MHP'li Vural'dan Güneydoğu iddiası
Abone olMilliyetçi Hareket Partisi Genel Başkan Yardımcısı Oktay Vural, Doğu ve Güneydoğu'dan devletin çekildiğini iddia etti.
MHP Genel Başkan Yardımcısı Oktay Vural, bölgenin sivil
otorite olarak PKK terör örgütü uzantılarının hakimiyeti altına
sokulduğunu savundu.
Hafta sonunu Kahramanmaraş’ta geçiren MHP Genel Başkan Yardımcısı
Oktay Vural, partisinin il yönetimiyle birlikte bugün kahvaltı
programında gazetecilerle bir araya geldi. Programda gündeme
ilişkin değerlendirmelerde bulunan Vural, Siyasetin millet için
yapılması gerektiğini, milleti birbirine kırdırarak siyaset
yapılmayacağını belirtti.
Gezi parkı ve son olarak Lice’de yaşanan gelişmelerden, bazı siyasi
partilerin medet umduğunu öne süren Vural, “Yaşananlar şunu ortaya
koymaktadır ki, AKP milletin iradesini kullanmıyor, milletin
verdiği bu iradeye ihanet ediyor. Gezi Parkı olaylarında MHP nerede
duracağını bilmiş ve orada durmuş, hükümeti de, ana muhalefeti de
uyarmıştır. Meydana gelen olaylarda, siyasi partilerin tutumlarına
baktığımız zaman, maalesef olaylardan medet uman iki siyasi parti
var. Biri AKP, diğeri CHP. Yeni bir kutuplaşmayla bu milleti
birbirine düşman kılmak suretiyle bu olaylardan medet uman, siyasi
rant elde etmek isteyen bir siyasi yapılanmayla karşı karşıyayız.
Bu millet demokrasiyi sokakta bulmadı, sokakta kuramaz, sokakta da
bulamaz. Demokrasiyi nerede kaybettiysek orada bulacağız. O
bakımdan şiddeti, terörü meşrulaştıran AKP’nin, Türkiye’yi
getirdiği şiddet sarmalından biz MHP olarak memnun değiliz.
Tecrübelerimize dayanarak'tan milletimizi, kutuplaştırmaktan,
sokağa itmekten vatandaşları bir birine kırdırma siyasetinden
AKP’de, CHP’de vazgeçmelidir. Milletin içerisine fay hattı
döşenerek siyaset yapılmaz. Bunun bedelini milletimiz öder.” diye
konuştu.
“TÜRKİYE KARANLIK BİR SENARYONUN İÇERİSİNE SOKULMAK
İSTENİYOR”
AK Parti hükümetini Gezi Parkı olaylarında basiretsizlikle suçlayan
Vural, Başbakan'ın ‘Gezi Parkı olayları başlamadan 3 ay önce
haberimiz var’ sözlerine atıfta bulunarak, “Sayın Başbakan'ın
haberi var ise neden bu olayları önleme konusunda basiretsizlik
sergilenmiştir? Bu sorunun cevabı verilmelidir. Çünkü başta sayın
Cumhurbaşkanı olmak üzere, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, kimi
bakanlar ve yöneticiler olmak üzere özellikle Gezi Parkı ekseninde
meydana gelen olayların tetikleyicisi olarak ilk müdahaleyi
gösterdiğine göre, o zaman bu konuda basiretsizliği sağlayan
hükümet bunun hesabını vermelidir. Düğmeyi yanlış ilikleyerek
toplumsal tepkinin ortaya çıkmasının sağlanması konusunda bu
konular biliniyorsa neden bunlar önlenemedi? Bütün Türkiye’de bu
olaylarla ilgili gelişmeler yaşanırken PKK terör örgütünün bebek
katiliyle görüşme fırsatı 7 Haziran'da neden verilmiştir? Bu
karanlık noktaların açıklığa kavuşturulması gerekiyor. Görülüyor ki
AKP’nin maalesef PKK terör örgütüne sözde barış ve çözüm sürecine
verdiği sözleri yerine getirmek için bunlar bir araç olarak
kullanılıyor. Bu süreçte dış dünyaya bir takım sözler verilmiş
olmalı ki, bu gün Birleşmiş Milletler ve NATO dahil olmak kaydıyla
Türkiye’nin bu meselesine müdahil olmak istemiştir. Türkiye’de
özellikle çözüm ve barış ekseninde Doğu ve Güneydoğu'da PKK, KCK
paralel devlet yapılanmasının oluşturulmasına yönelik verilen
sözler, yasal ve anayasal güvenceler konusunda dış dünyanın yaptığı
bir kuşatma hareketi olduğu kanaatindeyiz. ” açıklamasında
bulundu.
“PKK DEVLETİ'NİN BURADA KURULMASINI
İSTEMİYORUZ”
Bugün yaşanan tablonun devletin Doğu ve Güneydoğu'dan çekildiğini
gösterdiğine işaret eden Vural, bölgenin sivil otorite olarak PKK
terör örgütü uzantılarının hakimiyeti altına sokulduğunu savundu. 4
parçalı konfederal Kürdistan oluşturulmasına yönelik adımların
atıldığını ifade eden Vural şöyle konuştu: "Vatandaşlar Şırnak’tan,
Bingöl’den, Bitlis’ten, Van’dan, Ağrıdan arıyor. ‘Terör bitsin,
analar ağlamasın, biz terörden bıktık, evet bıktık ama bu devlet
bizim devletimiz, PKK devletinin burada hakim olmasını istemiyoruz’
diyor. PKK terör örgütü asayiş birimi kuruyor. Devlet uyuyor.”
“AKİLLER'İN HAZIRLADIĞI RAPOR, SERVİ KABUL EDİN DEMEKTEN
BAŞKA ANLAM TAŞIMIYOR”
Vural, Akil adamların hazırladığı raporla, ‘Analar ağlamasın’ zarfı
adı altında bu millete zehir içirilmek istendiğini vurguladı.
AKP'NİN YANINDA CHP'NİN SESİ ÇIKMIYOR
Açıklamasında CHP’ye de yüklenen Vural, “Ben Türkiye sevdasındayım.
Bugün bu konuda aymaz olan AKP’nin yanında, CHP’nin de sesi
çıkmamaktadır. Bu coğrafyaya Kuzey Kürdistan deniyor. 63 akil,
cumhuriyetimize yönelen diller karşısında, genel başkan
yardımcıları bu rapora destek verilsin diyebiliyor. Herkes aklını
başına devşirsin. Bu bir parti meselesi olmaktan çıkmıştır. O
bakımdan AKP’yi de, CHP’yi de bu süreç içerisinde Türk milletinin
ve devletin üniter devlet yapısını ortadan kaldırarak milli
egemenliğin bölünmesine yol açacak bu girişimler karşısında Türk
milletinin yanında olmaya davet ediyorum.” diyerek tepkisini dile
getirdi.
LİCE OLAYLARI
Lice’de yaşanan olayların Türkiye’nin geldiği noktayı gözler önüne
serdiğini kaydeden Vural, şunları söyledi: “Bu gün öyle bir noktaya
gelindi ki, Türkiye’de karakolun nerde yapılacağına beyefendiler
karar vereceklermiş. Türk polisi ve askeri bu milletin egemenliğini
temsil eder, bu coğrafyanın her yerinde de istediği gibi bulunur.
PKK, Cizre’de sözde asayiş birimi kuruyor. Demirtaş, ‘bir sorayım
ilçe teşkilatıma diyor’, Sen kimsin? Ya, sen devlet kurdunda orada
devletin temsilcisi misin sen? Ama Milliyetçi Hareket Partisi'ne
dili bir karış olan hükümet yetkilileri, bu adamlara bir tek bir
şey söyleyemiyor. Bir taraftan BDP ‘karakol istemiyoruz’
diyor, diğer taraftan da AKP, TBMM’ye kanun getirmek suretiyle bu
iç güvenlikte Türk Silahlı Kuvvetleri'nin varlığını ortadan
kaldırıyor. İnsan ve uyuşturucu kaçakçılığı yapan bir terör örgütü,
Türkiye’ye maalesef yol ve kader biçmeye devam
etmektedir.”
AVRUPA BİRLİĞİ
Hükümetin Avrupa birliği politikasını da eleştiren Vural
Türkiye’nin Avrupa birliği ekseninde geleceğinin belirsiz olduğunu
aktardı. Vural, “Avrupa parlamentosu kakarlarını benimsemiyoruz
diye ahkam kesenler, bu gün yine Avrupa Birliği'ne kul olmak için
yine onlarla beraber çalışmalar yapıyorlar. Hırvatistan üye
olmuştur. Ama Türkiye’nin ucu açık bir müzakereyle üye olup
olmayacağı daha belli değil. Böyle bir ortamı hazırlayan AKP’nin 3
Ekim 2005 tarihinde kabul ettiği müzakere çerçeve belgesidir. Bu
belgede üyeliğin garanti olmadığı ucu açık olduğu ifade
edilmiştir.” dedi.