Milli Gazete öyle bir manşet attı ki..
Abone olAvrupa Yazarlar Parlamentosu'na onur konuğu olarak davet edilen Hindu yazar Naipaul'e yönelik tepkiler giderek büyüyor.
Müslümanlara 'bilimden uzak
yaratıklar' ve 'parazitler' diyerek hakaret eden İngiliz edebiyatçı
Sir Vidiadhar Surajprasad Naipaul'un, İstanbul 2010
Kültür Başkenti Ajansı'nın desteği ile düzenlenen Avrupa Yazarlar
Parlamentosu'na onur konuğu olarak davet edilmesine yönelik
tepkiler çığ gibi büyüyor.
İlk olarak Zaman yazarı Hilmi Yavuz'un dikkat çektiği davet, kısa
sürede Hindu yazara karşı bir linç girişimine
dönüştü.
Yeni Şafak gazetesi manşetine Hindu yazarı, 'Nobelli Parazit'e Aydın tepkisi' manşeti ile taşırken Milli Gazete, 'Gelmesin bu Gavur!' başlığını kullandı.
İşte medyadan Naipaul'e yönelik
tepkiler:
İLK ELEŞTİRİ HİLMİ YAVUZ'DAN
Hilmi Yavuz 17 Kasım günü "Müslümanlar, 'geri zekalı',
'yaratıcı olamayan', 'hiçbir şeyi başaramayan' bir güruh, Naipaul'a
göre! Kabbani, devam ediyor, Trinidad'lı 'sömürge asilzadesi' Sir
Vidiadhar'ı anlatmaya: 'Naipaul, İslamiyet'te yalnızca olumsuzluk
görür: Bu din, bütünüyle yararsız bir coşku uyandıran bağnazlık
dini'dir." diyerek Naipaul'ün sözlerini kamuoyuna
yansıtmış, ardından da 21 Kasım günü Müslüman entelijensiya'yı
hareketsiz kalmak ile itham ederek oryantalistleştiğini ileri
sürmüştü.
NOBELLİ PARAZİTE AYDIN TEPKİSİ
Yeni Şafak dün manşetine taşıdığı davet ile ilgili haberlere bugün
de yer verdi. Naipaul için "Nobelli Parazit" tanımlaması yapan
gazeteye göre aydınlar, "Bize küfredeni ödüllendirmek
yanlıştır. Gönüllü küfür mü yiyoruz" dediler.
"GELMESİN BU
GAVUR"
Milli Gazete ise İslama hakeret ettiğinin altı çizilen Naipaul için
bugün logo yanında kullandığı haberine "Gelmesin bu gâvur"
başlığını koydu.
BİR TEPKİ DE AHMET HAKAN'DAN
Tepkiler bu kadarla da kalmadı. Hürriyet gazetesi yazarı Ahmet
Hakan da köşesine Hindu yazarı taşadı. Ahmet Hakan
"Naipaul'dan nefret etmek hakkımızdır" diye
yazdı.
KİMDİR BU NAİPAUL?
Ahmet Hakan ayrıca, Hindu yazara tepkilerini sıraladığı
köşe yazısına kısa bir özgeçmişle başladı ve V. S. Naipaul'u
şu sözlerle anlattı:
"V. S. Naipaul, korsanlarıyla meşhur Karayipler’de
Trinidad diye küçük bir adada doğmuştur. “Küçük Naipaul”, ölesiye
nefret ettiği ülkesinden 18 yaşında elde ettiği bir bursla
Londra’ya kapağı atarak kurtulmuştur.
Londra’da kendisini bir yazar olarak geliştiren Naipaul, hiç de
fena sayılmayacak edebiyat ürünleri ortaya koymuştur.
Fakat bir kusurcuğu vardır Naipaul’un. Doğduğu adadan, o “güzel ve
yoksul” Trinidad’dan nefret etmektedir. Sadece Trinidad’dan mı? Ne
gezer... Bizim Naipul, topyekûn Doğu’dan nefret etmektedir. Buna
mukabil ise topyekûn Batı’yı yüceltmektedir.
Mesela Batılı edebiyat eleştirmenleri Naipaul’a, “Senin
yazarlığının zenginliğinde Trinidad doğumlu olmanın payı büyüktür”
diyorlar. Naipaul da buna yanıt olarak, “Saçmalamayın kardeşim...
Trinidad’ın bir numarası yok. Orası bir tarladan başka bir şey
değil. Ancak vahşiler hakkında araştırma yapmaya meraklı
akademisyenlerin ilgisini çeker” diyor, diyebiliyor.
“Doğduğu yerden nefret etmek” ile yetinse, yine idare edeceğiz. Ama
Naipaul rahat durmuyor. Bu sefer tutuyor, kendini İngiliz sanmaya
başlıyor, hem de en “asil bir İngiliz” sanmaya... Mesela şöyle
diyor: “İngiliz İşçi Partisi iktidarı, İngiliz yüksek kültürü ve
medeniyetini bayağılığa teslim edip mahvetti”.
“Tarihte hiçbir emperyalizm, İslam emperyalizmi ile kıyaslanamaz”
diyor. Bunu derken tarihin en büyük sömürge imparatorluğunun
kucağında oturduğunu unutuyor. Yani o derece zavallı bir “koloni
çocuğu” Naipaul.
“Eşitlik” diyorsun alay ediyor, “adalet” diyorsun kafa buluyor,
“toplumsal özgürlükler” diyorsun burun kıvırıyor. Yani o derece
faşizan, o derece sıkı bir sağcı.
“İslam” dendiğinde neler dediği konusuna girmeye bile gerek yok.
Sadece “Zırcahil bir pozitivistin vereceği hükümleri veriyor”
demekle yetiniyorum.
Bu “muazzam” ve “işe yarar” görüşleri nedeniyle yazarımızın, 11
Eylül’den hemen sonra “Nobel Edebiyat Ödülü” ile taltif edilmesi
meselesine de sanırım girmeye gerek yok."
TEK OLUMLU YAZI GÜLAY
GÖKTÜRK'TEN
Hint asıllı yazar hakkında Türk medyasında tek olumlu yazıyı
yazan ise Bugün yazarı Gülay Göktürk oldu. Göktürk dün köşesinde
"Bugünlerde, yazılı olmayan nefret yasalarının bir kez daha
işletilmeye çalışıldığına tanık oluyoruz. Bu kez sanık sandalyesine
çıkarılan kişi, Hint asıllı yazar Naipaul." dedi.