Muhabirine kızan Erdoğan'a yüklendi
Abone olRadikal Genel Yayın Yönetmeni İsmet Berkan, Başbakan'ın soru soran Radikal muhabirine, 'Haddinizi bilin' diye tepki göstermesine, aynı sertlikte tepki verdi.
İsmet Berkan: "Başbakan kendisine soru soran Radikal muhabirine,
"Haddinizi bilin" diyeceğine, "Daha savcı incelemesini yapmadan,
ilgili kamu kuruluşları kaza sebebini araştırmaya devam ederken
benden insanları yargılayıp mahkûm etmemi ve cezalandırmamı nasıl
beklersiniz" dese ne kaybederdi? Bence hiçbir şey kaybetmez, tam
tersine kazanırdı. Başbakan'dan daha serinkanlı olmasını beklemek
sanırım hakkımız. Güven böyle verilir çünkü. " diye yazdı.
Berkan'ın yazısının tamamı: Güven böyle mi verilir? Türkiye'de
güvensizlik önyargısının ne kadar kuvvetli olduğunu görmek için
dünkü gazetelere bakmak yeterli aslında. Gazetelerin Pamukova
Mekece yakınlarında meydana gelen tren kazasıyla ilgili
yargılarının en hafifi 'Hızlandırılmış facia' en ağırı ise
'Hızlandırılmış katliam' ve 'Cinayet' başlıklarıydı. Kimse, kazanın
sadece kaza ya da basitçe insan hatasından kaynaklanan bir kaza
olduğuna ihtimal bile vermemişti. Gece boyunca kaza yerinde
incelemeler yapan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve bakan
arkadaşları gazetelere yansıyan bu güvensizliğin ya da önyargıların
nedenini düşünmek yerine sinirlenmeyi, gazetecilere 'Haddinizi
bilin' demeyi tercih ettiler. Oysa, ortada illa da bu hükümetin
kusurundan kaynaklanmayan derin bir güvensizlik var. Yapılması
gereken, bu güvensizliği ortadan kaldıracak önlemleri almak,
gazetecilere sinirlenmek ve onlara 'hadlerini bildirmek' değil.
Başbakan kendisine soru soran Radikal muhabirine, "Haddinizi bilin"
diyeceğine, "Daha savcı incelemesini yapmadan, ilgili kamu
kuruluşları kaza sebebini araştırmaya devam ederken benden
insanları yargılayıp mahkûm etmemi ve cezalandırmamı nasıl
beklersiniz" dese ne kaybederdi? Bence hiçbir şey kaybetmez, tam
tersine kazanırdı. Başbakan'dan daha serinkanlı olmasını beklemek
sanırım hakkımız. Güven böyle verilir çünkü. * * * Ulaştırma Bakanı
Binali Yıldırım'ın basın toplantısını izliyorum. Bakan gayet akılcı
ve güven verici konuşuyor. Kazanın sebebini araştırırken sadece
Devlet Demir Yolları ve Ulaştırma Bakanlığı müfettişlerine
dayanmayacaklarını, biri Türk biri yabancılardan oluşan iki ayrı
bağımsız komisyon da oluşturacaklarını söylemesi, Türk kamu
yönetiminde bugüne kadar pek görmediğimiz bir şey. Ama aynı bakan
aynı basın toplantısında hızlandırılmış tren seferlerinin geçici
süre için bile olsun durdurulmayacağını da söyledi. Güven böyle mi
verilir? Bu kadar tartışmalı bir trene bundan sonra kim biner? 15
gün içinde olacak bir başka kazadan sonra ne denir? * * * Ulaştırma
Bakanı, basın toplantısında iki kez üstüne basa basa, kazanın
olduğu virajda hız sınırının saatte 80 kilometre olduğunu, buna
karşılık trenin kaza anında 118 km / h süratle seyrettiğini
söyledi. Bakan, hız sınırlarının bir kitap halinde tren
makinistlerine verildiğini de söylemeyi unutmadı. Oysa dün
sendikalardan gazetelere ulaştırılan bazı belgelerde kazanın olduğu
yerden 337 metre öncesine kadar hız sınırının 130 km /h olduğu,
ancak kaza yerinden 3600 metre sonra hızın 80 km / h'ya düşmesi
gerektiği yazılıydı. Acaba hangisi doğru? Yoksa birileri bakana
yanlış bilgi mi veriyor? Güvenmek istiyoruz ama kime güveneceğiz? *
* * Erken davranan CHP lideri Deniz Baykal oldu, daha kaza gecesi
hükümeti istifaya çağırdı. Dün de DYP lideri Ağar, 'Raydan çıkanın
hükümet olduğunu' söyleyerek aynı çağrıyı tekrarladı. Baykal yazılı
açıklamasını yaptığında daha kazada kaç kişinin öldüğü bile belli
değildi ama o çoktan sorumluları bulmuştu bile. Ağar da aynı hataya
düştü. İki lider, bir kazadan, ölen insanların acısından siyasi
rant elde etmeye çalıştı. Güven böyle mi verilir? Yazı: İsmet
Berkan Kaynak: Radikal Gazetesi