
mağdur edildiğini, ancak bütün Türk milletinin kendisine destek
verdiğini belirterek, ''Başbakan olmanın bile Erdoğan'ın mağduriyet
duygusunun ortadan kalkması için yetmediğini'' savundu. Erkan
Mumcu, Başbakan Erdoğan'ın konuşmasında, ''Türkiye'nin terörle
mücadelede geçmişte bıraktığı hatalarını eleştirmekte yürekli
davranırken, PKK terörünü lanetlemekte, eleştirmekte o kadar
yürekli davranmadığını'' ileri sürdü. CHP'YE ELEŞTİRİ Mumcu, içinde
bulunulan koşullarda ''Türkiye Cumhuriyeti'nin demokratik
teamüllerden uzaklaşmasına seyirci kalmamanın önemini''
vurgulayarak, ''Bu konuda özellikle ana muhalefet partisinin
sorunun çözümlerine ilişkin herhangi bir yaklaşım geliştirmekten
uzak ve kendisini demokratik siyasetin değil de demokratik
siyasetin alanın dışında siyasal işlevler görmeye çalışan odakların
yanında konumlama çabası da Türkiye adına son derece üzüntü
vericidir'' diye konuştu.