Bugünlerde sosyal medyada dönen bir videoda geçen konuşmanın
alıntısı ile bir şeyler anlatmaya çalışacağım.
Videoda Kalem rolündeki kişi iktidar partisinin Yöneticisine
bir soru yöneltiyor;
“Efendim muhalefetin istediği iktidarı devirmek ve kendisi
iktidar olmak değil midir?”
Yönetici; “Türkiye’de muhalefetin amacı iktidar
olmak değildir. Bütün derdi ve çabası muhalefetten düşmemektir.
Çünkü muhalefette olmak iktidarda olmaktan çok daha iyidir. Aynı
maaşı alırsın, aynı imkânları kullanırsın, bol çene yaparsın. Ve
hiçbir sorumluluk altına girmezsin. Anlaşılan Türkiye’de hiç seçim
izlememişsin” der.
Anayasa değişikliği ve Başkanlık sistemi için muhalefet
partisinin fırsat buldukça gürlemesi ve eleştirmesi bana bu
videonun aynısı gibi geldi nedense.
Zira Anayasa değişikliği oylaması için Mecliste Başbakanın
yaptığı bir konuşma fotoğrafın netliğini bütünüyle
yansıtıyordu.
“Erzincan'ın Refahiye Kayı köyünden Topal Dursun'un oğlu bu
ülkenin Başbakanı olabiliyorsa, CHP'den de bir Cumhurbaşkanı
olur.
Biraz fazla çalışın, gayret edin, karşı çıkmayın nasıl
olacağına kafa yorun. Biz makam sevdası için buralarda değiliz.
Gerekirse Bir Ali değil Bin Ali (Binali) feda olsun bu
millete ve vatana”
Muhalefet Vekillerinin bağrışmalarına istinaden kendine has
letafet üslubu ile vermiş olduğu bu cevap her şeyin net
özeti.
Bir taraftan şahsi çıkarları ve hegemonyalarının devamı için
yırtınanlar diğer tarafta memleketin hayrı için her türlü feragati
yapmaya hazırız diyenler.
Ak Parti vatanına hizmet etmeyi şiar edinmişlere zemin
hazırlayıp vatan için imkânlar sunduğu gibi sadece makam ve kendi
olanaklarını çoğaltmak isteyenlere de gayr-i ihtiyari zemin
oluşturmuş oldu.
Bunu hepimiz biliyoruz.
Merkezde muhalefet için söylediklerimiz elbette oluşan zemini
menfi kullananlar içinde geçerlidir.
Dert memleket sevdası olunca çalışmaktan,
didinmekten ve birçok şeyden vazgeçmekten başka bir formül
yok.
Sadece makam ve itibar ya da menfaatperest bir yaklaşımla
hır gür çıkarmak olursa işler sarpa sarıyor maalesef.
Ülkenin çıkarlarının ne olduğunu, milletimizin hangi saikler
doğrultusunda nelere değer verdiğini bilmezsen ne iktidar olursun
ne de Cumhurbaşkanlık seçiminde kendine güvenin olur.
Milletten kopuk aristokrat bir hayatın ve idealin olursa
millet seni tanımaz ve bunu bildiğin için de kendine güvenin
olmaz.
Ülkemiz, Cumhuriyet ile başlangıcı olan ve devamında dine ve
millete yapılan darbelerle zaten uzun süre inanç ve kültür ihlaline
maruz kalmış bir ülke.
Kendi tarihimiz ve dinimiz ile kopuklukların diz
boyu olduğu zamanlar geçirdik.
Türkiye artık tek bir vatan olma sevdası ile yoğrulmuş bir
milletten müteşekkil.
Hala laiklik ya da makam derdinde olanlara
hatırlatalım; bu millet inancını ve kültürünü yeniden inşa etmenin
derdinde.
Dolayısı ile millet gerçekten memleketi için hizmet
edeceğine inandıklarının arkasında duracaktır.
Vatan sevdası ve hem bireysel hem toplumsal manada bu
ülkenin en büyük sancısıdır.
Uzun yıllar kendi medeniyetimizin köklerinden
koparılarak asimile edilmiş bir milletiz.
Bütün bunlardan kurtulabilmenin canhıraş gayretini
gösterenlerin ardında bu millet destekleyici olacaktır.
Görünen o ki artık vatan endişesi ile hizmet sevdalısı
milletin adamları gayretli çalışmalarına Cumhurbaşkanımızın yanında
yani Beştepe de fiili olarak devam edeceklerdir.
Maddi olanaklar elbette olacaktır lakin kabir
kapısına kadar sürecektir!
Ukba ve vatan odaklı güçlü karakterler hangi köyden
gelirlerse gelsin bu millete hizmet
vereceklerdir.