Mersin'de oğlunun eve getirdiği hoparlör kabusu yaşattı! Ölümden son anda kurtuldular
Abone olMERSİN'de velayeti babasında olan 13 yaşındaki Y.Ç.E.'nin, annesi Tuğba Değirmencioğlu'nun evine getirip bıraktığı taşınabilir hoparlör bomba gibi patladı. 3 patlamanın meydana geldiği olayda evde yangın çıkarken, kimseye bir şey olmaması teselli kaynağı oldu. Ağabeyi olmasaydı kül olacaklarını söyleyen Değirmencioğlu, oğlu ve eski eşinden şikayetçi oldu.
Edinilen bilgiye göre, Mersin'in merkez Toroslar ilçesinde
yaşayan Tuğba Değirmencioğlu isimli kadın, 14 yıl evli kaldığı 2
çocuğunun babası oto elektrikçi M.E. (40) ile ekim ayında boşandı.
Boşandıktan sonra eşinden tehditler almaya devam eden
Değirmencioğlu, suç duyurusunda bulunup uzaklaştırma kararı
aldırdı. Çiftin çocukları ise ara ara annesinin yanına gelerek,
görmeye devam ediyordu. Geçen ayda 13 yaşındaki oğlu Y.Ç.E.,
annesini görmeye geldi. Y.Ç.E., okul çantasında getirdiği babasının
verdiği taşınabilir hoparlörü de annesinin evine bıraktı. Yaklaşık
1 ay boyunca evde kalan hoparlör, 21 Ocak gece saatlerinde bomba
gibi patladı. 3 patlamanın meydana geldiği olayda yangın çıkarken,
olayda kimseye bir şey olmadı. İhbar üzerine bölgede inceleme yapan
olay yeri inceleme ve bomba uzmanları, hoparlörden çıkan parçaları
alarak, kriminal incelemeye aldı. Olaydan sonra anne, oğlu ve eski
kocasından şikayetçi oldu.
Başından geçen olayla ilgili gazetecilere açıklamalarda bulunan
Tuğba Değirmencioğlu, eski eşiyle 14 yıl evli kaldığını belirterek,
2 çocuklarının olduğunu söyledi. 2 çocuğunun da velayetinin
babalarında olduğunu kaydeden Demirmencioğlu, "Belirli günlerde
çocukları görüyorum. Büyük oğlu bir ay önce beni aradı, 'anne sana
çanta şeklinde' bir şey getireceğim dedi. Ben daha sonra bunu
senden alıp okula götüreceğim, dedi. Ben de dedim ki getirme. Bu
babanın eşyası sonra sıkıntı olur, dedim. Oğlum korka babamın da,
kimsenin de haberi olmayacak, dedi. O şekilde bana bir çanta
getirdi. 'Anne bu çantaya sahip çık, içini açma, bakma, geldiğimde
ben alıp okula götüreceğim' dedi. O şekilde çanta bende 1 ay kaldı.
Oğlum gittikten sonra baktım kablosuz hoparlör vardı. Ancak
hoparlörün arkası açılmış daha sonra silikonla yapıştırılmıştı"
diye konuştu.
"Eğer ağabeyim olmasaydı zaten yanıp, kül
olmuştuk"
Oğlunun geçen hafta bir kez daha yanına geldiğini kaydeden
Değirmencioğlu, "Oğlum bu sefer geldiğinde 'anne hoparlörü şarja
takıyorum, okula götüreceğim' dedi. Şarja koyduktan sonra da çekip
gitti. Biz o gittikten sonra prizden çektik çünkü hoparlör
çalışmıyordu, boşa takılı duruyordu. Bir gün sonra tekrar gelip,
prize taktı. O gece yani 21 Ocak saat 03.00'da bir patlama oldu.
Önce yukarıya doğru bir patlama oldu. Daha sonra ise püskürtmeli
şekilde bir patlama ve ateş çıktı. Babam, ağabeyim ve oğlu
hoparlörün olduğu yerde yatıyordu. Eğer ağabeyim olmasaydı zaten
yanıp, kül olmuştuk. Çıkan ateşleri kendi imkanlarımızla söndürmeye
çalıştık. O sırada içeriyi de bir benzin kokusu kapladı ancak
birçok şeyimiz yandı" ifadelerini kullandı.
"Buna düzenek şeklinde bir şey yapılmış gibi görünüyor'
dediler"
Olay yeri inceleme ve bomba uzmanlarının içeride inceleme yaptığını
vurgulayan Değirmencioğlu, "Bomba uzmanları her yeri inceledikten
sonra 'buna düzenek şeklinde bir şey yapılmış gibi görünüyor'
dediler. Hatta kükürt gibi toz yayılmıştı. Ekipler bütün delilleri
toplayarak, incelemek üzere götürdü. Daha sonra karakola gittik.
Ben eşimden ve oğlumdan da şikayetçi oldum. Şu anda hukuki süreç
devam ediyor. Bu davadan vazgeçmeyeceğim. Eşimin artık gerçekten ne
yapacağını bilmiyorum. Bu konunun peşini bırakmayacağım. Eşimin
bunu tek başına yaptığını düşünmüyorum. Burada 6 tane can vardı.
Eğer birine bir zarar gelseydi ben bunun altından kalkamazdım,
vebalini veremezdim" şeklinde konuştu.