15 Temmuz darbe girişiminden tam 45 gün sonra Efkan Ala İç
İşleri Bakanlığı görevinden sürpriz şekilde istifa etti, yerine
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Süleyman Soylu getirildi.
İşte bu görev değişikliği bugün neredeyse minimuma inen
terör belası için de bir milat teşkil etti. Soylu tam 2 ay
sonra görevindeki 2 yılını dolduracak.
Ve bugün tartışmasız olarak kendisi için Türkiye Cumhuriyeti’nin
gelmiş geçmiş en başarılı İç İşleri Bakanı olarak bahsediliyor ki,
öyle…
O’nu sadece memleketi Trabzon, doğduğu İstanbul, siyaset ve
bürokrasi merkezi Ankara bilmiyor. Doğu ve Güneydoğu bölgesinde
adım atmadığı toprak kalmadı, teröristlerin korkulu rüyası olurken,
bölge halkına devletin sıcaklığını, şefkatini desteğini götürerek
oralarda inanılmaz bir sevgi yumağı oluşturdu.
DP’nin Genel Başkanlığını yapmış olmanın avantajıyla Türkiye’nin
her bir yerini karış karış bilen ve bakanlıktaki başarısıyla
da gönülleri fetheden Bakan Soylu, bugün nereye giderse
gitsin arkasından kitleleri rahatlıkla sürükleyebiliyor. Çünkü
Onun evi tüm Türkiye...
******
******
******
Soylu bu seçimlerde sürpriz şekilde Trabzon yerine İstanbul 2.
Bölge, 1. Sıra Milletvekili Adayı olarak gösterildi. Sahaya
ilk inen adaylardan biri olarak da seçim çalışmalarına ayrı bir
hava ve heyecan getirdiğini söyleyebilirim.
Bu arada Soylu’nun çok iyi bir çalışma ekibi var. Soylu’nun
tüm gezi ve buluşmalarını, toplantılarını sosyal medyadan
takip edebiliyorsunuz, özellikle instagramda müthiş bir
takipçi kitlesi oluşmuş durumda.
TV ve gazete haberleri ile sosyal medya mecralarından
bakıldığında İstanbul’da müthiş heyecanlı, coşkulu ve adeta
teşkilat ve vatandaşla bütünleşmiş bir seçim havası oluşturduğunu
görmek mümkün. Her gittiği yerde izdiham rüzgarı estiriyor.
Bir milletvekili, bir bakan ve ya bir devlet adamı bu kadar
kalabalık toparlayamaz. Dün Danışmanı Harun Akın’la görüştüm.
Mecidiyeköy’deki miting alanında idi.
Anlattığı kadarıyla ve gönderdiği fotoğraflarda manzara yine
aynı.
“Gaziosmanpaşa, Sultangazi,Kağıthane, Şişli,
Sultanahmet, Zeytinburnu, Eyüp günde en az 3-4 noktada
miting yapıyoruz. Hepsi de müthiş kalabalık. Otobüsü alana zor
giriyor. Konuşması bittiğinde de vatandaş etrafını bir anda
sarıyor, hepsiyle tek tek görüşüyor, fotoğraf çektiriyor,
dertlerini dinliyor. Esnaf gezisi yapıyoruz, programlara
katılıyoruz, iftar, toplantı, teravih, miting, sahur, sabah namazı
ve tabii bu arada yürüyen devlet işleri “
Peki bu kadar koşuşturmada hiç mi “biraz
soluklanalım” demiyor? Danışmanı Harun Akın’a göre
yanındakiler hızına yetişemiyor, ama o hadi devam diye hiç
enerjisini, motivasyonunu düşürmüyor.
“Bana sanki o hiç uyumuyor gibi geliyor” diyor
Akın, ve en son şu baş döndüren programını anlatıyor:
“Önceki gün öğlen Sultanahmet’te miting yaptı.Saat
16.00’da Cumhurbaşkanımızın programına eşlik etmek için
Diyarbakır’a gitti. O gece tekrar geldi, Sultanahmet’te yine
kendisini bekleyen kalabalığa seslenerek miting yaptı. Sabah
namazını burada kıldı, hemen Ankara’ya uçtu. Önce AA’nın Editör
Masası’na katıldı, ardından Bakanlar Kurulu Toplantısı’na. İftar
sonrası yeniden buraya seçim bölgesine geldi. Sultangazi’de
programlara katıldı, esnaf gezisi ve miting yaptı. Ardından sahur
ve yine çok büyük katılımla sabah namazı.Gün ışıdığında biz
evlerimize biraz dinlenelim diye giderken o sabah dükkanını açan
esnafa “hayırlı sabahlar” ziyaretinde idi.”
Bu durumda "Soylu'ya gösterilen ilgi ve sevginin
nedeni ne? niye bu kadar izdiham görüntüleriyle
karşılaşıyor?" diye sormanın anlamı yok.
Nedeni belli.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın arkasından bu millet niye yürüyorsa,
onun gibi sevdası millet, amacı hizmet olan bakanının peşinden de
aynı şekilde gidiyor. Sonuçta millet kendisine hizmet edeni asla
yalnız bırakmıyor!..