Toplumsal olarak asıl meselemiz suni olayları alıp asıl
merkezimiz haline getirmemizde yatıyor kannatindeyim.
Hayat felsefemizin, mantığımızın, kendi fikir mimarlarımızın
muhakemesinde milli kültür şantiyelerimizi unutmuş bir toplumun
içerisinde yaşar hale geldik.
Bu ülkenin en önemli meselesi kafa yapısının yani fikir
dünyasının değişimidir!
İlk olarak; kültür dünyamızın fikir mimarları olmak üzere söz
sahibi herkes bu ruh ile hareket etmek düşüncesini birey olarak
üzerine alınmaz ise içinde debelendiğimiz durum yüzyıllar boyu
devam edecek.
Anadolu coğrafyası yüzyıllardır İslam, iman, adalet, millet ve
ümmet şuuru ile ayakta kalmış.
Bu hayat çizgisini yeniden idrak edebilecek müteyakkız ruhlu
gençler artık kendi kültür formatlarını oluşturmakla mükellef.
Kadim kültür çizgimizde hareket edildiğinde; yerli
yerine oturmuş milli şuurumuz, kökleşmiş ruhlarımız ve manalarımız
karakterimizin bir parçası haline gelecek.
Bugüne kadar olduğu gibi başkalarının kültür ve fikir
kaynaklarıyla ruhumuzu doyurmaya ve bu minvalde taklit inşa etmeye
devam edersek mağlubiyetlerin her daim kahramanı oluruz.
Vesayetten kurtulamamış bir kültür maalesef milletçe
varlığımızı sürdürmemize engel teşkil edecektir.
Kendi kültür ve fikir şantiyelerimizden çıkacak olan her bir
yapı kabul edilmiş evrensel kültür olarak geleceğimize ve bütün
âleme ışık tutacaktır.
Gençliğimizi meselesiz bir nesil haline getirerek ruhi
fonksiyonlarını disiplinize edememiş kimliksiz hale sokmaya
çalıştılar-çalışıyorlar.
Hayatına sadece zevk-u safa ve eğlenceye zemin hazırlama
telaşında ve derdinde olan gençliğimize gayri milli güçlerin
egemenlik tarihi yaşatılıyor.
Bugünün ve yarının problemlerini göğüsleyebilecek dinamik ve
aktif, iyiyi, güzeli doğru olarak seçebilme kabiliyeti, milli
şuurun zemininde yetenek kazandırılması bizim esas derdimiz
olmalı.
Milli bilginin desteği sağlanarak yararlı ve isabetli tercih
ortamları fikir dünyasında köklü değişikliklerin olmasına sebep
olacaktır.
Unutmamak gerekir; kültürel yozlaşma ya da diriliş,
siyasi yelpazede renk değiştirir.
Bu güne kadar milli kültürümüz açısından kadim medeniyetimizin
ruhundan çok uzak kişilere kültür emanet edilmiş ve milliliğimiz
yozlaştırılmıştır.
Bu sebepten dolayı maalesef İslam ve Anadolu değerleri üzerinden
geleceği tasavvur edebilecek milli ve dini şuur savrulmaları
yaşamış bir gençlik sokaklarda dolaşmakta.
İslami, ahlaki, ilmi ve edebi yönden hayat üslubumuzu
besleyebilen, hamlelerimizin dinamosu haline gelebilecek, milli
kültür ve fikrimizin neşvesini tattıracak söz sahibi kişilere
muhtacız.
Vuku bulan her yanlışın ve kötünün faturasını İslam’a ve
milli şuurumuza yansıtan zihinlerden temizlenmemiz şart
artık.
Batının medeniyet anlayışı ve kültürünün karşısında her zaman
teslim olmuş eda ile rüku edenlerden ülkemize ne kadar zarar
geldiğini hepimiz müşahede edebiliyoruz.
Milli ahlak ve sanatımızın yorumlanamadığı da aşikâr.
Her daim fikir ve İslam ahlak mücadelesinin yanında milli
kültürümüzü ve şuurumuzu yeniden diriltmenin yollarını aramakla
mükellefiz.
İmanı sağlam, aklı muhakemeye yatkın, hissi ve vicdanı hesapsız
olmayan, estetiği sadece çıplak resimlerden ve heykellerden
müteşekkil saymayan, kitap, sanat, şiir, müzik, tiyatro, vs. ile
donatılmış şantiyelerin inşa sesleri yükselmeli her yerden.
Benliğimize özümsetmeden giydiğimiz başka milletlere ait kültür
libasları bize yakışmadı-yakışmıyor. Hatta diyebilirim ki çoğu
zamanda üzerimizde komik duruyor.
İman şuuru ve milli kültür, işporta malı gibi bedeli ödendiğinde
sahiplenilecek bir şey değil ki.
Bize ait olan ne kadar üzerimize oturmuş ve bize mâl olmuşsa o
kadar kalıcı ve istikbal vaat edici olur.
Müşahede ettiğimiz günümüz kültür değişmeleri, gerilimli bir
ümmet haline getiriyor bizleri.
Fikir ve kültür şantiyeleri ile donatmalıyız bütün ülkeyi
vesselam…