Melih Gökçek'in Çankaya iddiası
Abone olAnkara Büyükşehir Belediye Başkanı Gökçek "Tayyip Bey için 'Başbakan olamaz' diyorlardı; oldu. İsterse Cumhurbaşkanı da olur. İstemezse, istediği biri oraya çıkar...
"AK Partili belediyelerde rüküşlük oluyor"
"Vatandaş arasında 'Bangladeş mimarisi"
denen şey Ankara'da patlama yaptı. Geçenlerde Almanlar gelmiş 'Bu
ne mimarisi' diyorlar. Biz bunu gördük ve yeni bir "estetik kurulu"
oluşturuyoruz".
Son 10 yıldır Türk siyasetinin en önemli
polemiklerinden biri Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih
Gökçek. Ya da Ankaralılar'ın ağzıyla "Melih." Ankara'da Melih'i ya
sevenler, ya da nefret edenler var. Arası yok. Seveni de sevmeyeni
de Gökçek'in "Ankara'nın "çehresini değiştirdiği"nin farkında.
Belediyedeki iddialı projeleri yanında, 12 yıldır üst üste
belediyeyi kazanmak azımsanacak bir siyasi başarı değil. Bu ancak
Aytaç Durak ve Celal Doğan'ın yakaladığı bir rekor, son seçimdeki
oy oranı ise yüzde 55. Gökçek sandıktaki siyasi popülaritesine
karşın, "Beyaz Türkler" tarafından hâlâ kabul görmeyen "aykırı" bir
isim. Fazla "kavgacı" bulunuyor. "Ben böyle heykelin içine
tükürürüm" gibi seksenli yıllarda ettiği sivri laflar hafızalardan
silinmiş değil. Umrunda mı? Hayır. Melik Gökçek de Tayyip Erdoğan
gibi "medyaya rağmen" iktidarı yakaladığını düşünenlerden. İçki
yasağını konuşurken "Belediye tesislerinde içki verilmemesinden
kimse tedirgin değil. Sadece medya. Ben 12 seneden beri yapıyorum
da bunu bu sene mi aklına geldi milletin. Bu tedirgin olan millet
mi bana yüzde 55 oy verdi" diyor. Gökçek'in şifrelerini çözebilmek
için, bir tam gün geçirdim Başkan'la. Uzun bir sohbet, ardından
langırt, sonra Ankaraspor-Galatasaray maçı... Kolay anlaşılamayan,
karmaşık bir kişilik. "Sevenleriniz bile gerilimden beslendiğinizi
söylüyor" diyorum. Israrla "hayır' diyor. Ona göre Melih Gökçek
yalnızca kendisine saldıranlara saldıran biri. Ancak mücadele ruhu
o kadar gelişkin ki cep telefonuyla bile savaş halinde.
Telefonlarımızın aynı olduğunu fark edince, telefondaki iskambil
oyununu gösteriyor. Gökçek telefonun kendi hafızasındaki skoru alt
etmeyi kafaya koymuş. Sonunda becermiş de. "Bakın sizinkindeki en
yüksek skor kaç" diyor. Bendeki en yüksek telefonun kendi skoru:
2043. Bir de buna bakın: Gökçek'in telefonunda en fazla skor
alanlar 1. Melih-2840, 2- Melih- 2711 diye gidiyor.
Sayın Tayyip Erdoğan kendisi olmak isterse Cumhurbaşkanı olur. O
olmazsa kim isterse o olur
* İstanbul'da fırtınalar koparan "Yassıada'ya Semazen" fikrinin
aslında sizin projenizmiş. Tabii.
* Nasıl İstanbul'a gitti? Seçim öncesi Ankara'nın 7 harikası diye
bir proje ayarladık. Bu harikaların 5 tanesi heykellerden oluşuyor.
50 metrelik Nasrettin Hoca, 50 metrelik Atatürk, 50 metrelik Fatih,
50 metrelik Mevlana heykelleriyle Yıldırım Beyazıt ordusunun şehre
konulması. (Ankara'nın çıkış noktalarına)
* Semazen Konya yolu için miydi? Evet. Eninde sonunda
yapacağız.
* Ancak AK Partili belediyelerin bazı faaliyetleriyle ilgili ciddi
bir eleştiri var. O da, heykeller, şelaleler iyi hoş ama bazı
icraatların estetik açıdan son derece ilkel ve hatta "rüküş"
sayılabilecek projeler olduğu. Ciddi mimari eserler yerine bol
popülizm. - Katılıyorum. Rüküş olduğuna katılıyorum. Mesela
Ankara'da yeni bir moda başladı. Vatandaş arasında "Bangladeş
mimarisi" diye geçiyor. Orada biliyorsunuz, Bangladeş ve
Pakistan'da arabaları, kamyonları süslerler. Böyle sağına soluna
her tarafına rengarenk noktalar şunlar bunlar koyarlar. Bir anda
Bangladeş mimarisi Ankara'da patlama yaptı. Geçenlerde Almanlar
gelmiş "Bu ne mimarisi" diyorlar. Bunu gördük ve bir "estetik
kurulu" oluşturuyoruz.
* Estetik polisi diyelim! Evet estetik kurulu. Bu tip mimari
şeyleri caddelerde önlemek için.
* Aşırı 'betebe' yüklemesi var memlekette 'Betebe'yi kullanırsınız,
yerinde kullanırsınız. Havuzda kullanırsınız. Bir bahçe yaparsınız
bahçede kullanırsınız. Bunlara kimse bir şey demez. Ama siz
Bangladeş tarzı olduğu gibi getir her şeyin önüne kamyon döşer gibi
apartmanın önünü döşe Bu kültürsüzlük bu rüküşlük.
ÇANKAYA BİZE GEÇER
* Çankaya Ankara'daki sekiz ilçeden tek CHP'li belediye. Birçok
kişi için oranın CHP'de kalmasının sembolik önemi var. Ama bundan
sonraki seçimlerde oranın da AK Parti'ye geçebileceği şimdiden
konuşuluyor. Kimse alınmasın darılmasın ama CHP belediyeciliği
beceremez. Siyasi genlerinde belediyecilik yok. Bakın üç dönemden
beri oyları azalarak hâlâ Çankaya'da seçim kazanıyor CHP. Ama
CHP'ye oy veren 10 vatandaştan 6-7'si memnun değil.
* Sol partilerin iyi belediyecilik yapmasının önündeki "genetik"
engeli anlayamadım hâlâ. Sendika ve belediye içindeki gruplara daha
fazla mı teslim oluyorlar? Belediyelerin içinde maalesef çok
değişik gruplar var. Bu gruplar birbirlerinin hem kuyusunu
kazıyorlar hem de birbirlerini çalıştırmıyorlar. Ankara CHP'li
belediyelerden teker teker kurtuldu. İnanıyorum ki, önümüzdeki
seçimlerde Çankaya da kurtulacak.
* AKP'ye geçecek diyorsunuz. Evet. Kesinlikle AKP'ye geçmesi lazım.
Biz CHP'li belediyelerdeki Ankara'yı da biliyoruz. CHP'li
belediyeler hizmet yapamıyor.
* Tabii Çankaya denince asıl belediye değil Cumhurbaşkanlığı akla
geliyor. Ankara şimdiden kilitlenmiş durumda. Böyle bir gerilim
olduğuna inanmıyorum. Tabii AK Partili birinin Cumhurbaşkanı
olmasını istemiyorlar. Bunun için suni bir gerilim meydana getirmek
isteyenler var. Sayın Tayyip Erdoğan kendisi olmak isterse
Cumhurbaşkanı olur. O olmazsa kim isterse o olur. Tekrar ediyorum,
kendisi isterse kesinlikle cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan'dır.
* Başbakan kararını verdi mi? Bilemiyorum. Ben bu kararı Sayın
Başbakan'ın son günlerde vereceğine inanıyorum.
* Neden? Partiye mi devam etmek isteyecek, bir arkadaşını mı orada
görmek isteyecek? O günün şartlarına göre değerlendirecek.
* Ama Başbakan'ın Çankaya'ya çıkmasının zor olacağını, bir direnç
olacağını söyleyen çok. Aynı senaryo AKP iktidara gelirken de
söyleniyordu. Başbakan olamaz, olursa şöyle olur diye. Hatırlayın.
Ne oldu? Hiçbir şey.
* Siz 28 Şubat sürecini yaşadınız. Bugünden farkı ne? 28 Şubat'ta
Refah Partisini yönetenlerin bir kısmı bugün de yönetici. Ama
siyaset anlayışlarıyla bugünkü AKP'deki siyaset anlayışı arasında
çok ciddi farklar var. O gün Refah Partisi'nde hakim olan siyasi
anlayış, şu anda Saadet Partisi'yle devam ediyor. Büyük
farklılıklar olduğu için o gün yaşanan sorunların bundan sonra da
yaşanacağını zannetmiyorum.
* Sürecin hangi noktasında "Fazla riskli gidiyoruz" hissine
kapıldınız? O gün en üst derecede bulunanlar bazı konularda
lüzumsuz çıkışlar yaptığı için belli sıkıntılar doğdu.
* Erbakan'ı mı kast ediyorsunuz? Artık isim vermek istemiyorum. 28
Şubat süreci artık tarihte kaldı.
"Babam içerdi, bayağı içerdi..."
Röportajın en ilginç yanı, Gökçek'in,
muhtemelen kendisinin bile fark etmediği bir biçimde sık sık
babasını anması. O anda Ankara'nın bu karmaşık şahsiyetinin
şifrelerinden birini yakaladığımızı düşünüyorum. Gökçek Gaziantepli
siyasi bir aileden geliyor.
Kendisi gibi şeker hastası olan babası, 63 yaşında ölmüş. Belli ki misafiri, hayatı, eğlenmeyi seven, bol yiyip içen bir adammış. Gökçek ise yaşından genç göstermesine karşın, 57 yaşında. Neredeyse babasının vefat ettiği yaşta. Ama o, babasından farklı olmaya çok küçük yaşta karar vermiş. "16 yaşından bu yana ağzıma içki koymadım" diyor. Neden 16 yaşında içkiyle tanışmış? "Rahmetli babam içerdi, masada bira olduğunda ben de içerdim. Her zaman değil de misafir çağrıldığında. Babam çok sık davet yapardı evde." Gökçek farkında olmadan röportajın birkaç yerinde babasından söz ediyor. Babasının çok içip içmediğini soruyorum bir yerde "İçerdi. Evet bayağı içerdi. Evde o kadar çok değil ama dışarıda daha çok" diyor. Baba, Gökçek'in siyasi kariyerinin şahlandığı gün, 1984'de Keçiören Belediye Başkanı seçildikten hemen sonra ölmüş. "Adaylığım kesinleştiğinde telefon açmıştım. Telefonda ağlamıştı."
Röportaj : Aslı AYDINTAŞBAŞ