Memurları çok kızdıracak yazı
Abone olMemurlar çalışan statüsüne geçiyor. Cumhuriyet tarihinde bir devrim. Ama madalyonun bir de öteki yüzü var.
Nereden çıktı bu demeyin.. Anayasa değişikliği paketinde memura
grev ve lokavt hakkı tanınıyor. Diğer bir ifadeyle memur çalışan
statüsüne geçecek..
Memurun, lokavt olmasa bile, "münferit olarak işten
çıkarılabilmesinin" de önü açılıyor. İşte bu noktada Sabah yazarı
Engin Ardıç, memura can alıcı ve bir o kadar bu kesimi kızdıracak
sorular yöneltiyor.
Ardıç, "Bizimle aynı sıkıntıları çekmeye, bizim ömrümüz boyunca yaşadığımız "ya patron kovarsa" tedirginliğini yaşamaya (benim başıma iki kere geldi) hazır mısınız?" diye soruyor.. Sorular bununla sınırlı değil tabii ki..
(...)Ama... İşin koskoca bir "ama"sı var...
Memur, işçiyle "eşit" olmaya razı gelecek
midir?
Yani, hem imparatorluk hem cumhuriyet dönemi boyunca beyni
yıkandığı, şartlandığı şekilde "kendini üstün
görmekten" vazgeçecek midir?
Kendisinin de alt tarafı bir "devlet işçisi"
olduğunu kabul edecek midir? (Örneğin maaşını peşin peşin değil de,
ücretini "işledikten sonra" almaya hazır mı?)
Kendini "cumhuriyetin temel direği" olarak
görmekten vazgeçip "patronların işçiyi sömürmesi gibi alt
tarafı devletin de onu sömürdüğü bir emekçi" olarak
görmeye yanaşacak mı?
"Kapıkullarının" yani "Osmanlı süper
sınıfının" mirasçısı olmayı bırakacak, biz işçiler gibi
"alt sınıf" olmayı hazmedecek mi?
Tasarı, memurlara, eğer yasalaşırsa (ki öyle olacaktır),
"çalışan" statüsü getiriyor.
İşçi-memur ayırımı ortadan kalkıyor, bütün emekçilerin ortak adı
konuyor: Çalışan.
Hele şükür. Elbette aklın yolu budur.
Ama... İşin koskoca bir "ama"sı var...
Memur, işçiyle "eşit" olmaya razı gelecek
midir?
Yani, hem imparatorluk hem cumhuriyet dönemi boyunca beyni
yıkandığı, şartlandığı şekilde "kendini üstün
görmekten" vazgeçecek midir?
Kendisinin de alt tarafı bir "devlet işçisi"
olduğunu kabul edecek midir? (Örneğin maaşını peşin peşin değil de,
ücretini "işledikten sonra" almaya hazır mı?)
Kendini "cumhuriyetin temel direği" olarak
görmekten vazgeçip "patronların işçiyi sömürmesi gibi alt
tarafı devletin de onu sömürdüğü bir emekçi" olarak
görmeye yanaşacak mı?
"Kapıkullarının" yani "Osmanlı süper
sınıfının" mirasçısı olmayı bırakacak, biz işçiler gibi
"alt sınıf" olmayı hazmedecek mi?
Değişiklik paketinde "memura grev hakkı" da var...
Türkiye tarihinde bir ilk daha!
Tıpkı emekli kuvvet komutanlarının gözaltına alınabilmeleri, sivil
mahkemede yargılanabilmeleri kadar radikal bir adım, bir
devrim...
Lakin, grev hakkı demek, aynı zamanda "lokavt
hakkı" da demektir. Bir paranın iki yüzü gibidir bu.
İnanmıyorsanız, Çalışma Bakanı olduğu sırada, 1963 yılında bu
düzenlemenin fikir ve uygulama babalığını yapmış Ecevit'in ruhunu
çağırıp sorunuz.
Yani memur grev yapacak ama, devlet de lokavt ilan edebilecek,
memurları topluca kapının önüne koyabilecek...
Memurun, lokavt olmasa bile, "münferit olarak işten
çıkarılabilmesinin" de önü açılıyor. Bu da bir devrim.
Hazır mısınız memur kardeşler?
Bizimle aynı sıkıntıları çekmeye, bizim ömrümüz boyunca yaşadığımız
"ya patron kovarsa" tedirginliğini yaşamaya (benim
başıma iki kere geldi) hazır mısınız?
Ekmeğinizi bizim gibi ter dökerek kazanmaya, her gün boğayı
boynuzlarından tutup yeniden yere çökertmeye hazır mısınız?
Hayattan korkmamaya, kendinize, emeğinize güvenmeye,
çalışmadığınız, yan gelip yattığınız zaman da ekmeğin tehlikeye
girmesine hazır mısınız?
Biz hep öyle yaşadık. "Kapağı devlete atmayı"
düşünmedik, bugün bizi küçümseyen birçok memur arkadaşımız
gibi.
Örneğin, artık yok öyle "kampa" gitmek falan,
bizim gibi parasını bastırıp otelde kalacaksınız. Yok öyle
"lojman" falan, bizim gibi kiralık ev
tutacaksınız.
Var mısınız?
Yoksa, parasızlık ağır ve sinsi bir hastalık gibi iliklerinize
işlemiş olsa bile, birtakım "ayrıcalıklarınıza"
sımsıkı yapışmayı mı tercih edersiniz?
Yani bu devletin sahibi siz misiniz, bu devlet sizden mi
sorulur?
Eh, o zaman, CHP iktidarını bekleyeceksiniz.
Yani 2049 seçimlerini falan...