İnsanların "usta" diyebilecekleri
sanatçılar kolay yetişmiyor. Tuncel Kurtiz bu sanatçılardan
biriydi.
Benim için "mesele" diye başlayıp
"yeğen" diye biten replikleriyle Ramiz
Dayı'dan Ebu Suud Efendi'yle bambaşka bir
kimliğe bürünmüştü.
Hangi role girse o kimliğe bürünmek,
izleyiciye bir önceki karakterden kırıntı bile bırakmamak büyük
oyuncuların işiydi.
Hamo'dan Tonton Ali'ye Ramiz Dayı'dan Ebu Suud
Efendi'ye öylece geçmişti Tuncel Kurtiz.
Ve Ebu Suud Efendi'den de sonsuzluk
alemine...
Bir vasiyeti vardı Tuncel
Kurtiz'in...
"Öldüğümde beni Tahtakuşlar köyüne
gömün" demişti iddialara göre. Oysa Tahtakuşlar köyündeki
mezarlığa defnedilemedi.
Nedeni ise bir alevi köyü olan
Tahtakuşlar Köyü'nün İhtiyar Heyeti'nin sünni olan Tuncel
Kurtiz'in naaşını mezarlıklarına kabul
etmemeleriydi.
Şimdi böyle "hassas" bir dönemdeyiz ya hani,
düşünün bakalım; bir sünni köyüne defnedilmek isteyen usta
bir sanatçının sırf alevi olduğu için
reddedildiğini.
Kopacak kıyameti tahmin etmek hiç de zor
değil.
Hele hele AK Parti'ye çakmak için bir
bardak suda tsunami koparanlar yine faturayı AK Parti'ye kesmekten
geri dururlar mıydı sizce?
Olay bu şekilde olduğu halde bile ucunu yine
AK Parti'ye dokundurmayı başardılar:
"Haber yalan' Böyle bir şey yok, yandaş
medyanın uydurması, AKP medyası yine iş başında" diye
sosyal medyada Tahtakuşlar muhtarının geri vitesi haber yapılarak
yayıldı.
Oysa dün yine Tahtakuşlar Muhtarı'yla konuşan
bir muhabirin haberi vardı Hürriyet'te. "En güvendiğiniz
Hürriyet de mi AKP medyası?" diyeceğim ama bu tiplerin
hayal güçlerinin sınırlarından şüphe etmediğim için
vazgeçiyorum.
Neticede Tuncel Kurtiz'in naaşı aynı
bölgedeki başka bir mezarlığa defnedildi.
Bazı alevi derneklerinden açıklamalar
geldi. Bu "yanlışı" düzeltmek için harekete geçtiklerini
söylediler.
Yine dün köyün sakinleri "ortada bir yanlış
anlaşılma var. Köylerin isimleri karışmış"
dediler.
Ortada bir yanlış anlaşılma olduğu
aşikar.
Yüzlerce yıldır süren bir alevi geleneğine
bilmeden yapılan itirazlar, çelişkili ve birbirini dışlayan
ifadelerle bir yumağa dönüştü. Üstelik bu yumak bizzat
alevilerden gelen açıklamalarla da düğümlenmiş
oldu.
Tahtakuşlar Köyü İhtiyar Heyeti'nin
verdiği kararı yargılamadan önce Alevi geleneğine dair bazı kodları
iyi anlamak gerekiyor.
Ayşe Acar'ın yazdığı yazısı benim
için iyi bir referans oldu.
Yazının ilgili kısmında Ayşe Acar konuyu şöyle
açıklıyor: "Mezarlıklar Alevi köylerinde mahrem yaşam alanlarından
yalnızca biridir. O alanlara dünyanın en iyi insanı dahi olsanız
dâhil olabilmek için Ehlibeyt edebine ‘İkrar’ verilmiş olması şartı
aranır. İkrar söz vermektir. Bu yüzlerce yıllık bir gelenektir ve
bazı Alevi köylerinde hala yaşıyor. Tahtakuşlar Köyü onlardan
biri."
Yüzlerce yıldır sürüp gelen fakat bazı Alevi
köylerinde yaşatılan geleneklere göre İhtiyar Heyeti'nin
kararı sadece saygı duyulabilecek bir inanıştan-gelenekten
ibaret.
Benim şaşırdığım neden o köyde yaşayan bir
Allah'ın kulu da bunu bu şekilde açıklamadı. Onun yerine
İhtiyar Heyeti'nin kararını sürekli bi' "aklama" çalışmasına
girdiler. Buna muhtar da dahil.
Yaşananlara ister gelenekten kopuşun hazin
sonu deyin ister kültürel yabancılaşma.
Görünen o ki hükümetin "alevi
açılımı"nda alevi dedelerine maaş bağlamaktan daha ötesini
yapması gerekiyor. Bugün açıklanacak demokratikleşme paketinde
alevi vatandaşların haklarını içeren bazı maddelerin olacağını
biliyoruz. Çok geç kalınmış bir adım olsa da ilk olması
nedeniyle "değerli" buluyorum.
Bunun yanında sadece hükümetten adım atmasını
beklemek yanlış olacak.
Alevilerin de kendi gelenekleri ve
kültürlerini en doğru biçimde anlatacak "açılım"lara gitmesinin
gerekliliğine en güzel örnek Tuncel Kurtiz örneği oldu
bence.
Toplumun tabanına yayılan birbirini anlamaya
yönelik projelerin çoğalması, var olan projelerin ise
desteklenmesinin ehemmiyeti bir kez daha gözler önüne
serildi.
"Cami-cemevi" projesi bazı alevi
kesimlerce protesto edildi ama bu tür projeler ne zaman ki
protestodan ziyade alkışlanır işte biz o zaman
"tanımaya/anlamaya/hoşgörmeye"
başlarız.
Mesele, bir sünni olarak Alevi
mezarlığına gömülememek değil yeğen!
Mesele çok daha derinlerde...