MİT tırları gözaltıları generallere uzanacak!
Abone olAdana ve Hatay'da MİT TIR'larının durdurularak aranması soruşturmasında haklarında yakalama kararı çıkartılan 4 savcı ve 1 albay gözaltına alındıktan sonra bugün Tarsus Adliyesi'ne sevk edildi.
Haklarında tutuklama kararı verilen savcılardan
Gaziantep'te teslim olan Ahmet Karaca ile Zonguldak'ta gözaltına
alınan Aziz Takçı da bugün Tarsus'a getirildi ve adliyeye
sevkedildi. Böylece 4 savcı ve bir subayın hepsi de yakalanmış
oldu.
Adana eski Jandarma İl Komutanı Kurmay Albay Özkan Çokay'ın
avukatı Hasan Tok, adliye önünde yaptığı açıklamada asker kişilerin
emir komuta zinciri dışında hiçbir emri yerine getirme durumunda
olmadığını, ancak kuvvet komutanları ve Genelkurmay Başkanı'nın
bilgisi dışında keyfi olarak hareket edildiği şeklinde bir kamuoyu
oluşturulduğunu öne sürdü.
Savcı Aziz Takçı (solda) Zonguldak'ta gözaltına
alındı.
Genelkurmay Başkanını Necdet Özel'in bu konuya hassasiyetle takip
etmesini istediklerini belirten Tok, "Çünkü bu olay artık Jandarma
İl Komutanı'na geldikten sonra kuvvet komutanlarına, generallere
kadar sıçrayacak. Yani bu konunun arkasında iyi niyetli olarak bir
soruşturmanın yürütüldüğünü düşünmüyoruz. Kötü niyet var. Bu kötü
niyetin sonuçlarını yakında göreceğiz hep birlikte" diye
konuştu.
"SİYASİLERİN ELİNDE MALZEME YOK"
TIR olayının 'bir dizi filmine döndüğünü, Adana ve İstanbul'dan
sonra da Tarsus'ta üçüncü bölümün çekildiğini' savunan avukat Hasan
Tok, şunları söyledi:
"Adana'da 1.5 yıldır devam eden dava, her nasılsa İstanbul'a gitti,
tutuklamalar gerçekleşti. Şimdi adli görevlerini yapan, adli kolluk
olarak faaliyeti yapan Jandarma İl Komutanı bugün burada hazır
bulunduruluyor, yakalama kararı çıkarılmış durumda. Niçin bugün?
Seçime yaklaşık 1 ay var. Siyasilerin elinde malzeme yok. Yani
meydanlara çıkacak, 'Orada biz mağdur olduk, biz hukuksuzluklarla
karşılaştık' diyebilmesi için bir ay süreyle bizim bu olayımızı
kendi siyasi konularına payanda yapacaklar. Benim müvekkilim
kimseye payanda ve malzeme olmak istemiyor. Şimdi biz
konuşmuyoruz."
TIR, LAHEY'E GİDECEK
Yargılamanın basına açık ve şeffaf bir şekilde yapılmasını
isteyen avukat Hasan Tok, şöyle devam etti:
"Siyasilerin değil kardeşim, devletimizin dediği her yere gideriz.
Devletimizin çağırdığı her yerde de hesap veririz.Türkiye 'nin
terör örgütlerine silah sağlama suçundan dolayı uluslararası
mahkemelerde, Lahey'de yargılanacağını buradan haykırıyorum. İster
bunu dikkate alsın aklı başında olan devlet büyüklerimiz, isterse
desin ki 'Burada bir avukat çıktı, ahkam kesti, konuştu bir şeyler
söyledi.' Bunları büyüklerimizin taktirine, özellikle Genelkurmay
Başkanımızın, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin yönetim kadrosunun
taktirlerine bırakıyorum. Komutanımız suçsuz da demiyoruz bakın.
Arkadaşlar yargılama yapılsın, adil bir yargılama yapılsın, herkese
açık şeffaf bir yargılama yapılsın, suçlansın, neyle suçlanıyorsa
yüzüne söylensin."
NEYLE SUÇLANDIĞI SÖYLENMEDİ
Avukat Hasan Tok, son olarak müvekkilinin neyle suçlandığının
kendilerine söylenmediğini öne sürüp adil bir yargılama
istediklerini belirterek şunları söyledi:
"Şimdi biz bağırıyoruz, diyorlar ki 'Paralel, maralel.' Kardeşim
ben tamam paralelciyim diyelim, terör örgütü mensubu üyesiyim
diyelim. Ama benim de Abdullah Öcalan gibi bir fanus, ne bileyim
özel bir mahkemede güzel bir şekilde kamuya açık bir şekilde
yargılanma hakkım yok mu? Daha dün Ergenekon ve Balyoz'da Türk
Silahlı Kuvvetleri mensupları mağdur oldu. Bugün de yine Türk
Silahlı Kuvvetleri mağdur oluyor. Arkadaşlar, jandarma
lağvediliyor.PKK 'yla savaşacak, mücadele edecek hiçbir kurum
kalmadı Türkiye'de. Türkiye, hızla bu güvenlik teşkilatımızın
siyasiler eliyle yok edilmesi sebebiyle hızlı bir bölünmeye
gidiyor."
SAVCIYA NE DEDİ?
Avukat Hasan Tok, müvekkili ile savcı arasında geçen knuşmayı anlatırken de "İl Jandarma Komutanı savcıya dedi ki 'Sayın savcım bana bir tane delil söyleyin. Sizin bir şey yapmanıza gerek yok. Ben zaten kendime gereğini yapacağım. Ben, ülkeme, milletime ihanet ettiysem zaten gereğini yapacağım.' Bu kadar şerefli insanlar bunlar. bunları tutup da böyle basit şeylerle itham etmek ayıptır" dedi.
BARODAN ‘YAKALAMA’ TEPKİSİ
Adana ve Hatay’daki MİT’e ait TIR’ların durdurulması talimatını veren dönemin Adana Cumhuriyet Başsavcısı Süleyman Bağrıyanık’ın dün Antalya’daki evinde gözaltına alınması, Antalya Barosu tarafından tepkiyle kanrşılandı. Baro Başkanı Alper Tunga Bacanlı, “Hakimlerin, savcıların ve avukatların tutuklandığı bir ülkede, hiçbir yurttaş yasaların sağladığı güvenceden yararlanamaz. Bu nedenle hiçbirimiz güvencede olduğumuzu söyleyemeyiz” dedi.
Uygulamanın hukuka aykırı olduğunu savunan Bacanlı, “2802 sayılı Hakimler ve Savcılar Kanunu’nun yakalama ve sorgu usulü başlıklı 88’inci maddesine göre Ağır Ceza Mahkemesi’nin görevine giren suçüstü halleri dışında suç işlediği ileri sürülen hakim ve savcılar yakalanamaz. Üzerleri ve konutları aranamaz, sorguya çekilemez. Ancak durum Adalet Bakanlığı’na bildirilir. Savcılara yaşatılanlar açıkca yasaya aykırıdır. Bir memlekette hakkında soruşturma yaptığınız başsavcının kaçacağı gibi gerekçe ortaya koyarsanız, Türkiye’deki tüm yargılamaları tutuklu yapmamız lazım. Ayarını bozduğunuz kantar gün gelir seni de tartar. ‘Adalet mülkün temelidir diyoruz’, temeli yok ediyoruz” diye konuştu.
BAĞRIYANIK’IN EŞİNDEN AÇIKLAMA: ŞUCU BUCU DEĞİL HUKUKÇUYUZ
Süleyman Bağrıyanık’ın eşi Süreyya Bağrıyanık ise bugün sosyal
paylaşım sitesi twitter’dan açıklamada bulundu. Eşi için, yürüttüğü
farklı soruşturmalar nedeniyle ‘şucu’, ‘bucu’ gibi tabirlerin
kullanıldığını aktaran Bağrıyanık şunları kaydetti:
Eski Adana Cumhuriyet Başsavcısı Süleyman Bağrıyanık ve Savcı
Özcan Şişman da adliyeye getirildi
“Eşim görev yaptığımız Kars’ta ve Elazığ’da yürütülen davalar
sonucunda ‘şucu’, Adana’da yürütülen davalar sonucunda ‘bucu’ diye
yaftalanmıştı. Son olarak Gezi olayları sırasında kamuoyuyla hiçbir
şekilde paylaşılmamış olan baskılara boyun eğmeyip, onlarca kişinin
tutuklanmasına katkı sağlamadığı için ‘şucu’, MİT TIR’ları
olaylarında yürütmenin baskılarına boyun eğmeyip hukuku uyguladığı
için ‘bucu’ diye yaftalanmıştı. Biz hiç bir zaman ne ‘şucu’ ne
‘bucu’ olduk. Fakat illa bir yerlere yaftalamaya çalışacak olanlar
için belirteyim; Türkiye Cumhuriyeti Savcısı olmaktan onur duyan,
Hukuk Örgütüne, Hukuk Cemaatine, Hukuk Grubuna, Hukuk Tarikatına
bağlı olup sadece hukukun üstünlüğünü savunan sıradan bir memur.
Yıllardır icra etmeye çalıştığı hukuk kurallarını hiçe sayıp,
‘yürütme ile uyumlu’ çalışarak, İstanbul ya da Ankara Başsavcısı
olacağına, bu muameleye maruz kalmayı göze alarak hukukun
üstünlüğüne katkı sağlamaya çalıştığı için ailecek başımız dik,
içimiz ferah. Son olarak eşim halkın vergileriyle maaş alan
görevini icra etmeye çalışan sıradan biri. Kimse bu olanlardan
dolayı önemli bir kişiymiş gibi ifadeler kullanmasın lütfen. Hukuku
uygulamak için para alan biri. Bunu yapmak zaten onun görevi.”