Mektup 2625 metrelik duvara yazılıyor
Abone olFilistinli ve uluslararası eylemciler, İsrail'in Batı Şeria'daki ayırma duvarlarını "en uzun mektup" ile protesto etmeyi planlıyor.
Filistinliler, bir zamanlar ırkçı politikalarıyla anılan
Güney Afrika'dan bir insan hakları eylemcisinin kaleme aldığı 2000
kelimelik mektubu, Batı Şeria'nın merkezi konumundaki Ramallah'ı
çevreleyen duvarlara 2625 metre boyunca yazacaklar.
Duvara yazılacak açık mektup, özetle İsrail'in "duvarla" ayrım
politikasının, Güney Afrika'dakinden bile daha acımasız olduğunu
vurguluyor.
En uzun mektup projesi, bir grup Hollandalı ve Filistinli insan
hakları eylemcisinin kurduğu "sendamessage" internet sitesinin
duvara karşı şiddet içermeyen eylemlerinin bir devamı olarak ortaya
çıktı. Sendamessage, daha önce de duvarı bir eylem platformu haline
getirmiş, 14 Şubat Sevgililer günü dahil birçok uluslararası günü
kullanarak, dünyanın her tarafından gönderilen barış mesajlarını
duvar üzerine işlemişti.
Duvar için açık mektup, Güney Afrikalı, Müslüman bir insan hakları
eylemcisi ve aynı zamanda akademisyen olan Ferid Esack tarafından
kaleme alındı. Esack, Nelson Mandela döneminde, Güney Afrika
Cinsiyet Eşitliği Komisyonu'nun üyesi olarak çalışmıştı. Halen
ABD'de Cincinnati'de Xavier Üniversitesi'nde öğretim üyeliği
yapıyor.
Esack mektupta, "Yahudi erkek-kadın kardeşlerimiz, onlara uygulanan
aşağılanmayı unuttular mı" diye sorarken, "Topraklarınızda, ırkçı
rejim altında gördüklerimizden çok daha vahşi, acımasız ve insanlık
dışı şeyler görüyoruz" ifadesini kullandı.
Mektubunda, "beyaz Güney Afrika'nın elbette siyahları kontrol
etmeyi amaçladığını" hatırlatan Esack, "Ancak, asla siyahların
varlığını inkar etmeye çalışmadı, gördüğümüz kadarıyla tamamen
uzaklaştırmayı istemedi" diye yazdı. Esack, burada ev yıkımlarının
her türünü, özgürlük mücadelesi verenlerin yakınlarının meyve
bahçelerinin yok edildiğini, bu kişilerin akrabalarından
ayrılmasını ve benzeri uygulamaları gördüklerini belirtti.
"ONLAR ASLA ÇOCUKLARI KALKAN OLARAK
KULLANMADILAR"
Güney Afrika'daki ırkçı rejim mahkemelerinin işkenceyi
meşrulaştırmadığını da vurgulayan Esack, "beyaz Güney Afrikalılara,
Batı Şeria'da Yahudi yerleşimcilerin sahip olduğu, siyah Güney
Afrikalıları aşağılamak için kayıtsız şartsız yetki verilmediğini,
çılgın Apartheid yanlılarının asla bu 'duvar' gibi korkunç rüyaları
olmadığını" ifade etti.
Esack, "ne ırkçı rejimin polisinin operasyonlarında çocukları
kalkan olarak ne de rejimin ordusunun geniş sivil hedeflere karşı
bomba ve silah kullandığını" kaydetti.
"İsrail'in Siyonist idealinin çok problemli olduğunu" belirten
Esack, "bu idealde komşulara erişme gibi bir duyguya yer
olmadığını, bu idealin bir etnik temizlik halinde, eski komşulardan
kurtularak, yerine yenilerinin getirilmesini amaçlar göründüğünü"
ifade etti.
Mektupta, şu görüşler dile getirildi:
"Irk ayrımına direnen Güney Afrikalılar olarak yüzyıllar süren
baskıyı sona erdirmede bize gösterilen uluslararası dayanışmanın
paha biçilemez rolünü iyi biliriz. Dolayısıyla bugün
Filistinlilerin özgürlük mücadelesine katkıda bulunmaktan başka bir
seçeneğimiz olamaz.
Biz bu dayanışmayı, Apartheid'in sonu Güney Afrika'da pek çok
beyazı nasıl özgürleştirdiyse sizin özgürlüğünüzün de birçok
Yahudi'yi tam olarak insan olabilme özgürlüğüne kavuşturacağından
emin olarak gösteriyoruz. Kendi özgürlük mücadelemizin en keskin
dönemlerinde bile hep halkımıza özgürlük mücadelesinin aynı zamanda
beyazların özgürlüğü için olduğunu unutmamalarını söyledik.
Cinsiyetler arasındaki adaletsizlik nasıl erkeklerin insanlığını
azaltırsa ırk ayrımcılığı da beyazların insanlığını azaltıyordu.
Zalim, ancak özgürleşerek insanlığını geri kazandı ki, İsrail de bu
açıdan bir istisna değil.
Güney Afrika'nın kurtuluş mücadelesi sırasında mitinglerde
genellikle konuşmacı 'Birimize yapılan haksızlık...' der ve
kalabalık da bir ağızdan 'Hepimize yapılmıştır' diye cevap verirdi.
Biz bunun ne kadar önemli olduğunu yeterince kavrayamamıştık. Belki
de insanlık bunun önemini hiçbir zaman yeterince idrak edemeyecek;
ama şunu biliyoruz ki, Filistin halkını inciten bir eylem, hepimizi
incitir. Başkalarının canını yakmak, mutlaka saldırgana geri döner.
Başkasının derisini kesip biçen bir kişinin aynı anda insanlığından
da ödün vermemesi mümkün değildir. Bu ucubeye, bu 'Apartheid
Duvarı'na karşı biz bir alternatif öneriyoruz: Filistin halkıyla
dayanışma. Ayrımcılığı yenme, adaletsizliği dindirme, açgözlülüğe,
bölücülüğe ve sömürüye son verme yolundaki mücadelenizde sizinle
birlikte yürüme konusundaki kararlılığımızı ilan ediyoruz.
Hem Apartheid dönemindeki Güney Afrika'da hem de bugünün İsrail'in
de gördük ki, dünün ezileni bugün ezen olabiliyor. Bu nedenle etnik
kimliğine ve dinine bakılmaksızın herkesin eşit olacağı bir toplum
oluşturma vizyonunuzda sizinle omuz omuzayız."